1 Mart tezkere krizinden daha "derin kriz" ikinci tezkerenin Meclis'te kabul edilmiş olmasıdır. Bu konuda dinlediklerimi ilgili ve yetkililerden "doğrulatmak" mümkün değil. Yalanlanma olasılığı büyük.Ama... Mantığı öylesine sağlam ki, yalanlamaları "kalp para" gibi siyasette "geçersiz" hale dönüştürebilir.Anlatayım... 1 Mart tezkeresinin reddi beklenmiyordu, ABD'de soğuk duş etkisi yaptı.AKP tarafı, suçu CHP'ye yıktı.Ancak... İkinci kez tezkere oylaması sağlam kazığa bağlanabilirdi.Bu süreçte lobi etkinlikleri yaşandı...............................Örneğin... CHP Genel Başkanı Baykal ile bir görüşme yapılarak "CHP grubunun oylamada serbest bırakılması" sağlanmış olamaz mı?Elbette "ABD'liler tarafından sağlanmıştır" demiyorum. Bunun altını çizeyim.AKP grubunda da iş çok daha sıkı tutulacaktı. Öyle de oldu.Buna karşılık... Bazı yol kazaları gene aynı süreçte çok güç önlendi.Sözgelişi... AKP'li bir bakan, Osmanlı döneminden sonra Irak'ın Türkiye'ye ödeme konusunda yan çizdiği tüm alacaklarını, ABD'nin Irak harekâtını tamamladıktan sonra, Türkiye'ye ödemesini istemiş olamaz mı?Ya bu miktar "90 milyar dolar" idiyse... Ve ABD Büyükelçiliği'ndekiler bedenlerine elektrik verilmişçesine çarpılmışlarsa... Aracılarla böyle -onlara göre- ciddiyet dışı isteklerin dile getirilmemesi istenmişse... Herkesin bildiği kredi ya da bağış olarak makul rakam seçeneklerine öyle varılmışsa!.................................Ve...İkinci oylamaya sadece birkaç gün kala ABD tarafının Ankara'ya "Irak'a Türkiye üzerinden yani Kuzey'den girmek kararından vazgeçildiği bildirilmişse... Bunca lobi ve beklentinin havada kaldığı anlaşılmış olmasına rağmen ikinci tezkere oylanmışsa?.."Gerçekten de Türkiye'nin ABD'ye kendi sınırlarından Irak'a geçiş olanağı tanıyan tezkereyi kabul etmesine karşın ABD, Güney'den girmedi mi?O halde hâlâ sorun "tezkere" miydi?Bu arada Ankara, Washington'a "Hani uzlaştığımız konular vardı?" diye sorular sorup her defasında "Biz Güney'den gireceğiz, diğer konuları konuşuruz" gibi cevaplar aldığı da yoksa hayal ürünü mü?Hele... Türkiye'ye tazminatın 2 milyar dolarla sınırlanması ve bunun da "Türkiye'nin Kuzey Irak'a asker sokmaması" koşuluna bağlanması, bir rastlantı mı?Üstelik bu koşul nedeniyle Türkiye'nin 2 milyar doların bir sentini bile almamış olmasına ne demeli?................................Bu konulara derin nüfuzu olan dostum, "ABD bir harp oyunu oynadı. Savunma haklarını ABD'nin Irak'a Türkiye üzerinden gireceği varsayımına göre Kuzey'e dönük konuşlandırdı. İkinci tezkereden sonra Saddam'a, Kuzey gösterip Güney'den vurarak sürpriz yaptı" dediğinde kafamda bir şeyler aydınlandı. ................................Şimdilerde gene ABD kaynaklı "gerilim" yaşanıyor.ABD, gerçekten gene böyle bir şaşırtmaca mı vermekte?Örneğin..."Hamas"tan vuracakmış gibi yapıp, "İran"dan mı vuracak?Açayım:Türkiye'ye "Hamas" lideri Halid Meşal ziyareti nedeniyle sürekli yükleniyor.AKP ile ilişkilerin "buz kestiği" izlenimlerini veriyor ve psikolojik bir çökertme stratejisi mi uyguluyor?Yani...Ankara'nın "gardını" indireceği psikolojik yıldırma, bağışıklığını iyice zayıflatma süreci sonunda İran'a olası bir harekât için isteklerini mi sıralayacak?.................................Belki bir hamle sonrası da sezilebilir.Türkiye'ye uygulanan bu strateji, İran'a "Bak niyetimiz ne kadar ciddi, Ankara'ya yaptığımız baskıyı iyice gör. Ona göre kendine gel. Blöf falan değil. Tepene inebiliriz" mesajı mı veriliyor?Asıl hedef, Erdoğan değil, onun üzerinden İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad mı?"Kullanın bu adamı" söylemi üzerine tartışmaların bir de bu boyutu var. g.civaoglu@milliyet.com.tr Washington'dan Ankara'ya soğuk dalgasının "meteo" dosyasını son sayfasından değil, ilk sayfalarından okumak gerek...