Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

İBRAHİM Şahin üzerinden Ergenekon izleri sürülerek kazılar yapılıyor.
Bunlardan biri sonuca ulaştı; “eylem cephaneliği” bulundu.
Peki...
Bu gerçekten devlete karşı “darbe girişimi” kanıtı mı?
Bu konuda Türkiye güvenliğinin en üst noktasında görev yapmış saygın bir ismi anımsıyorum.
Abdullah Çatlı ve o grupta sayılabilecek kişilere “devlet tarafından özel ve gizli görevler verildiği, bazı hedef kişileri öldürmek dahil, eylemler yaptırıldıkları” yolunda iddialar üzerine konuşmuştuk.
Böyle abartıları yanlış buluyordu.
Şöyle diyordu:
Belki birkaç ufak tefek iş için kullanılmış olabilirler ya da işgüzarlık yapmışlardır.
Ciddi işler için özel yöntemler vardır.
Anlatayım...
Özel birliklerde görev yapan askerlerimiz ya da çavuşlar evlerine, köylerine dönerler.
Ancak onlarla irtibat kesilmez.
Gereğinde sessiz sedasız bir görev verilir.
O kişi “traktör parçası almak için İstanbul’a gidiyorum” diye ayrılır. Görevini yerine getirir ve çiftinin, çubuğunun başına döner.
Güvenilir insanlardır.
Kesinlikle konuşmazlar.
Bu söyledikleri ilginçti.
“Başıbozukları kullananlar sonunda kendilerini de, devleti de zor duruma düşürürler” demişti.
Ondan “özel harp” için dinlediklerimi de yansıtayım...
Askerliklerinde “özel harp” için ayrılanlar terhisten sonra ailelerinin yanlarına, köylerine, işlerine dönerler.
Fakat görevleri bellidir.
Türkiye topraklarının işgali halinde gayri nizami savaş için eğitilmişlerdir.
Onların kullanımına hazır tutulan toprak altına gömülü silah, araç gereç ve yeterince cephane vardır.
Her biri, kendisinin ulaşacağı bu tür gömünün yerini bilir.
Elbette sadece kendisi ve birlikte grup oluşturacağı arkadaşları için olan gömüyü...
Kesinlikle toprak altında bulunan silahlar ve patlayıcılar için “bunlar da özel harp için kullanılmak üzere gömülmüşlerdi” gibi bir iddiam yok.
Belki “özel harp” gömüsü, belki de onu model alan bir “yasa dışı örgüt” zulası...
Her devletin tüm şeffaflık iddialarına karşın derin devleti vardır.
Türkiye’nin de olmadığı iddialarına gülümserim.
Ancak...
Bunun devletin yüksek yararları için ve sadece vatansever amaçlarla kullanılmasıdır önemli olan...
Yoksa...
“Devletin yüksek yararları” dekorunda kirli oyunlar oynamak, kişisel yararlar sağlamak, pis işlere karışmak değil.

Haberin Devamı

Gömü
FRANSA’NIN OBAMA’SI
Adı: Rama Yade... Dışişleri Bakanlığı’nın İnsan Haklarından Sorumlu Müsteşarı.
“Hayal edilebilecek en güzel siyah” diye tanımlanıyor.
Senegal’de doğmuş. Müslüman.
Annesi ve babası profesör.
Önce Katolik okulunda, sonra Paris Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okumuş.
Sırasıyla Paris Belediyesi, Millet Meclisi, sonra Senato’nun İdare Bürosu’nda çalışmış, 2005 yılında iktidardaki UMP’ye katılmış.
Nicolas Sarkozy’nin ekibinde yer almış.
Dışişleri Bakanlığı İnsan Haklarından Sorumlu Müsteşarlık görevi çok önemli.
Kasım ayında Başkan Sarkozy, Yade’ye Avrupa İşleri Sekreterliği’ni önerdi.
2009’da da Avrupa Parlamentosu’na UMP listesinden aday gösterileceğini bildirdi.
Yade, henüz 32 yaşında ve önünde müthiş ışıltılı bir yol var.
Ne var ki, Yade, bunları reddetti.
“Kariyerini iç politikada sürdürmeye kararlı olduğunu” söyledi.
Yorumlara göre o, ABD örneğinden sonra Fransa’nın dişi Obama’sı olmayı hedefliyor.
Ret cevabı, her söyleminin emir gibi algılanmasını isteyen Sarkozy’nin hiç hoşuna gitmemiş.
Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner de hayalkırıklığı yaşamış.
Bakalım Fransa’nın en güzel siyah kadını için gelecek ne olacak?
Her şeye rağmen genel kanı; “Fransa’nın ve Avrupa’nın siyah bir başkana henüz hazır olmadığı...”