Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

1949’da Kıbrıs genelinde Türklerin nüfusu sadece 20-25 bin...
Cami sayısı 300.
Bugün adada 300 bin Türk var.
Cami sayısı ise 180...
........................
Bu rakamlara göre Kıbrıs’ta nüfus artmış, cami sayısı azalmış.
........................
Eski defterler yeniden açılmakta.
Neden?
Çünkü...
“Kıbrıslı Türk’ün Müslümanlığı sorgulanıyor” iddiaları dolaşmakta.
“Türkiye’nin sırtından geçindikleri, kimlikleri” gibi söylemlerin yanı sıra “Müslümanlık sorgulaması” da hassasiyet yaratmakta.
Alınganlık ve kırılganlık daha ilk temaslarda hissediliyor.
Kimileri -olumsuz- baksa da Kıbrıs’a barış harekâtının yıl dönümünde Başbakan Erdoğan’ın adaya gitmesi ve yaptığı konuşmalar böyle bir toplum psikolojisine isabetli yaklaşımdır.

Haberin Devamı

ADADAN SESLER
EKOPOLİTİK çekirdek grubu Kıbrıslılarla konuşarak, karşılıklı tartışarak bir “siyasal, sosyal, ekonomik, psikolojik” MR çekti.
Çalışmanın başlığı “GİZLİ KUŞATILMIŞLIK”
Kıbrıs’taki Türklerin farklı görüşlerde olsalar bile ortak paydaları bu “gizli kuşatılmışlık” duygusu.
Müzakere konuları ilginç.
- Neden birçok kişi çocuklarını Rum tarafındaki okullara gönderiyor?
- Neden Kuzey Kıbrıs’ta kimlik konfüzyonu var?
- Neden Kıbrıslı Türkler ile Türkiye’den gelen Türkler arasında ayırım ortaya çıktı?
- Neden Kıbrıslı Türkler arasında paylaşılabilecek “öz sevgiyi” yüceltmek güç?
Bunlar gibi başka düşündürücü müzakere başlıkları da sıralanmakta, ama görüşlerden altını çizdiğim bazı satırları yansıtmak daha yararlı olur.
Haberin kendi başlığını üretmesi gibi bu satırlar da başlıklarını üretecektir.
İşte o satırlardan bazıları:
KENAN ATAKOL:
Ben Türk bayrağını öperek büyüdüm. Türkiye ile Kıbrıs arasındaki ilişkileri tartışacağımız böyle bir toplantının yapılması aklımdan geçmezdi.
Maalesef bugünlere geldik. Biz üzüntü içindeyiz, kötüleşen ilişkileri tartışıyoruz.
Türkiyeli Türk çocuklarla Kıbrıslı Türk çocuklar arasında bile ayrımcılık ortaya çıkmaya başladı.
KKTC’yi tüketici toplum olmaktan, üretici toplum durumuna geçirmek lazım.
Kıbrıs Türklerini kandırdılar. Annan Planı’nı kabul edin, ihya olacaksınız dediler. Ve evet, dedirttiler.
Çünkü toplum hipnotize edildi.
HASAN HASTÜRER:
Rumlara adada misafir olmadığımızı kanıtlayıp eşit siyasi taleplerde bulunduk.
Bu konuda Rumlar müzakere masasına oturup pazarlık yaparken, süreç içinde baktık ki Türkiye, varlığının sürdürülmesi gereken bir kimlik olarak görmedi. Rahatsız olduk, alınganlığımız ortaya çıktı.
Kıbrıs Türkü, Türkiye’ye karşı varlığını koruma sürecine getirildi. Kıbrıslı Türkler yok oluyor.
........................
1958’den beri kontrgerilla ve Ergenekon örgütlerinin baskısı altında yaşadık. Onbaşıyı bile general sandık.
Rumlar bize -sözde devlet- dediğinde kızarız ama, aslında bize -sözde devlet- olarak davranan Türkiye’dir.
Türkiye’ye sürekli avuç açan, ay başı parayı bekleyen kişiliksiz bir toplum yaratıldı ve sanıldı ki bu yolla ilişkiler gelişecek.
