Asıl plan, Türkiye - Ermenistan ilişkilerinde buzları kırmaktı.
Böylece, dünyada çok güçlü olan Ermeni Diasporası, kaynağından denetim altına alınmış bulunacaktı.
"Sözde Ermeni Kıyımı" iddialarını yasalaştırmak ve Türkiye'yi tarihin siciline "insanlık suçlusu ulus" olarak geçirmek yolundaki çabaların önünün, böyle kesilebileceği düşünülmüştü.
Ancak... Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sorunlar, bu formülü tıkıyordu.
Türkiye'de kamuoyu vicdanı ağır basmaktaydı.
Bakü - Ceyhan Petrol Boru Hattı da Türkiye'nin Ermenistan'a kapı aralaması önündeki engeldi.
Azerbaycan kırılmamalıydı.
Her iki ülkenin yönetimine de bu gerçekler anlatıldı.
Çözüm, önce Azerbaycan ile Ermenistan'ın yakınlaşmasıydı.
Daha sonra, Türkiye'nin Ermenistan'a Karadeniz bağlantısı ve diğer olanakları - belki - verebileceği ortam oluşabilirdi.
Bakü ve Erivan yönetimleri arasında, son derece gizli bir görüşmeler süreci başlatıldı.
Bu arada, Türkiye ve Ermenistan da karşılıklı ters tavırlar koymamaya özen gösteriyorlardı.
"Sözde Ermeni Kıyımı" iddialarında vites boşa alınmıştı.
ABD de bu gizli görüşmeler için ağırlık koymaktaydı.
O sıralarda yeni göreve gelmiş bulunan Ermenistan Cumhurbaşkanı Koçaryan ile bir söyleşi yapmıştım.
Koçaryan; Karabağ'da Azerilere karşı savaşan kuvvetlerin eski Komutanı...
Şiddet örgütü kökenli... Ermeni milliyetçiliğinin tam bir militanı...
Sert bir ortam beklentisindeydim.
Fakat... Tam tersine "ölçülü ve nazik... Ama en önemlisi Türkiye ile ilişkilerin düzelmesini isteyen bir görüntü" verdi.
Örneğin... "Ülkesinde PKK kamplarına kesinlikle yer verilmeyeceğini" söyledi.
"Ermeni Kıyımı" söylemini kelime olarak dile getirmeksizin "aramızda tarihten kalan bazı sorunlar var. Bunları yok sayamayız. Oturup karşılıklı konuşuruz. Ya siz bizi ikna edersiniz, ya biz sizi... Türkiye ile iyi bir ilişki istiyoruz" dedi.
Yani... "Ermeni Kıyımı" diye bir dayatmada bulunmuyordu.
Aradan uzunca bir süre geçti, ama beklenen yakınlaşma olmadı.
Hatta... Amerika'da, Fransa'da ve başka ülkelerde Ermeni Diasporası, yeniden "Sözde Kıyım" iddiaları yolunda yasalar çıkartmak için gaza bastı.
Ve işte o sıralarda, daha sonra emekli olan bazı önemli kişilerden, yukarıdaki satırlarda yazdığım "gizli görüşme süreci"ni dinlemiştim.
Peki... Ne olmuş da o süreç kesilmişti?
İzah şöyle: "Ermenistan içindeki bazı radikallere, Azerbaycan ile bir süredir yürütülen çok gizli görüşmeler sızmış... Bunun üzerine, Erivan Parlamentosu'nun basılma ve ihtilal girişimi gerçekleşmiş."
Anımsayınız...
Koçaryan, o baskını yapanlarla gidip, parlamentoda "özel" konuşmuştu.
Ancak o "özel" görüşmeden sonra, duruma egemen olabilmişti.
Acaba ne vaad etmişti?
Anlatılanlara göre; "Koçaryan, Azerbaycan ile gizli görüşmelerin durdurulacağı yolunda söz vermek zorunda kalmıştı."
Peki, Ankara, daha önceleri Koçaryan'ın darbecilere karşı elini kuvvetlendirecek bir kaç joker vermiş bulunsaydı, durum farklı olabilir miydi?
Şimdi... Fransa Millet Meclisi'nde "Sözde Ermeni Kıyımı Yasa Tasarısı" kabul edilmek üzereyken, Ankara - Erivan - Bakü ilişkilerinin yeniden ısıtılması konuşuluyor.
Ne Azerbaycan'ın, ne Ermenistan'ın, ne de Türkiye'nin yararına olmayan zaman ve enerji kaybı, keşke telafi edilebilse.