Fatih ve aslanlarıyla bir kez daha gurur duyduk.
Avrupa şampiyonu
Dortmund'u deviren
Galatasaray'ı izlemek için en ünlü takımların
"kafa avcıları" tribündeydiler.
Gelecek sezon için
Galatasaraylı futbolcuları astronomik rakamlarla transfer etmek istiyorlardı.
Daha önce
Metin, Can, Şükrü gibi isimlerimiz de
Avrupa'da top oynamışlardı.
Ama en ilginci, ilk kez
Avrupa'nın büyük futbol kulüplerinin bir
Türk teknik direktörünün peşine düşmeleridir.
Fatih'i,
Avrupa futboluna damgasını vuran dev kulüpler istiyor.
İşte bu çok yeni.
Türkiye harmanı
Fatih olayının formülünü iyi tahlil etmek gerekir.
Fatih, Adana'dan kopmuş, İstanbul'da Baba Gündüz'ün, Metin'in, Turgay'ın ocağında, Galatasaraylılık ruhunun o büyülü ortamında kişiliği yoğrulmuş.
Acılı kebaptan levreğe, rakıdan viskiye, kandil simidinden minare mahyasına ve zaferin havayi fişeklerine, namaz seccadesinden yeşil sahaya, Atatürk'ün ve Galatasaraylılığın laiklik ilkelerine uzanan geniş bir vizyonun ortasına, topu, ruhu, abiliği, delikanlılığı, beyni, bileği koymuş.
Tam bir Türkiye harmanı. Futbolcuyla, taraftarla ortak bir manyetik alan kuruyor.
Genlerinde liderlik olan psikolog.
Bir TV programımızda, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Salim Dervişoğlu "Fatih Bey çok iyi bir komutan olurdu" demişti.
Fatih, bir kurmay subay gibi bütün olasılıkları düşünüyor, karşılaşma öncesi çok usta stratejiler kuruyor.
Takımını bir ordu gibi fiziki olarak hazırlıyor, psikolojik olarak motive ediyor.
Aslında Fatih, siyasi parti liderlerinin de iyi incelemeleri gereken bir model.
Kompleksi yenmek
Galatasaray'ın sınır ötesi başarıları,
AB eşiğindeki
Türkiye için her sektöre örnek olmalıdır.
Türkiye'de her sektör, her kurum, eğer birer
Galatasaray olabilirse,
başlarına birer Fatih bulabilirlerse,
Avrupa karşısında kompleks duymamız için bir neden olmaz.
Fatih, işte en çok bu hizmeti nedeniyle alkışlanmalıdır.
Aslanlarına gelince...
Hepsi birer harikaydılar.
Hakan'ın en zor konumda iki kişinin arasından şimşek gibi çakan golü yıllarca konuşulacak.
Hagi'nin vuruşu ise sanki bir trigonometri dehasının ürünü.
Füze gibi fırlayan ve yükselerek havayı yırtan top, kaleye birkaç metre kala nasıl birden inişe geçer ve ağlarla buluşur?
Galatasarayımızın kupaya da uzanması dileğiyle...
İnsana yatırım
Bizim kuşak, yıllarca şu yargıyı tekrarladı:
"Babıali'de medyanın görkemli binalarına, teknolojinin gelişmiş makinelerine yatırım yapılıyor ama daha iyi gazeteci yetiştirmek için ne yazık ki insana yatırım yok."Bugün kendisi de eski bir gazeteci olan
Bülent Ecevit tarafından açılacak
Boğaziçi Üniversitesi Aydın Doğan İletişim Enstitüsü, o karamsar yargılarımıza bir ışıktır.
Aydın Doğan, daha önce de çok amaçlı meslek liseleri ve ilköğretim okulları ile eğitime yoğunlaşmıştı.
Ama bir süredir gazetecilik mesleğinin eğitim kurumlarına yöneldi.
İstanbul'da
Aydın Doğan İletişim ve
Meslek Lisesi birinci adımdı.
Bugün açılacak enstitü, gazetecilik mesleğinde insan unsuruna yatırımların en üst düzeye taşınmasıdır.
Sektörümüze
örnek olarak görülmelidir.
Boğaziçi İletişim Enstitüsü master ve doktora düzeyinde çalışma yapacak.
Dünyanın en saygın gazetelerinin yayın yönetmenleri, başyazarları ve yazarları, yetkin öğretim üyeleri enstitünün konuğu olacaklar.
Master ve doktora öğrencileri, yurt dışında araştırma ve çalışmalara katılacaklar.
Yabancı medyada gözlem programlarına katılacaklar.
Küresel düzeyde gazeteciler yetiştirmeyi amaçlayan bu girişimi kutluyoruz.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr