Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Saray giysileri içinde dünyalar güzeli bir genç kız, yere diz çökmüş.
Yanında yakışıklı bir delikanlı var.
Altında şair Nedim'den şu beyit:
"Benimle bir gececik came haba (yatağa) girme misin?
Beni günaha sokup, sen sevaba girme misin?"
İmza, Münif Fehim.
Çizgi, nükte, kültür bir karikatürde ancak böyle harmanlanabilirdi.
Günümüzde de hala geçerli olan bir büyük gerçeklik bu.
Kadın isterse, günahı bile sevap haline getirebilir.
Ponza Adası'nda güzel sözleri seramik tabletler halinde satıyorlardı.
Bir tanesi bu karikatürle bütünleşiyor.
"Ve Tanrı kadını yarattı.
Sonra ne erkekler rahat yüzü gördü ne de Tanrı."
Erkek milleti bu sözde rahatsızlıkta en güzel ve tükenmez lezzeti bulur.

Mavi gözlü yunus

Yukarıdaki satırlarda yansıtılan karikatür, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Karikatür ve Mizah Müzesi'nde sergileniyor.
Dün Karikatürcüler Derneği'nin 30 yıl onur plaketleri dağıtımı bağlamında oradaydık.
Fatih'teki o tarihi binayı Karikatürcüler Derneği'ne Bedrettin Dalan vermişti.
Dalan'a karikatürü sevdiren, bizim Bedri Koraman'dır.
Haliç temizlenirken, Dalan "Haliç gözlerim gibi masmavi olacak" demişti.
Bedri de, Haliç'in sularında oynaşan mavi gözlü çok sevimli bir yunus çizmişti.
O karikatür, Haliç'i temizleme projesinin kamuoyunu kazanan simgesi oldu.
Dalan, pek çok zorlukları "Haliç'teki Yunus" karikatürüyle aşabildi.
İşte fırçanın, boyanın, aslında kağıttan öte, insan yüzlerinde çizdiği tebessümün gücü.
Bedri de şimdi derneğin başkanı.

Zaman tüneli

Müzede ne ilginç karikatürler yok ki.
Örneğin... Yıl 1887.
İmza Latife...
Türkiye'nin ilk kadın karikatüristi olmalı.
Jöntürk topu ateşlemiş, namludan bir kadın mermi gibi fırlamış.
Uçuyor.
Kadının eteklerinde Arap harfleriyle şu iki kelime yazılı:
"Özgür kadın."
1877 için çok ilginç bir kadın hakları savaşımı görüntüsü.
Bir başka karikatür 1908 tarihli.
İmza Fellah.
İlk Anayasa nedeniyle, sarıklı bir Müslüman, elinde hilalli Osmanlı bayrağını dalgalandırıyor.
Rum - Ortodoks papazı ile kol kola.
Papazın elinde de şemsiye...
Karikatürün altında "Vive la Fraternite (Yaşasın kardeşlik) yazılı.
Bir yüzyıl geçti hala o kardeşlik gelmedi.
1911'de Cem çizmiş.
Bir adam öfkeyle yumruklarını sıkmış bağırıyor:
"Ah aracılar, ah ricacılar, namussuzlar, haysiyetsizler..."
Yan tarafta oturmuş bir şeyler işleyen kadın soruyor:
"Elaleme neden böyle fena şeyler söylüyorsun?"
Adam cevap veriyor:
"Senin aklın ermez. Başkalarına böyle demezsem, kendimin haysiyetli olduğumu herkes nasıl bilecek?"
Bu kelimeler de hem Arap harfleriyle hem Fransızca yazılmış.

Vizyonlusu

Bir karikatür daha...
Turhan Selçuk'un klasik çizgilerine hiç benzemiyor.
Anlaşılan ilk gençlik yıllarına ait bir karikatür.
İki genç kız, önlerindeki eski model bir radyoya bakarak konuşuyorlar:
"Ah Şekerim radyoların bir de vizyonlusu çıksa da şu güzel sesli delikanlının yüzü nasıldır görebilsek."
Turan Selçuk, daha televizyonun adının konmadığı yıllarda, radyonun vizyonlusunu gündeme getirmiş.
Daha ne isimler yok ki.
Cemal Nadir ve onun unutulmaz Amca Bey'i... Abidin Dino... İhap Hulusi... Tombul Teyze ve Sıska Dayı tiplemeleriyle Ramiz Gökçe... En güzel kadın çizeri sayılan Necmi Rıza... Sonraları hala yapıtlarını izlediğimiz Semih Balcıoğlu, Ferruh Doğan... Bizim Mesut.
Birbirinden ilginç kapakları ve karikatürleriyle dergiler...
Akbaba, Gırgır, Çarşaf, Mikrop, Hıbır, Çivi, Taş, 41 buçuk, Davul ve şimdikiler.
Bir karikatür daha yansıtalım. Üstelik yaşandı:
"Davet sahibi Sevgili Bedri, Almanya'da olduğu için orada yoktu."



Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr