Cenazeler de bunlardan biri. Çocukları ve özellikle kadınları cenazelerde ön saflara koyarak "sivil itaatsizlik" eylemleri için kullanıyorlar.Tansiyonu sürekli gergin tutmak, zaman zaman bunları eyleme dönüştürmek ve nisan sonlarına kadar tırmandırarak 1 Mayıs'ta asıl büyük patlamayı yapmak... Bu strateji iyi bilinmeli ve önlemleri şimdiden saptanmalı.Bu tırmanış sadece güvenlik güçleriyle değil, psikolojik ve siyasal inisiyatif alarak uygulamaya konabilir.............................Güneydoğu'nun yanı sıra batının büyük kentlerine de nisan boyunca kıvılcımlar sıçrayabilir.Amaç... Batının büyük kentlerinde de sosyal ateşler yakabilmek.Güvenlik sorumlularına göre "Batının büyük kentlerinde, Diyarbakır, Batman görüntüleri oluşturmak mümkün değil." Birkaç ilçenin duyarlı mahalleleri dışında İstanbul'a, Ankara'ya, İzmir'e, Adana'ya, Eskişehir'e, Denizli'ye, Aydın'a, Bursa'ya, Sakarya'ya kepenk indirtmeye kimin gücü yeter?..Örgüt böyle bir güç gösterisi girişiminde bulunmaya kalkışırsa, kendi ayağına kurşun sıkmış olur.Çünkü... Başarısız olacağı açıktır.O girişim, "güçsüzlük kanıtına" dönüşür.Herhalde... Güneydoğu'ya odaklanacak batının birkaç ilinde de "nokta" sosyal hareketlenmeler yaratmaya çalışacaktır...............................Ancak... Bütün bunlar PKK'ya ve onun siyasetteki parti uzantılarına getiri sağlayacak mı?Belki kendi aralarındaki çekişmelerde bazılarının konumlarını daha "muhkem" hale getirir. Güç odaklarının altları çizilmiş olur. Ama... Genelde... Daha yıllarca önce "çıkmaz sokak" olduğu görülmüş ve kabul edilmiş yanlış yola bir kez daha sapmış bulunurlar."Şiddetle bir yere varılamadığını" gördüklerini kendileri tekrarlamış değiller miydi?Bu söylemin ilk sahibi, Abdullah Öcalan'dır. Şiddet ve kan kültürü yeniden üstün hale geliyor görüntüleriyle, demokratik çözüm yöntemleri giderek geçerliliğini yitiriyor. Demokrasiyle alınan mesafelere yazık.................................İki tehlikeye daha işaret etmekte fayda var...Birincisi... Kürt ulusalcılığı ve şiddet yönteminin karşı yapılanmayı tetikleme olasılığıdır.Türk ulusalcılığı siyaseti ve eylemleri, "karşı tırmanışa" geçebilir.Etki ve tepki sarmalı geleceği kuşatabilir.Yaklaşan seçimler nedeniyle bu karşı tepkinin seçim sandıklarına da yansıma hesapları olabilir.Yani...PKK'nın devlet güçlerine karşı sokağa sürdüğü gruplar, bu kez karşıt görüşteki siyasi hareketin sivilleriyle de çatışmaları başlatabilirler.Dile getirilmese de asıl kaygı duyulan budur. Ancak... Sağdaki siyasi parti liderleri ve özellikle MHP lideri Bahçeli, bir şanstır.Bahçeli'nin sorumlu ve sağduyulu siyaseti, çağrıları "sigorta" gibi görülebilir.Ama... Nereye kadar?..PKK ve uzantılarının, zemberekleri boşaltacak kadar ileri gitmeleri halinde olabilecekleri değil yazmak, düşünmek bile istemem...............................İkinci tehlike ise, bu gergin ortamdan yararlanmak üzere pusuda bekleyenlerdir.İçeriden ve dışarıdan "kundaklamalara" dikkat.Dumanlı havaları sevenler, hiç kuşku yok ki mevzilerini aldılar bile.................................2006 kritik yıl.ABD'nin İran'ı da vurmak planlarının uygulamaya konmasından tutunuz, içeride cumhurbaşkanı seçimi için kritik eşiğe, erken seçime uzanan duyarlı bir yıl. Şu yaşamakta olduğumuz kaygı verici görüntüler, bu çerçevede daha da düşündürücü................................Birinci sınıf çözümler, üçüncü sınıf değil birinci sınıf yöneticilerle oluşur.Krizi yönetmek, devlet adamlığı sınavıdır.Hortla, zortla, övünmekle, böbürlenmekle olmaz. g.civaoglu@milliyet.com.tr PKK'nın hedefi, Diyarbakır ve Batman'daki görüntüleri "1 Mayıs'a taşımak..." Normale dönüşen yaşama, çeşitli nedenler bularak elektrik vermek stratejisini uygulayacağı yolunda duyumlar var.