DEVLETİN memelerindeki süt tükendi. Piyasa yaşamak için kendine biberon üretecek...
Anlatayım...
Dün Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, bu konuda açık konuştu:
Eskiden olduğu gibi Merkez Bankası’na para bastıramayız. Buna hem yasal düzenleme engel, hem de bu yolu sakat buluyoruz.
Bankaların topladığı mevduat ise, sanayi ve ticaret kuruluşlarına değil, devlet borçlanma kâğıtlarına yöneliyor.
Açıkçası, devletin buna ihtiyacı var.
Çünkü... Vergi gelirleri yeterli değil. Bütçe de açık veriyor.
O halde kamu yatırımları ve harcamalarıyla piyasayı canlandırmak için devletin olanağı yok.
Bunu gene piyasalar talep yaratarak, üretim artırarak kendileri yapacak.
AÇILIMA DA KAMPANYA
KEŞKE böyle yaratıcı kampanyalar, demokratik açılımın içini doldurmak ve geniş tabanlı bir katılım psikolojisi oluşturmak için de düzenlense...
“Barış” projesi konuşurken, siyaset aktörlerinin “kavga” dili öylesine anlamsız, işlevsiz ve itici ki...
Alsınlar şu kampanyanın görüntülerini izlesinler.
Hazırlık çalışmalarını okusunlar.
Hedefe odaklı bir girişim nasıl olur öğrensinler...
“Gerekirse dağa çıkarız” tehdidiyle barış sürecine katkı olur mu hiç?
Ya da... “Abdullah Öcalan’ı siz niye asmadınız, idam ipi mi bulamadınız, cellat sandalyesi mi?” söylemiyle çözüm açılımı mı olur?
Destek istediğin siyasi partiye dönerek, “alçaklık, namussuzluk” suçlaması yaparak mı dayanışma sağlanır?
Politikacı beyaz perdede
OYSA ... Düşünüyorum da, aklıma neler geliyor... Örneğin... “Açılım” için DTP, AKP, CHP, MHP doruklarındakiler bu çatışmada yitirilenlerin ana, baba, kardeş, eş rollerini üstlendikleri kısa filmlerde rol alsalar...
Kanın durması için çözüme destek isteseler...
Yaşamlarının bu en kısa rolleri, politikadaki uzun yaşamlarından ekrana uyarlanan rollerine kıyasla belki çok daha yararlı ve önemli olabilir.
BOŞ ÜZERİNDEN BOŞ SİYASET
AÇILIM, “Boş üzerinden boş siyasete” dönüştü.
Bir taraf sesleniyor:
“Kardeşim, açılım dediğiniz şeyin altı boş. Hiçbir şey belli değil. Peki bilmediğin şeyi nasıl destekliyorsun?”
Öteki taraf da aynı nakaratta: “Ya sen kardeşim, daha hiçbir şey açıklanmadan, açılımın içi henüz dolmamışken boşa karşı nasıl muhalefet yaparsın?”
Yani.. “Boş üzerinden, boşu savunarak, boşa vurarak siyaset...”
“Doğa” gibi “siyaset” de boşluk bırakmaz.
Eğer boşluk sağduyuyla doldurulamazsa, hiç arzu edilmeyenler doldurur.
Yazık olur.