Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


ROMA
Krizlerle ışıklarını söndürmüş gibi olan Türkiye'ye Galatasaray hala heyecan verebiliyor.
AB'den dışlanma izlenimleriyle duyulan kırıklıklarda Galatasaray'ın Avrupa başarıları bir çeşit onur yelpazelenmesi...
Galatasaray dün gene yüzümüzü ağarttı.
Galibiyeti kıl payı kaçırdıysa da çok değerli bir beraberlik elde etti.
Bundan sonraki Barcelona'yı İstanbul'da devirirse çeyrek tur umudu ufukta büyüyor.
Dün Olimpico stadı tribünlerinde Galatasaraylılarla, Fenerbahçe ve Beşiktaş'lı Türkler de kenetlenmişti.
Tek yürektik.
Ne güzel...
Galatasaray'ın bir büyüsü var.
Genelde Türkiye futbol takımları Avrupa'yla işlerini sonbaharda bitirirler.
Yani ilk turda...
Galatasaray ise bahara kalabilen tek takım.
Bazen daha ötelere... Kupalara...

Maç sonrası beklenen oldu.
Galatasaray'a ayrılmış sıralarla, onbinlerce Roma taraftarının doldurduğu sıralar neredeyse iç içeydi. Arada ne bir polis... Ne bir görevli...
Maç bittikten sonra tünel önünde Roma ve Galatasaray oyuncular arasında kavga patlayınca tribünlerde karıştı.
Üzerimize yağmur gibi pet su ve kola şişeleri yağıyordu.
Önümdeki, yanımdaki arkadaşların gözlerinde, kulaklarında patladı şişeler.
Bizden gençler de karşılık verince artık iş çığrından çıktı.
Polis çok geç gelebildi. Tribünler arasında yer alan kırılmaz camlar yaralanmaları önledi.
Neyse ki burada şişler, döner bıçakları yok.
Bu ayıplardan artık toplumun akciğerleri sayılan yeşil sahalar arınmalı.

Roma Olimpico Stadı. Sıra sıra heykeleri, yeşillikleri, bahçeleri ile bir spor tapınağı gibi.
Bu büyük ve köklü uygarlığın tarih dokusu içinde dünü - bugünü - yarını ustaca bütünleştirmiş.
Mücevver gibi meydanları, adım başı çeşmeleri ve heykelleri ile bir açık hava müzesi olan Roma'ya yakışıyor.
İstanbul'a gelen ünlü mimarlar, Bizans ve Osmanlı'dan bugünlere uzanan yapıtlara hayranlıkla bakarlar.
Kariye, Ayasofya, Sultanahmet, Süleymaniye... Kemerler... Köşkler, yalılar...
Sonra sorarlar:
"Ya Cumhuriyet?"
Yani "Cumhuriyetin mimari şaheserleri?
Onlar nerede?"
Cevap sessizlik...
Çünkü "yok"...
Belki Ayazağa Kültür Sarayı bu iddiayı yansıtıyordu.
İnşaatı durduruldu.
FB stadı işlevsel ama İstanbul mimari dokusuyla uyumlu değil. Dünyanın herhangi bir kentinde olabilir.
Ali Sami Yen ve İnönü stadları için böyle bir oluşum şansı hala var.

Tarihçi İlber Ortaylı'ya göre Batı Roma ve Doğu Roma (Bizans)'tan sonra Osmanlı, bir bakıma üçüncü Roma İmparatorluğu'dur.
Kapsadığı çoğrafya büyüklüğü, gücü, sürekliliği, kültürler ve uluslar mozayiğiyle... Ya sanatı?

Gene Roma'dayız.
Önce Galatasaray'ın Lazio ile karşı karşıya geldiği maçta...
Ve dün gece de Roma karşısında.
Galatasaray'ın yurtdışı karşılaşmaları, aldığı pırıltılı sonuçlar, sarı - kırmızı takımın Evliya Çelebi'lerini yarattı.
Köln stadında Monaco'yu Prekazi'nin muhteşem frikiği ile devirişi. Seyahatname'nin ilk sayfasıydı.
O dönemde takımın başında Mustafa Denizli vardı.
Türkiye'de futbol anlayışında devrim yapmıştı.
Galatasaray'ı savunmaya kapanan, beraberliği amaçlayan, anlayışta koparmış, hücuma, bol gole dönük futbola geçirmişti.
Onu Fatih Terim'in görkemli yılları izledi. İmparator'un Galatasaray'ı...
Ya da Galatasaray imparatorluğu...
Galatasaray Avrupa'nın en güçlü futbol takımlarından biri oldu.
UEFA ve Süper Kupa'yı kazandı.
9 futbolcusu, Avrupa'nın seçkin kulüplerinde oynuyor.
Dünya devlerinden Milan'a hoca verdi.
İçeride de üst üste şampiyon oldu.
Bu Galatasaray, Türkiye'nin diğer sektörlerine de model oldu.
Ve onun ardından "seyahatname"ler yazılmakta.
Dün gece böyle bir Galatasaray'dan Roma engelini de aşması bekleniyordu.
Barcelona'yı 3 - 0 devirmiş, İtalya liginin gene zirvesindeki süper yıldızların takımı Roma'yı...
Eskiden böyle bir şey akıllardan geçmezdi.
Galatasaray son yıllarda ruhunu yitirmiş gibi ışıklarını söndüren Türkiye'ye heyecan yansıtıyor.
Böyle de güzel.