Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Telefonuma gençlerden SMS’ler geliyor: “Happy bayram!.. (Mutlu bayram)”
Tam “fast food (hamburger, sandviç, tost)” ve “fast love (hızlı aşk)” gibi “her şeyi hızla tüketmek” odaklı çağımız yaşamıyla örtüşen bir “bayram tebriği” söylemi...
Bu iki kelime köklerden koparak “evrildiğimiz, devrildiğimiz” son noktayı koyuyor.
Biraz “bayramı” söyleşelim.
Olumlu bakarsak “İstanbul bize kaldı” diyebiliriz.
O çıldırtan trafik yok.
E-5, caddeler, sokaklar bomboş...
Bir saatte varamadığımız gazeteye 20 dakikada geldim.
Saate karşı yarışmayacağım için, “sade kahvemi” söyledim.
Keyifle ve sindire sindire yazmaya başladım.
Ohh dünya varmış...

Gazı kaçmış şampanya
“Olumsuzluğa” da işaret edeyim.
İstanbul gazı kaçmış şampanya gibi tatsız. (Güzelim İstanbul’u kapağı açık kalmış gazoza benzetemem.)
Restoranlar, barlar, meyhaneler, sinemalar ya boş ya da içeride birkaç kişi var.
Sanki “dünya ekonomik krizi” yaşanıyor.
Tuhaf bir sessizlik...
Sıkıcı...

Haberin Devamı
Happy bayram...


Bir de “geleneklerimiz” merceğinden bakalım.
Bayramlarda, ilk sabah ailece mezarlığa gidilirdi.
Tüm mahalle erkekleri sabah namazına giderdi.
Ardından kurban kesme ritüeli.
Ve...
Ailenin artık hayatta olmayanları mezarlarında ziyaret edilir, dualarla anılırdı.
Ailenin en büyüğünün evinde çocuklar, torunlar, kardeşler, yeğenler öğle yemeğinde toplanırdı.
Masada “kurban eti” olurdu.
Mahallenin yoksullarına “kurban eti” dağıtılırdı.
Çocuklara “mendil içinde para ve çikolata” verilirdi.
Bayramın ikinci, üçüncü ve dördüncü günlerinde ise akraba ziyaretlerine gidilirdi.
İstanbul bu geleneğin en güzel uygulandığı kentti...
Şimdi ise “bayram tatili, İstanbul’dan kaçmak” demek.
Amerika’ya, Avrupa’ya ya da Tayland, Maldivler, Kızıldeniz ve diğer sıcak iklim ülkelerine uzatılmış bayram tatili yolculuklarına çıkılıyor.
Kıbrıs, Antalya, Bodrum, Marmaris de “keyifli bayram sürgünü” rotalarında...
Bayramların o huzur veren ritüeli yok artık.
Kimsenin aklına bile gelmiyor.

NOEL VE KURBAN BAYRAMI

Happy bayram...

Türkiye’de yaşayan yabancılar kurban kesimini, kanlı görüntüleri yadırgıyorlar. Ama anlamakta asıl zorlandıkları şey İstanbul’un bayramda boşalması.
Hıristiyanların “Noel (Christmas)” etkinliğiyle bizim “dini bayramların” örtüştüğünü düşünüyorlar.
Onlarda “Noel” modernite virüsünden etkilenmiş ama az...
Büyük çoğunluk bulundukları kentte kalıyor, “Noel” gecesi tüm aile fertleri birlikte oluyorlar.
Yemek masasında akrabalar, çocuklar, torunlar hep beraber kutlama yapıyorlar.
Çam ağacının altına herkes için hediye paketleri konuluyor.
Bir bakıma ruhlarını yıkıyorlar.
Türkiye’deki “aman bir yerlere gidelim, bayram ziyaretleriyle bunalmayalım” zihniyetini yadırgıyorlar.
Köklerinden kopmuş olmak gibi bir görüntü veriyoruz.
O nedenle “İstanbul bize kaldı” diye sevinemiyorum...
Bayramın birinci günü öğle yemeğinde “eşitler arasında birinci olan” yeğenim ve oğluyla beraberdik.
Aileden İstanbul’da sadece bizler kalmıştık.
Bu kadarı bile huzur verdi.
Bayram gazeteleri... Yine/yeniden
Basın İlan Kurumu’ndan bir açıklama okudum gazetelerde.
Bayramlarda eskiden olduğu gibi gazetelerin yayımlanmaması için bir düzenleme yapılıyormuş.
Yerinde bir çalışma.
Daha önce gazeteciler cemiyetleri sadece gönüllü meslektaşlarımızın çalıştıkları bayram gazeteleri çıkarırlardı.
Geliri gazeteciler cemiyetlerine kalırdı.
Gazete rotatifleri ise bayram süresince dururdu.
Eski bayramları yaşayamıyoruz bari bayram gazeteleri geleneğini yaşatalım.
Bana da gelecekteki bayram tatillerine mahsuben 4 gün müsaade...
Hayırlı bayramlar diliyorum.