Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


R. T. Erdoğan’ın seçimlere girmesi önlenirse AKP’nin önü kesilir mi? O hesabı yapanlar fena halde aldanırlar...
Çünkü, AKP’yi ve Erdoğan’ı kamuoyu yoklamalarında - açık farkla - birinci sıraya çıkartan, son yılların beceriksiz hükümetleridir. Krizlerdir. Umut bozgunu varoşlar, öfkeyle "denenmemiş AKPöye yönelmiştir.
Ancak... Onların gözünde "hapis yatan, milletvekili seçilemeyeceği iddia edilen, hakkında yolsuzluk davaları açılan, devletle kavgalı görüntüler ve önü kesilmek istendiği izlenimleri veren" Erdoğan, belki "halk kahramanı" olarak alkışlanmakta ama "seçimi kazansa bile onu başbakan yapmazlar" kuşkusunu da vermekte.
Erdoğan’ın siyaseten budanırsa, yerini almasına kesin gözüyle bakılan Abdullah Gül ise ılımlı üslubu, uzlaşmacı karizmasıyla AKP oylarını koruyabilir, hatta yukarı çekebilir. Duyarlı kesimlere daha az kuşku verici olabilir.

Bir başka yanılgı daha... "Yeni Oluşum’un" sınırların ötesinden - hadi adını da koyalım - ABD’den rüzgâr aldığı kaygıları var.
Böylece, AKP’nin yolunun kesilmesi, ABD’nin isteğiymiş(!)
ABD’nin politikalarını tek seçeneğe endekslediği, Türkiye’de parti çökertip parti kurabileceği, hele Cem ve arkadaşları gibi kişilikleri kanıtlanmış isimleri kukla gibi oynatabileceği akıl yolundan makas değiştirmektir.
Oysa...
ABD politikalarında güncel parametre "siyasal terör..."
Özellikle Ortadoğu bataklığında üreyen terör, ABD’yi hedef almış bulunmakta. ABD yönetimleri yeni 11 Eylül’leri halkına yaşatmamakta kararlı. Politika değiştiriyor.

Şöyle ki:
1- ABD artık İslami teröre karşı dünya jandarması rolünü tek başına üstlenmek ve tek hedef olmak istemiyor. İslami teröre karşı bir küresel ağ kurmak için düğmeye bastı. Öncelikle Rusya ve Çin ile anlaştı. Bu üç direğin çevresine diğer ülkelerin terörle savaşım ağı örülmekte. Kuzey Kore, Rusya tarafından... Hindistan, Çin’le... Pakistan, İsrail, ABD ile denetim altında tutulacak "korsan" nükleer güçler.
İran ve Irak ise önlenecek "nükleer güç adayları."
2- Ortadoğu’da şeyhlik, krallık, diktatörlük yönetimlerinin harcamaları şeffaf değil. Halka hesap verme zorunlukları olmadığından İslami ağırlıklı terör örgütlerini besliyorlar.
Terörün kaynaklarını kurutmak için bölge ülkelerinde artık demokrasilere geçilmeli.
Elbette, Batı anlamında demokrasiler değil. İslami kuralların izin verdiği modeller ve yorumlarla oluşacak.
Örneğin İslam’daki "Şûra"nın parlamento gibi yorumlanması vs...
Tabii demokrasi sicilinde hiç eksi olmayan iktidarlar yeğlenir ama AKP gene de ABD’nin Ortadoğu için koyduğu "norm"un dışında değil.

Ve nihayet Recep Tayyip Erdoğan’ın hukuki durumu.
Erdoğan’ın görüşlerini hiç paylaşmadım... Fakat hukuk zorlamalarıyla önünün kesilmek istenmesi yanlıştır.
Hukuk hepimize lazım.
Erdoğan’ın mahkûm olduğu TCK 312’deki fiil, bu maddede yapılan değişiklikle artık suç olmaktan çıktı. Yasa değişikliği ile suçun aslı ortadan kalktığına göre ona bağlanmış "seçilme yasağı" da kalkmış sayılmalıdır.
Bu nedenle Adli Sicil, kendi yasası gereği, Erdoğan’ın mahkûmiyet kaydını silmeliydi. Erdoğan başvurur ve silmezse, Danıştay kararı ile silmek zorunda kalabilir.
Ayrıca, Erdoğan, kendisini mahkûm etmiş bulunan Diyarbakır DGM’sinden suçsuzluk kararı alabilir.
Yargıtay’ın benzer durum için verdiği "bozma" kararı da bu kapıyı göstermekte.
Anayasa Mahkemesi kararı ise, 312 değişiminden önce açıklandığı için, seçilme mahrumiyetini öngörmekteydi...
Bütün bunlardan sonra hukuk zorlamalarında ısrar, daha öncekiler gibi, Erdoğan’ı daha da cilalayacaktır. Derin devlete kafa tutan bir halk kahramanı resminde çizgiler koyulaşacaktır.
Erdoğan ile uğraşmak yerine, AKP’nin seçeneğini oluşturacak büyük ve güven verici kucaklaşmaya direnmek neden?
Kemal Derviş, Yeni Oluşumculardan, CHP’ye, oradan Mehmet Ali Bayar’ın DTP’sine ilmik ilmik bu bloku oluşturmaya çalışmakta.