İktidardaki AKEL Partisinin ikinci adamı Nicos Katsurides "olmazsa olmazları" sıralamaya ekonomiyle başladı.
1- "Ekonomik güç, ağırlıklı olarak merkezi devlette olmalı.
Örneğin... Plan, Katma Değer Vergisi'ni, kurucu devletlere bırakıyor. Başka mali girdilerin de kurucu devlette kalmasını öngörüyor.
Peki, Merkezi devlet, güçlü para kaynaklarına sahip olmazsa nasıl tüm halkı kucaklayan hizmet verecek?
Plan merkezi devlete sadece zorunlu dış ödemeleri yapma yetkisi veriyor. Yani BM, AB, Avrupa Konseyi vs. gibi uluslararası kuruluşlara aidatlar.
Merkezi devlet böylesine sembolik, kurucu devletler ise daha büyük ekonomik güce sahip olurlarsa, zayıf bağlar kolay kopar."
Katsurides'e göre "dış politika" ve güvenlik" de Merkezi Devlet'e bırakılmalı.
Tabii burada, özellikle Türkiye'nin silahlı kuvvet mevcudu, sayı, süre ve silah portföyü önemli.
Planda, TSK'nın mevcudiyet süresi, AB üye olacağı tarihe kadar öngörülmekte... Yani makul denebilir ama adada bulundurabileceği silah tanımları" etkinliğini aşağı çekmekte.
Katsurides Dış politikada da, merkezi devlet yetkili olmalı diyor.
Oysa hiç değilse Türkiye'nin AB üyeliğine kadar bazı stratejik sınırlamalar olmalı. Görülüyor ki, Rum tarafı da Annan Planı'na ciddi "ihtiyat kayıtları" koymuş bulunmakta.
Nicos Katsurides, "aslında, daha başka sıcak noktaları da kapsayan bir dosya olduğunu" ekledi. Ancak, açıklamadı.
Yani, Annan Planı, KKTC'nin zorlu coğrafyasını aşsa da, sınırın ötesindeki Rum kesiminin asfalt bulvarında akacak değil.
Katsurides "felsefesine sadık kalarak Annan Planı için karşılıklı değişiklik isteklerimizi konuşuruz bir uzlaşmaya varırız" görüşünde.
Ya Türk kesiminde durum?
29 yılın sonunda bıçak kemiğe dayanmış. Pasaportu olmayan, portakalını, limonunu bırakın dünyaya, Türkiye'ye bile "resmen" satamayan, üretmeyen, Türkiye'den bağışlarla ayakta durmaya çalışan, genç nüfusu işsiz, geleceği belirsiz, siyasal iradesi bağımlı, çoğu memur... Yönetimleri yolsuzluklara gömülmüş bir ortamda yaşamak, bu toplumu kaynama noktasına getirmiş.
Genç kesim fokur fokur.
Buna karşılık...
Hala Rum zulmü ve katliamı unutulmuş değil. Orta ve ileri yaş kuşağı, Rum'a güvenemiyor.
Annan Planı'na Türk kesiminden asıl fren "nüfus değişimi ve mal iadesi..."
Kuzeye dönerek mallarını geri alacak olan Rumlar, büyük sorun. 10 binlerce Türk, iki katlı evlerini bırakıp, 100 metrekarelik sosyal konutlara geçmeyi istemiyor. "Tarlasını, bahçesini bırakıp nerede iş bulacak" sorusu kaygı veriyor.
Türkiye'den gelerek KKTC'ye yerleşmiş olanlar da rahatsız. Kıbrıs'lı Türkler AB'nin bütün olanaklarından yararlanırken onlar adadan geri mi gönderilecekler?
Kısacası... Annan Planı referandumu gibi yorumlanacak Pazar günkü seçim sonuçları için şimdiden çok net görüntü yok.
Katsurides uzlaşma bağlamında şöyle diyor:
"İki çerçeve var."
Birincisi HUKUK... 1974 harekatıyla Güneye göçen Rumların geri dönmeleri ve tümüyle Kuzeydeki eski topraklarına, evlerine, işyerlerine yeniden sahip olmaları gerekir. KKTC'ye Güneyden göçetmiş Türklerin de geriye dönmeleri, mülklerini almaları haklarıdır.
Ama ikinci çerçeve olan GERÇEK bunları tümüyle yapmanın imkansız olduğunu gösteriyor. Makul olmamız. İki tarafın anlaşacağı formüller üretmemiz gerek.
..........
Kıbrıs'lı Türk'ün adil bir seçimde özgür iradesini yansıtan oylarıyla kendi geleceğini belirlemesinin sonuna kadar yanındayım. Çözümsüzlüğün, çözüm olmadığı inancındayım. Ama bir duygu notum var; Oradaki Mehmetçiğe "işgalci" diyenler iyi bilmeliler ki, Katsurides'in de dile getirdiği şu uzlaşma çağrılarını, Annan Planını Mehmetçiğe borçludurlar. Mücahitlerinin, Mehmetçiğin kanı ve Türkiye insanın vergileriyle bu aşamaya varabilmişlerdir.