Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Muasır medeniyetler (çağdaş uygarlıklar), nüfuslarının tümüyle üretiyorlar, yönetiyorlar. Fabrikalarda, hizmet sektöründe, devlette kadınlar erkeklerle eşit katkıda bulunuyorlar. Biz de aynı şeyi yapmazsak onların tam insan gücüne karşılık biz yarım güçte yarışmış oluruz. Çağdaş uygarlığı hedef alan genç Türkiye Cumhuriyeti, yarı gücünden mahrum bırakılamaz. Yarı gücünü israf edemez."Milliyet'in "Baba Beni Okula Gönder" kampanyası, Atatürk'ün bu mesajını düşündürüyor. Türkiye ne yazık ki, Atatürk'ün o söyleminden bu yana hâlâ çağdaş Batı ile yarışında eksikli. İyi eğitilmiş kadınlarını özlenen ve olması gereken çizgiye çekebilmiş değil. Atatürk çok ciddi ve gerçekçi bir saptama yapmış. Onun gerekçesini gene onun zihniyetinden esinlenerek başka boyutlarla da zenginleştirmek gerek.İnsan hakları, insani değerler, demokrasi boyutlarında da kız çocuklarını, kadınlarını eğitimden yoksun bırakmak, 21. yüzyılın ayıbı olur. Bir anlamda insanlık suçudur.Milliyet'in "Baba Beni Okula Gönder" kampanyasını başından beri dikkatle izliyorum. Memnuniyetle gördüm ki, bir saman alevi gibi geçici pırıltı olmadı. Milliyet'in amblemindeki gibi kampanyanın ilk meşalesi paylaşılarak, içselleştirilerek çoğalıyor, büyüyor, yayılıyor...Kalıcı olan ve Milliyet'in olduğu kadar Türkiye'nin de tarihine yazılacak bir demokratik inisiyatif bu...Kutluyorum.......................Bizim dünyamızdan birkaç gözlem daha... Vatan gazetesi, 1000. sayısı bağlamında bir gece düzenledi.Hepsi 10 yılı aşkın süredir beraber çalıştığım, gerçekten çok değerli "can" arkadaşlarım, dostlarım... Sanki bir gizemli kozmik formül onları bir araya getirmiş.1990'lı yıllarda aynı yaşam sevincini 10 yılı aşkın bir süre paylaştığım bu arkadaşlarımı ve başarılarının anahtarını, en iyisi, dostum Zülfü Livaneli'nin Vatan'daki satırlarıyla yansıtmak:"........ Birlikte eğlenmeyi bildiği kadar yas tutmayı, kötü günleri paylaşmayı ve dayanışmayı da bilen bir arkadaş grubunun serüveniydi bu.Birlikte acı tatlı yıllar geçirilmişti. Ve bu insanları birbirine yaklaştıran güçlü dostluk bağları, 1000. sayısını kutlayan VATAN'ın başarısının arkasındaki sırdı.Bu ilginç insanlar şaka yapar gibi çalışıyor, çalışır gibi şakalaşıyor ama her gün, belki de milyonlarca paradigmadan oluşan gizemli bir ilişkinin sezgisel ilmeklerini ihtimamla dokumayı ihmal etmiyordu.Haşarı oğlan çocukları gibi her yaptıkları işe bir neşe havası siniyordu. Bütün başarıların sırrı buradaydı. Neredeyse yirmi yıldır bu sırrı gözlerimle görüyordum.Zafer için hep, eğer müzikle ilgilense çok iyi bir orkestra şefi olurdu diye düşünmüşümdür.Tanıdığım bunca kişi içinde insan ilişkileri denilen zor zanaatı onun kadar ustalıkla yürüten, yöneticilikle arkadaşlığı böylesine belli etmeden harmanlayan, insanlarla arasına uzak ve yakın mesafeler koymakta ustalaşan bir başkasını görmedim desem yeridir.Değişik insanları ortak heyecanlara yöneltebilmek yeteneği de cabası. VATAN'ın bu kadar kısa sürede zirveye tırmanmasının sırrı bu neşeli dostluk duygusunda yatıyor.Elbette bir de geçirilmiş kötü deneyimlerin sonucunda bağımsız gazeteciliği ilke edinmiş olmakta.Günlük gazetede bağımsızlık bir turnusol kâğıdına benzer.Eğer bir tek gün bile yönünüzden saparsanız, yüz binlerce okuyucu sizi bir anda kıpkırmızı edebilir.VATAN'daki yazı işleri kadrosunun ve değerli yazar arkadaşlarımın, dürüstlük ilkelerini koruma çabalarına her gün tanık olmanın mutluluğu içindeyim..."1000 gün önce ellerinde sadece kalemleriyle yola çıkanların eriştikleri başarının öyküsü bu işte... Dostum Ercan Arıklı'nın da bu güzellikteki katkısını anıyor ve bütün dostlarımı kutluyorum.......................Bizim dünyamızda da güzel şeyler oluyor. g.civaoglu@milliyet.com.tr Kadına seçme ve seçilme haklarının verilmesi konuşulurken Mustafa Kemal Atatürk'ün gerekçesi şöyleydi: