"Bugün Türkiyede muhalefet işlevini üstlenen ve sosyal demokrat kimlik iddiasını taşıyan CHP, en azından ATO ve İTO (Ankara-İstanbul ticaret odaları) ziraat odaları ve öteki özel sektör kurumları kadar dinamik ve eleştirel bir tutumu ortaya koyabilmeliydi..........Ülkede laikliğin kalesi sayılan CHPnin sessiz, durağan ve halktan kopuk hali, bu partiyi bir iç hesaplaşmaya sürüklemiştir. Bu konuda sorumluluk parti liderinde ve merkez yönetimindedir...........CHPyi destekleyen halk tabanın da parti yönetimine tepki duyduğu açıktır. Yoksa parti merkez yönetiminin toplayamayacağı halk kitlelerinin meydanları doldurması mümkün olamazdı...........Bu durumda CHPnin yaşanan olaya doğru bir teşhis koyması gerekiyor.Bu teşhisi koyabilmesi için her şeyden önce parti içi demokrasiyi yeniden canlandırmak gerekiyordu; ama anlaşılıyor ki bu iş kolay olmayacaktır...........CHPnin değişikliğe, silkinmeye ve tarihine yakışır bir sorumluluk bilincine ihtiyacı var. Halkla yeniden ilişki kurabilmesi, bu bilincin oluşturacağı bir heyecana bağlı." Cumhuriyetin dünkü başyazısından birkaç paragraf yansıtıyorum: Dostlar için "acı da olsa gerçekleri" yazmak zordur. Deniz Baykalın başında bulunduğu CHP yönetimi için satırlar, böyle bir ipoteğe rağmen yazılıyor.Deniz Baykal, dün, "Milliyeti ve Milliyet yazarlarının çoğunluğunu CHPye karşı olmakla" suçladı.Milliyetin yarım yüzyılı aşkın saygınlığının kökleri bu toplumun vicdanında ve belleğindedir. Savunulması bile "abesle iştigal" olan bu suçlamaları geçelim.Ancak... Cumhuriyetle yaşıt ve adını Atatürkün koyduğu Cumhuriyet gazetesinin başyazısına ne demeli?"CHP yönetiminin dolduramadığı meydanları Şişli Belediye Başkanının doldurması... CHPnin ticaret ve ziraat odaları kadar bile muhalefet yapamadığı... CHPnin dışa dönük başarısızlığının, parti içi hesaplaşmaya neden olduğu... CHPde parti içi demokrasinin yeniden canlandırılması gereği" vurgulanıyor.Hangisi yanlış?Milliyet yazarları da bunları yazdı.Milliyet anketinin sonuçları ise bilinmiyor ki... Baykal hayalet taşlıyor. Cumhuriyetin sesi Ne meydanların görüntüsü, ne halkın nabzı, ne Milliyet yazarları ne de Cumhuriyetin başyazısı, Sarıgül ile bağlantılı...Hatta, alternatifin Sarıgül olması, Baykala ve CHP yönetimine tepkilerde dozajın hafiflemesine bile neden oluyor.Sarıgül, birikmiş ve hareketlenmeye hazır kar katmanlarını tetikleyen ve çığın oluşmasına vesile olan herhangi bir ses... Sarıgül olayı değil Baykal bu kurultayı da alabilir.Ama... Şansı bu değildir.Şansı, "CHPye demokratik bir yapılanmayı kazandıracak tüzük değişikliği için, -muhalefet gruplarıyla da uzlaşarak- saygın ve bilge bir kişiyi, bu kurultayda geçici genel başkan yapmak üzere çekilmek" olabilir.O geçici başkan önce, tüzük değişikliği kurultayını toplar. Ardından, eşit koşullarda ve demokratik bir yarışmayla adayların özgürce katılacakları bir kurultay toplanır.Atatürkün partisine genel başkan olmaya gerçekten layık ama popülizmin önünü açan bu tüzük nedeniyle kenarda durmayı yeğleyen değerler seçilebilir; CHPye değişim, entelektüel hareketlenme ve toplum heyecanını verebilirler...........Atatürkün partisi, "Ilımlı İslam demokrasisi" gibi buram buram din dayatması kokan dış kaynaklı yönlendirmelere karşı laik, özgürlükçü parlamenter demokratik sistemi savunmak misyonuyla karşı karşıya... O tarihi görev sürecinde, kendine hedef olarak Şişli Belediye Başkanını yok etmeyi üretebilmiş olmak, sadece CHPnin değil, Türkiyenin de talihsizliği... g.civaoglu@milliyet.com.tr Baykalın şansı