Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yani 2008 Avrupa ve 2010 Dünya kupalarında oynayamayacakmış."Olur mu hiç" denilmesin. İngiltere'ye 5 yıl ihraç cezası verilmişti. Liverpool-Juventus maçında, Liverpool'lu holiganların 39 Juventus seyircisinin ölümüne neden olan saldırısı sonrası bu ceza İngiltere'ye yumruk gibi inmişti.Aradan 3 yıl geçtikten sonra "af" geldi...Ama 3 yıl uluslararası karşılaşmaların dışında bırakılmak, 3 yıl hücre hapis cezası gibidir.......................Türkiye-İsviçre maçında tribünlerde adam öldürmek bir yana tek kişinin burnu bile kanamadı...Sahaya atılan birkaç plastik ayran kutusu nedeniyle seyircisiz ve Türkiye'den en az 500 kilometre uzakta 6 maç oynamak gibi bir cezanın seyirciye verilmiş olmasına hukukta izah yoktur.Çünkü Ceza Hukuku'nun temel kuralı "cezaların şahsiliğidir." Bu, "hukukun özsuyudur."Ahmet'in işlediği bir suçun cezasını hâkim, Mehmet'e çektiremez.Türkiye-İsviçre Milli Maçı'nda cereyan eden üzücü olayların sorumluları belli, faili meçhullerin cezası, neden -masum- seyirciye çektirilsin!..Seyirciye kendi milli takımlarının karşılaşmaları için evde hapis cezasıdır bu.Tahkim kurulundan, orada sonuç alınamazsa, CAS'tan (Court of Arbitration for Sports: Uluslararası Spor Mahkemesi) döner.AİHM'ye dahi başvuru hakkı doğabilir.........................Burada bir "duyarlı" konunun altını çizmek gerek.Türkiye'yi savunmak misyonunu yerine getirmekte olan Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy için aynı gün Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturma açtığı açıklanıyor.Bu iki olayın üst üste örtüşmesi talihsizliktir.Hakkında başsavcılığın adli soruşturma başlattığı bir federasyon başkanı, Türkiye'nin savunması için ağırlık koyabilir mi?Siyasette bile şöyle bir gelenek vardır...Eğer Türkiye'nin Başbakanı ya da Dışişleri Bakanı, ulusal yararları ilgilendiren görüşmeler yapmak üzere dış gezideyse, muhalefet, hükümeti ya da bakanı düşürmek için gensoru vermez, gensoru önergesi daha önce verilmişse oylaması yapılmaz.Çünkü... Düşmüş ya da düşmek üzere olan bir başbakanın ya da dışişleri bakanının sözleri, buğulu cama parmakla yazı yazmak kadar uçucu olur.Türkiye zarar görür.Haluk Ulusoy'un, yargı erki çarklarında öğütülme sürecine gireceği biliniyordu.Gene de seçildi.Ama mademki seçildi ve kendi dönemine ait olmayan çok büyük bir hata nedeniyle Türkiye'nin savunmasını yapmak gibi ağır bir görevi yürütüyor... Tam o duyarlı gün mü hakkında soruşturma açıklanmalıydı?Burada yargıyı eleştiriyorum sanılmasın.Sadece... Böyle talihsiz örtüşmelerin nedense başka ülkelerde hiç yaşanmadığına işaret etmek isterim.Misal... Yunanistan'da asla olmaz.Bundan sonra da Federasyon Başkanı Ulusoy'un bu sıkıntısı var.Ne yazık ki... Tahkim Kurulu'na ve -gerekirse- CAS'a Türkiye, bu handikapla gidecek. Düşünün...Başbakanlık müfettişlerinin denetime aldığı ve belki de çok geçmeden yeniden toplanacak genel kurulda değişme olasılığı bulunan bir başkan ve federasyon...Adalet terazisinin kefesine Türkiye ağırlığını dileriz ki koyabilsin..........................Medyada bir de "Conrad Otel" toplantısı yankılanmakta.İsviçre Milli Takımı'na yapılanların orada planlandığı iddiaları manşetlerde...Kanıtı yok ama bir ateşin dumanları da tütmekte.Öylesine vahim iddialar ki, Tahkim'de ve -gerekirse- CAS'ta, Türkiye'nin itirazlarını karartabilir.Fakat burada da gene "cezaların şahsiliği" ilkesi geçerlidir.Sanık sandalyesinden seyirci kaldırılır, başkaları oturtulur.Ama burada yanlış olan, Fatih Terim'i hedef göstermektir.Maçı 4-2 kazandırmış, psikolojik motivasyonu elbette yaparak sadece sahadaki mücadeleyi yönetmiş bu değerli hocaya ayıp edilmiyor mu? g.civaoglu@milliyet.com.tr Öyle görünüyor ki, Türkiye'nin "ihraçtan" döndüğü bir gerçek.