Birleşmiş Milletler'e de danışmanlık yapan, İktisatçı Prof.Erinç Yeldan anlatıyor:
"Dünya ekonomilerinde 'ilginç enflasyonlar' diye bir deyim var.
Venezuella, Kolombiya ve Türkiye bu deyimle tanımlanıyorlar.
Çünkü... Ekonomi deneyimlerine ve literatüre göre enflasyon yüzde 40'ı aştığı zaman, ya birden yüzde 500'lere, 1000'lere fırlıyor ve çok sert önlemlerle yeniden aşağıya çekiliyor... Ya da ekonominin kendi içindeki dinamikleriyle kısa sürede yüzde 10'un altına iniyor.
Oysa... 'İlginç enflasyonlar' dosyasında yer alan Venezuella, Kolombiya ve Türkiye 10 - 15 yıl boyunca yüzde 80'lerde bir enflasyonu sürdürebiliyorlar.
Önce Venezuella, sonra Kolombiya yüzde 10'un altına indiler.
Türkiye de ilk kez yüzde 40 barajının bir 'çıt' altında."
Böylece, "ilginç enflasyonlar" dosyasından çıkıyor.
Hedef tutturulamadı, ama bu bir başarı.
Şimdi gündemde "ya sonra?" sorusu var...
Bir olasılık, Arjantin ve Meksika'da olduğu gibi enflasyonun önce düşüp, sonra yeniden alevlenmesidir.
Nedenleri biliniyor.
O yüzden bu olasılık daha düşük.
İkinci ve daha büyük olasılık, Arjantin ve Meksika deneyimlerine, geçirdiğimiz son krizin verdiği dersleri ve bunu da atlatabilmiş olmanın özgüvenini katarak yola devam etmemizdir.
Ama... Dış siyasi bunalımlar, sınırların ötesinde ani olumsuz gelişmeler içeriye tsunami dalgaları gibi vurabilir.
O nedenle... Böyle olağanüstü hallere karşı - Prof.Taner Berksoy'un da uyardığı gibi - piyasalara Merkez Bankası'nın "hemen" müdahale edebileceği bir ek kriz planı maddesi IMF ile anlaşmaya konulmalıdır.
Yüzde 39 enflasyon anlamlıdır.
Ayrıca... Uzmanlar için önemli olan, "çekirdek enflasyon" diye adlandırılan imalat sanayideki fiyat artışlarıdır.
Çekirdek enflasyon, bu yıl yüzde 21...
Çünkü, imalat fiyatlarında ekonominin rekabet kuralları vardır.
Enflasyonu yukarı çeken, rekabet kurallarının işlemediği yüzde 49'u bulan kira ödemeleri ve devlet egemenliğine giren enerji gibi sektörlerdeki yüzde 46'yı bulan yüksek zamlardır.
İthalatın çok yükselmesine baktığımızda, bunun yüzde 85'i sermaye yatırımları ve sanayinin ara maddeleriyken, tüketim harcamaları sadece yüzde 14.
Zaten o yüzden umulanın çok üzerinde bir ekonomik büyüme gerçekleşti.
Türkiye'nin iç ve dış borçlarının GSMH içindeki oranı Belçika ve İspanya gibi AB ülkelerinin altında.
Türkiye, yapısal önemli değişiklikler de yapmakta.
Örneğin, sosyal güvenlik kurumları 1999'da 2 milyar dolar açık vermişti.
2000 yılında 600 milyon dolar artıya geçmesi bekleniyor.
Bütçede faiz sonrası gelir, artıda...
Özel bankalara çeki düzen veriliyor.
Buna karşılık... Sadece Ziraat ve Halk Bankaları'nın zararı 20 milyar dolar. El konan 10 bankanın Hazine'ye maliyetinin iki katı...
Bu bankaların özelleştirilmesi de uzatılmamalı.
Zaten, son kriz siyasi iktidarı hızlandırdı.
Savsaklamaların tehlikesi görüldü.
Telekom, THY ve kamu bankalarının özelleştirilmelerinde gaza basıldı.
Tarım sübvansiyonları artık kalkıyor.
Bütçe dışı fonların büyük kısmı kaldırıldı.
Böylece bütçe şeffaflaşmakta, denetlenebilir hale gelmekte.
Bütün bunlar, topluma büyük sancılar pahasına gerçekleştiriliyor.
Ama... Hükümet, en azından "bakın bu yaptığımız doğrudur. 14 yılın en düşük enflasyon rakamını elde ettik. Dişimizi biraz daha sıkalım" diyebilmek hakkına ve yüzüne sahip.