Irak’a ABD harekâtı için nabzı tutulması gereken odaklar,
1- AKP,
2- Komutanlar,
3- ABD...
1- ABD bastırıyor. AKP bunalmış durumda.
Bir yandan IMF’nin kaş çatması öte yandan Ankara’ya üflenen "Irak’a Kuzey cephesi açmak ve Türkiye üzerinden girmekten vazgeçiyoruz. Siz de Saddam sonrası söz hakkınızı yitirirsiniz, Kuzey Irak’ta olacaklara katlanırsınız" havası arasında sıkışmakta. Kendi tabanı da Türkiye’nin bir İslam ülkesi olan Irak’a karşı harekâta üslerini, limanlarını, topraklarını açmasını, askerinin bu harekâtta aktif rol almasını pek benimsemiyor. Ana muhalefet partisi CHP’den aradığı desteği bulamadı. Askeri de bahane edemiyor.
Bu durumda, Başbakan Gül’ün Ortadoğu turu, kamuoyuna ve AKP tabanına "bakın görüyorsunuz, elimizden geleni yaptık, ama olacakları önleyemedik" mesajı diye yorumlanabilir. Öylece ABD’ye - sonunda - yeşil ışık yakmak için gerekçeye sahip olabilecek.
2- Askerin tutumu... Asker kendisinin bahane ve gerekçe olarak gösterilmesine karşı duyarlı.
Siyasi iradeden 4 sorgulama beklentisi olduğu söylenebilir.
a) Hükümet, Saddam’dan sonra Irak’ın ve özellikle Kuzey Irak’ın yeniden yapılanmasında Türkiye’nin söz hakkı olmasını istiyor mu?
b) Hükümet Saddam sonrasında, bağımsız bir Kürt oluşumu ya da devleti konusuna nasıl bakıyor?
İstiyor mu... Karşı mı?
c) Musul ve Kerkük petrollerinin bu Kürt oluşumunun eline geçmesi olasılığını hükümet önlemek istiyor mu?
d) Kuzey Irak’ta Türkmenleri, yörenin asli unsurları görüyor mu... Araplar ve Kürtlerle eşit hakları olması gerektiğini düşünüyor mu?
Bunu sağlamak kararlılığında mı?
....
Askerin beklentisi, hükümetin bu sorgulamayı yapması ve cevabını "siyasi irade" olarak ortaya koyması olabilir...
Asker, ABD’nin BM kararı olmaksızın kendi kararıyla, Irak’a askeri harekâtı başlatması halinde, Türkiye’nin ABD ile anlaşsa da anlaşmasa da Kuzey Irak’a 5 tugayla girmesi ve mevzi tutması gerektiği kanısında.
Bunun rakamsal ifadesi 22 bin asker ve 565 tank.
Özellikle 565 tank çok önemli bir yığınak.
Savunmanın resmi gerekçesi, göçü önlemek... Ama asıl neden, Türkiye’nin yararlarının savunulacağı fiili güvenceyi de sağlamak. Savaş sonrasında oldubittilere olanak vermemek.
Çünkü...
ABD’nin, Kuzey Irak Kürtlerini silahlandırarak, kuzeyden, Saddam kuvvetleri üzerine sürmesi bekleniyor. Saddam’dan sonra, tanksavarlar, füzeler, zırhlılarla silahlanmış Talabani ve Barzani güçlerinin nelere kalkışacakları belli olmaz.
Türkiye’nin yörede sıcak takip bağlamında koşullanmış şimdilik 2 bin askeri (4 tabur) var.
3- ABD’ye gelince... Ankara’dan alınan izlenimler şöyle:
ABD, 27 Ocak’ta, BM uzmanlarının Irak raporlarını inceleyecek. BM’den müdahale kararı çıkarmayı deneyecek. Bunu elde ederse ne âlâ... Olmazsa gene kendi kafasına buyruk olarak Irak’ı vuracak. Türkiye’de de 27 Ocak’a kadar rengini belli etmesini istiyor.
ABD, Türkiye’nin öyle 5 tugay gibi büyük bir kuvvetle Kuzey Irak’ta mevzilenmesine ve bölgeyi denetime almasına sıcak bakmıyor. Kürtlerin rahatsızlık duyabileceği kanısında.
ABD, 70 - 80 bin kişilik kendi kuvvetlerinin Türkiye üzerinden Kuzey Irak’a girmesini ve Kuzey Irak Kürtlerini silahlandırarak onların da Bağdat’a ilerlemesini yeğliyor.
Böylece 2 kolordudan oluşan Saddam’ın güvendiği Cumhuriyet Muhafızlarını, iki cepheye bölecek. İşi çabuk bitirmek istiyor. Sadece Güney’den girerek ya da Ürdün’ü razı ederse batıdan girerse 2 kolorduluk cepheden çarpışmak, savaşı uzatabilir.
O nedenle, iki cephe açmaya ihtiyacı var.
.........
AKP, sonunda ABD’ye neredeyse tamamıyla istediği olanakları verecek. Bunun için bastırırsa, zor da olsa TBMM kararı alabilir.
Ama her şeyden önce, siyasi iradesini belirlemesi ve ortaya koyması gerek.
Harekât 15 Şubat gibi görünüyor... Belirsizliğin, gri gölgelerinde kalmak, dış siyasette de, ekonomide de Türkiye’nin zararlarına katsayı etkisi yapıyor.