Doğu'dan peygamberler çıkar, büyük dinler doğar... Batı'dan ise filozoflar, küresel felsefeler...
Doğu duygusaldır. Batı rasyonel... (akılcı) O nedenle şiddet, köklerini Doğu'nun duygusal kültür altyapısından almıştır.
Şiddetle savaşım politikaları dini inançları ve duyguları geri plana iten soğuk ve salt akılcı olmamalı.
Özellikle, İslama dayandırılma iddiasını taşıyan teröre karşı, - tüm etkin güvenlik önlemleri ve küresel dayanışmanın yanı sıra - dinlerin ve Batı - Doğu kültürel farklarının değil, dinlerin, insancıl ve barışçıl ortak noktalarının öne çıkarılması gerekir.
"Uygarlıklar Çatışması" gibi Batı ve Doğu arasındaki kültür ve inanç farklılıklarına çağrışım yapan teorilerin, şiddeti hormonladığı gerçeği, artık anlaşılmalıdır.
Vurguluyorum...
Bundan böyle yapılması gereken, Batı ve Doğu dinleri ve kültürleri arasında yaklaşımı sağlamaktır. Bazı kesişme noktalarını örtüşme coğrafyası haline getirmektir.
Türkiye, Doğu ve Batı dairelerinin birbirlerine yaklaştığı, kesiştiği, örtüştüğü işte "o coğrafya" olabilir.
11 Eylül, insanlık adına çok acı, fakat Amerika'daki kafalara "uygarlık çatışması" yanlışının dank ettiği tarihti. "Türkiye'de uygarlıkların buluştuğunu" gösteren tarih kavşağıydı. "Madrid kıyımı" ise gene bir insanlık dramıdır. Fakat, ABD'den sonra AB'deki kafalara da bir şeyleri dank ettirebilir. Türkiye'ye AB üyelik sürecinin hızlandırılması, Doğu - Batı ilişkilerinde de tarihin akışına makas değiştirtebilir.
İspanya'daki rezil katliamın arkasında eğer, El Kaide varsa...
Sicilini tekrar yansıtmakta fayda var.
El Kaide, soğuk savaş döneminde, Sovyetler Birliği'ne karşı kullanılmak üzere ABD, Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından kurulmuştu.
Taliban hareketi, Rus istilasını, Afganistan'dan böyle sökebildi.
El Kaide'yi yaratanlar, şimdi elleriyle büyüttükleri bu canavarın tehdidi altındalar.
11 Eylül'den sonra, El Kaide'nin bütün kaynakları ve Batı'dan teknoloji destekleri kesildi.
Fakat buna rağmen, canavar, dehşet eylemlerini sürdürüyor... Demek ki, ya müthiş bir maddi, teknolojik, lojistik güce erişmiş. Küresel ağ oluşturmuş... Ya da arkasında - bir olasılıkla - hala bazı "haydut devletler" desteği var.
Ama... En önemlisi, şeyhlerin, kralların, diktatörlerin ve onların sağladıkları olanaklarla terör örgütlerini kullanmasının artık çıkmaz yol olduğu görülmüştür.
El Kaide eylemleri, Türkiye'yi AB'ye de yaklaştırmıştır.
Türkiye dinler ve kültürler diyaloğu için İslama bir model olma yolundadır.
Belki ABD'nin "Büyük Ortadoğu Projesi" için bölgede "kendilerine özgü" demokrat/İslam cumhuriyetleri oluşturulurken Türkiye "referans" rolünü alacaktır.
Ama, El Kaide ve o zihniyetin teorisyenleri, bu süreci görmüyorlar mı?
Tanrı korusun ama...
"Madem iki uygarlığın ve dinlerin buluşma, örtüşme coğrafyası Türkiye olucak... O halde bu buluşma kundaklanmalı... Türkiye, AB'nin içine almayı çok riskli bulacağı bir çatışma, İslami terör ve kaos coğrafyası haline getirilmeli, referans kimliği yok edilmeli" diye düşünemezler mi?
Son üç eylem bunun ilk adımları mı?
Yoksa, düşünüyorum da... Irak'a müdahale tezkeresine, parlamentosu ret oyu vermiş bir Türkiye, neden El Kaide'nin hedefi olsun?
Bakınız son baskınla üçlediler.
İşte yazgımızın iki maskesi...
Bu yazgılardan olumlu olanını Türkiye'ye kazandırmak için AKP, "dine dayalı terör üzerine" buldozer gibi gitmeli, bu sorunu duyarlıklarının ilk sırasına koymalıdır.