Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Çok ilginç bir kamuoyu araştırması sonucu... "MHP tabanının çoğunluğu Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini istiyor." Bu "saptama"yı 175 sivil toplum örgütün toplantısında dinledim. Katılımcılardan biri yaptırmış.
MHP tabanı için önyargıların, yakıştırmaların üzerine "İ P T A L" damgasını basıyor.
MHP tabanı için yanılgılara dayalı politikaların da yeniden gözden geçirilmesi, yenilenmesi gereğini düşündürtüyor.
"Değişmeyen tek şey değişimdir" söylemini böylece MHP de doğrulamakta.
Aynı radyoları dinleyen, aynı TV’leri izleyen, aynı gazeteleri, dergileri okuyan, toplumun diğer kesimleri gibi Avrupa ülkelerine giden, aradaki farkı gören MHP gençlerinin Avrupa yaşam kalitesini paylaşmak istememeleri için bir neden yok.
Elbette "ülkülerini" koruyorlar ama AB’yi engel olarak görmüyorlar.
Milliyetçiliğin kötü standartlarda kalkmayı yeğleyen mazoşik bir felsefe olmadığının bilincindeler.

Yukarıda yansıttığım araştırma sonuçlarınn başka MHP ortamlarında "sağlamasını" yaptım.
"Çok yakın", hatta "aynı" denebilecek izlenimler aldım.
MHP’de piramidin tabanı AB’ye doğru hareketlenme halinde.
Piramidin tepesinde de o bulguların paylaşıldığı konuşuluyor.
Bugün toplanacak zirvede Bahçeli "sağduyu" doğrultusunda bir duruş gösterebilir.
Angaje söylemleri henüz çok yeni... O nedenle "U" dönüşü beklenmesin... Fakat MHP’yi AB önünde tek engel görüntüsünde bırakmak istemediği duyumları var.
Gerçi...
Bahçeli’nin hükümet protokolünde, Ulusal Programda imzalarıyla ve daha önceki söylemleriyle çelişkisi yok ama bu tutarlılık, MHP’nin sadece hükümet ortakları arasında değil, tüm partiler arasında da AB yoluna tek engel konumuna düşmesini önleyemez ki...
Türkiye kamuoyunun nabız atışları kulak zarlarını zorlayacak kadar volümlü.
Şimdi...
MHP tabanında da aynı nabız atışları...
Hiçbir yönetim kayıtsız kalamaz.
Ayrıca...
Bahçeli kişi olarak da "sağduyulu ve gerçekçi".
Bugünkü zirve söylem ve tavır değişimleri için çok erkense bile Bahçeli’den zamanlaması gecikmeyecek politika esneklikleri beklenebilir.

Çankaya zirvesi bağlamında asıl kuşkulu bekleyiş Çiller için.
Çiller’in söylemleri denizin gel git hareketleri gibi...
Önce "AB mi, Apo’nun idamı mı derseniz tercihim AB olur. İdam zaten geride kaldı" dedi.
Hemen ardından tam tersi bir söylemle çıktı kamuoyunun önüne; "Kararı indirsinler TBMM’ye oylayalım..."
Görünen o ki...
Çiller bu zirveden partiler üstü devlet politikası kararı, toplumsal uzlaşı çıkmaması için kafaları ve gündemi karıştırabilir.
"Türkiye’nin başbakan sorunu olduğunu... Önce bunun çözülmesi gerektiğini" öne sürebilir. Sezer’e "İdam, Kürtçe yayın ve öğretim konularında hükümet ortakları önce kendi aralarında anlaşsınlar, bizi ondan sonra çağırın" önerisinde bulunabilir.
Keşke o da tabanı için bir araştırma yapsaydı.
Özellikle genç kesimin AB tutkusunu saptayabilirdi.
Üstelik böyle kafa karışıklığı izlenimi veren çelişkili söylemler, DYP’ye puan kaybettirir.

Psikologlar, siyasette en fazla getirisi olan etkeni, tek kelimeyle tanımlıyorlar:
"Samimiyet..."
Çankaya Köşkü’ne çıkan her lider, Türkiye insanının ondan ne beklediğini iyi bilmeli.
Çok açık, basit ve net.
Siyaset allamesi olmaya gerek yok.
Alfabenin ilk iki harfini bilmek yeter; "AB."