Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Şöyle demişti:"Ben Atatürk gibi Türkiyenin kurtarıcısı ve Cumhuriyetin kurucusu değilim.İnönü gibi Kurtuluş Savaşı komutanlığından gelmiş de değilim.Onların cumhurbaşkanlığında, Çankayanın ağırlığı elbette farklıydı.Ben, Celal Bayar gibi Meclisin ve ulusun çoğunluğunu arkasına alarak seçilmiş bir cumhurbaşkanı da değilim.Cumhurbaşkanı atamasıyla kontenjan senatörü olmuş, emekli bir askerdim. Siyasi parti liderlerinin üzerinde uzlaştıkları bir isim olarak Çankayaya çıktım. Benden ismime dayalı ağırlık beklemek insafsızlık olur." 70li yılların Cumhurbaşkanı Emekli Amiral Fahri Korutürk de kritik bir süreçte ağırlık koymadığı yolundaki eleştirilerle karşılaşmıştı. Gerçekten, Korutürkün nasıl cumhurbaşkanı seçildiğini, Demirelden ve Çağlayangilden dinlemiştim. Sessiz, sakin, nazik ve "devamda hiç kusur etmeyen" bir kontenjan senatörü... Eski Moskova büyükelçisi... Siyasette nötr... Cumhurbaşkanı seçimi tıkandığında bu nitelikleri nedeniyle hatırlanıyor. "Korutürkü cumhurbaşkanı seçsek"(!) formülü ortaya atılıyor. Genel kabul görüyor.Çağlayangil kişisel dostu olan Korutürke telefonla durumu bildiriyor. "Frakını da yanına alarak Ankaraya hareket etmesini" rica ediyor. Korutürk - yanlış hatırlamıyorsam - yataklı vagonla ertesi sabah Ankarada oluyor.Öğleden sonra Mecliste yapılacak oylamayı bekliyor.Cumhurbaşkanı seçildiği bildirilince. Frakını giyip kürsüden yemin etmeye TBMMye geliyor.Yani, teklifi almasından, yemine kadar cumhurbaşkanı seçilme süreci sadece 24 saatir. Böyle bir seçim, aslında, parti başkanlarınca "atanmadır". Korutürkün bilinçaltında bu, hep iz olarak kamış olmalı ki; saygın, sağduyulu, demokrat, cumhurbaşkanlığı yaptı fakat kendisinin de dile getirdiği gibi, Çankayanın ağırlığı hissedilmedi. 24 saatte cumhurbaşkanı Sezer de "cumhurbaşkanı adaylar bunalımı süreci" sonunda bulunmuş formüldür."Demirelin görev süresinin bir dönem daha uzatılması" bir yandan... "Mesut Yılmazın cumhurbaşkanı seçilme manevraları öte yandan siyaset, köşeye sıkışmıştı.Siyasetin dışından bir isim olarak Ecevit, Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezerin cumhurbaşkanı seçilmesi formülünü ortaya attı. Sezer de, 24 saat değilse bile, birkaç gün içinde oluşmuş formüldür.Siyasi parti liderlerinin üzerinde uzlaştıkları isimdir.Burada Korutürk ile Sezer arasında bir paralel var. Ama o kadar...Aralarındaki ciddi farklara işaret edeyim:- Sezer, bir önceki Meclisteki siyasi parti liderlerinin uzlaşmasıyla cumhurbaşkanı seçilmiştir.Bugünün iktidarına ve muhalefetine bilinçaltı kodlarında bir "borçluluk" kaydı yoktur.- Kaldı ki - kendisini seçmiş olan liderlere, hatta kendi ismini ilk kez öneren Ecevite bile Cumhurbaşkanlığı ağırlığını, tam olarak - hatta biraz fazlasıyla - hissettirmiştir.- Çankayaya bir parti lideri olarak gelmiş değildir ama yakın zamanlara kadar kamuoyu araştırmaları Sezeri toplumun en güvendiği isimler arasında açık farkla önde göstermiştir.- Siyaset dışından gelmiş gibi görünse de Sezer, Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak yılda bir yaptığı konuşmalarında, çağdaş demokrasi, insan hakları, siyaset kalitesi bağlamında ses getirmiştir.Bu nedenlerle, Sezerin girdiği "sessizlik süreci", hissedilir "boşluk"tur. Sezer süreci Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezerin bu sessizliği sürdüreceğini sanmıyorum.Sezilerim o ki; siyaset için tırmanış skalası var. Tavrı için ise, takvimi olabilir.Siyaset sahnesinde bir "perde arası" yaşıyor gibiyiz.Demokrasilerde bazen 24 saat uzun süredir... Bazen uzun görünen perde araları ise aslında kısadır. g.civaoglu@milliyet.com.tr Barometre düşüyor mu?