EVE her sabah bütün gazeteler gelir. TARAF’ta Emre Uslu’nun o gün yazısı varsa mutlaka okurum.
Satırları “bla bla” değildir. İçinde doğruluğu -zamanla- çıkan henüz gün yüzü görmemiş “istihbarat” vardır.
Yıllarca Amerika’da kalmış, akademik kariyer yapmış bir emniyet mensubu... Derin haber kaynaklarına eli uzanabiliyor.
Son yazıları daha da ilginçti.
.............................
Hakkâri kırsalında “ikna kampları” var.
Halkı grup grup o kamplara götürüyorlar. “Bilinçlendirme konuşmaları” yapıyorlar. Karşı tavır koyanları siliyorlar.
Hedef “Hakkari ve yöresinin kurtarılmış bölgeye” dönüştürmek.
Bu süreç Şırnak için de geçerli...
.............................
Öyle kötü şeyler yaşanacak ki, “6 ay içinde AK Parti hükümeti iktidardan çekilmek zorunda bırakılır.” (Emre Uslu bunu bir BDP’liden dinlemiş.)
.............................
Başbakan Erdoğan siyaset kariyerini riske ederek Abdullah Öcalan’a ev hapsi konusunda onayını bile vermişti.
Tam Abdullah Öcalan devlete protokol aşamasına gelindiğini, ateşkes süresinin sona ermesinin artık söz konusu olmadığını açıkladığı sırada “özerklik ilanı” ve aynı gün 13 askerin öldürülmesi bir mesajdır.
“İmralı’nın değil, Kandil’in dediği olur. Bizim planımız konuşulmalı, aksi halde askerleriniz ölür” mesajı...
Özetleyerek yansıttığım bu istihbarat şu ana kadar yalanlanmadı...
Kelimesi kelimesine olmasa bile doğruluk payının yüksek olduğunu düşünüyorum.
Örneğin, Öcalan’a “ev hapsi” için Başbakan Erdoğan’ın daha sürecin başındayken “onay verdiğini” sanmıyorum ama Uslu’nun satırlarını onun hapis şartlarının çok daha iyileştirileceği ve belki de hapis halinin ev ortamına dönüştürüleceği diye anlıyorum.
ADRES EKSİLTMEK
KUZEY Irak’taki PKK kamplarının, mağaralara girebilen, 500 metre çaplı bir alanda hayat bırakmayan bir tonluk güdümlü F16’larla vurulması... 200’e yakın hedefin yok edilmesi yukarıdaki satırların ışığında da yorumlanmalı.
Bu operasyon “tepki” dayağının yanı sıra “adres eksiltme” de olabilir.
Kandil’in tırnaklarının, dişlerinin sökülmesi ve “İmralı değil asıl adres burasıdır” balonunu patlatmak amaçlı olması mümkün.
Kandil eşrafının fiyakasını bozmak, bunu sivil halka göstermek, Öcalan’ın yeniden etkinlik kazanmasını sağlamak gibi “ince ayarlı” politikanın akla uzak olmadığını düşünüyorum.
Yoksa İmralı’da verilen söz Kandil’den tekzip edilirse bir yere varılamaz.
Öte yandan bir süredir avukatları Öcalan’la görüşemiyorlar. “Ah şu hava muhalefeti!”
Ona da “ayar çekilmekte!..”
İmralı görüşmelerin tek adresi olacaksa Öcalan da ayaklarını yere basmalı.
.............................
Sorti, hedef, bomba sayılarına odaklanarak bunların ötesindeki görüntüleri ıskalamak yanlış olur.
Evrensel bir söylemle noktayı koyayım:
“Savaş iki diplomasi yolculuğunun arasındaki istasyondur. Diplomasi başarıya ulaşmadığında ikinci aşama savaştır. Her savaşın sonunda gene masaya oturulur.
YALNIZSINIZ
KANDİL‘e ve uydu kamplarına hava harekâtı bir “yalnızsınız” mesajını da vermiştir.
Jetlerimize ABD’nin heronların bir başka türü olan “insansız uçakları” naklen yayın gibi PKK’lıların görüntülerini sürekli iletti.
Böylece daha etkin olmaları sağlandı.
F16’lara İran da hava sahasını açtı.
Kandil eşrafı kuzeyden sarkarak da vuruldu.
Kendi topraklarında gerçekleşen bu harekâta ne Cumhurbaşkanı Kürt olan (Talabani) Irak’tan ne özerk statülü olan Kuzey Irak Kürt yönetiminden bir tepki geldi.
“Sade suya tirit” bir açıklama bile yayınlanmadı.
Bu manzara PKK’ya -hiç değilse şu aşamada- “yalnızsın” mesajı değil mi?
Güvenli ABD dağlarına kar mı yağdı?
KARAYILAN YILDIZI
İRAN‘ın Kandil’i vurmasından sonra yapılan ama gerçek olmadığı anlaşılan “Karayılan’ın yakalandığı” haberi “ters tepti...”
Karayılan’ın yıldızını parlattı.
Ona imaj yaptı.
“Asıl birinci adam” gibi bir rüzgâr estirdi.
Karayılan da bu havaya girip, PKK’nın son saldırıları için gaz vermiş olabilir mi?
Belki...
Ama yakın zamana kadar sahnedeki rolünü “kan dursun, barış olsun” replikleriyle oynuyordu.
Kandil’de “şahinlere karşı direndiği fakat alan hâkimiyetini, şahinlerin başındaki Cemil Bayık’a kaptırdığı” da bu kanlı oyunu kulisinden sızıntılar.
Hava harekâtı Kandil’deki güç dengesini bu kez Karayılan lehine bozabilir mi?