Biz en büyük ihaneti kendi yöneticilerimizden gördük.
SİBEL SİRER:
Kıbrıs’ta 500 yılda oluşmuş bir Kıbrıs Türkü kimliği var.
Şu andaki sorun:
Kıbrıs Türk kültürü yok oluyor.
Sağcısıyla, solcusuyla herkeste yok oluyoruz düşüncesi var.
Kıbrıs Türkü’nün Müslümanlığı sorgulanmaya başlandı.
Mesela çok fazla cami inşaatı başladı. Kıbrıs Türkü’nün maneviyatta eksikliği var diyorlar.
1974’ten önce hapishanesi olmayan bir toplum, şiddetin üst düzeyde yaşandığı bir topluma büründü.
Türkiye’den Kıbrıs’a gelmiş insanlara Türkiyeli deniliyor.
Bütün bu hırsızlık, cinayet, ırza geçme olaylarının arkasında Türkiyeliler.
........................
Benim İçişleri Bakanım ve Başbakanım bu sorunlara çözüm bulabilseydi, toplantımızın ana sebebi bu konu olmayacaktı.
MURAT BELGE:
Buranın oluşmuş bir kültürü, değer sistemi var.
Biz Türkiye’de kötü bir insan malzemesi yetiştirmekteyiz, buraya da onun serpintisi geliyor.
GAMZE GÜNGÖRMÜŞ KONA:
Kıbrıs Türk kültürü yok oluyor.
Kıbrıs Türkü ne kadar Türk, ne kadar Müslüman, bunlar sorgulanıyor.
Kontrolsüz göç var, hırsızlık ve yolsuzluk oluyor.
HASAN KAHVECİOĞLU:
KKTC gerektiği kadar gelişmiş değil. Çünkü bu ülkede TC’nin 40 bin askeri var ve bu ülke sivil olarak yönetilemiyor.
Bir yol yapılırken, belediye meclisi karar alsa bile askere soruluyor, onay verilmezse yol yapılmıyor.
........................
Eskiden Türkiye’nin Kıbrıs politikasında askerler söz sahibiydi. Türkiye’deki dönüşüme paralel olarak, burada da askerler biraz daha kışlaya çekildi, daha az görünür oldu.
Kıbrıslı Türkler acaba, kendi kurumlarını yeterince koruyabildiler mi ona bakmak lazım.
Mesela Kıbrıs Türk Havayolları, biz talep ettik ama batırdık.
BİRİKİM ÖZGÜR:
2011 yılından geriye dönüp baktığımda gördüğüm handikap, sağda, Türkiye biat kültürüyle şekillenen statükonun bir bir muadili sayılabilecek solda; çözüm olmazsa bu ülkede hiçbir şey düzelmez mantığıdır.
Böylece hayata geçirilmesi gereken reformlara odaklanamadık.
Kıbrıslı Türklerin ciddi reformlara imza atması gerekir.
MURAT ÖZKALELİ:
“Gizli kuşatılmışlık” ile Kıbrıs’ta bir “kimlik bunalımından” söz ediyoruz.
Kıbrıslılık, Kıbrıs Türkü, Türklük...
Değişik kimlik buhranları iç içe geçmiş durumda. Genel kavga siyasetçiler arasında cereyan ederken, halklar arasında da bu kutuplaşma süreci var ki asıl tehlike bu... “Kök Kıbrıslı, Kıbrıs Türkü, Kıbrıslı Türk...” her birinin arkasında farklı anlam paketleri var.
Nüfusun üçte ikisi Türkiye kökenliler, ama Meclis’e bakıyorsunuz yeterince temsil edilmiyorlar.
........................
Böyle pek çok çatışma halindeki görüşleri yansıtan satırların altını çizmiştim, ama yerim bu kadar.
Belki onlardan da seçmeleri yayımlarım.
Ancak...
Adadaki akıntılara bir süredir Ankara’dan yön verilemeyecek kadar karıştığı ortada.

Haberin Devamı

Kıbrıslı okurlarıma not:
Kıbrıs genelinde 1949'daki cami sayısı sehven 300 bin olarak çıkmıştır. Asıl cami sayısı 300'dür. Diğer baskılara düzelttim. Bu nedenle internet sitesinde yayınlıyorum.
G.C.