Güneri Cıvaoğlu
Aydın Menderes ve arkadaşları,
Tuğg. Özbek'in siyasi tansiyonu tırmandırdığı günlerde,
"imsak politikası" kararı aldılar.
İmsak, orucun başladığı zamana verilen addır.
Perhiz ve
nefsi isteklerden alıkoyma anlamına geliyor.
Yani...
Dışa kapanmak, konuşmamak, siyasi demeç vermemek politikasını uygulama kararı almışlardı.
Kısacası,
"imsak politikası = konuşma perhizi" olarak adlandırılır.
Ancak...
İmsak'ın bir diğer anlamı daha var.
İslam geleneğinde
imsak, fecr - i sani'de, (ikinci şafağın sökmesiyle) başlayan zamandır.
Bu anlamıyla da,
Aydın Menderes ve arkadaşlarının
imsak politikası, Türkiye'de
kararan siyasete, bir bakıma şafak söktürmeyi amaçlıyor.
Birinci anlamdaki politika, özenle uygulandı.
Menderes ve arkadaşlarından hiç kimse, son günlerde televizyonlarda görünmüyor... Gazetelerde sözleri yer almıyor.
Şimdi...
İmsak politikasının ikinci anlamındaki aşamaya gelinmiştir.
Çok yakında... Belki yarın,
Aydın Menderes ve arkadaşları
Refahyol Hükümeti'nin noktalanması yolunda beklenen adımı atmış olacaklardır.
Şafağın sökmekte oluşunun bu işaretini,
DYP içindeki
hareketin izlemesi bekleniyor.
Aydınlanma süreci, bu tür tavırlarla oluşacak.
DYP içindeki muhalefet hareketi, artık sadece
DYP'li milletvekillerinin değil, diğer partilerin de
ilgi odağı.
Anavatan, CHP ve
DSP, üst düzey yetkililerini göndererek, hükümetin düşürülmesi ve yeni hükümetin kurulması formülleri, bu grupla birlikte araştırılıyor.
Bir bakıma
tüzel kişilik kazanmış gibiler.
Onlar da, önümüzdeki günlerde
Tansu Çiller'e son bir uyarıda bulunacaklar.
"Hükümeti bırakmasını" isteyecekler.
"Aksi halde, artık, biz yokuz" diyecekler.
Hareketin, hükümeti düşürme sayısını bulma değil, yenisini kurma sayısını bulma sorunu daha düşündürücü.
Çünkü...
Pamuk ipliğine bağlı, bir zayıf çoğunluğa dayanan, derme çatma ara hükümetlerle bir yere varılmaz.
İlk genel seçimde
Refah Partisi'ni daha büyük bir oy çoğunluğuyla iktidara taşımaktan öte bir işlevi olmaz.
12 Mart Hükümetleri böyleydiler.
Erbakan, 1971 12 Mart'ında partisi kapatıldığı zaman, sadece kendisi milletvekiliydi.
2 yıl sonra Meclis'e,
41 milletvekiliyle döndü. İktidar ortağı oldu.
Bu kez aynı hataların yapılmaması üzerinde duruluyor.
Şöyle ya da böyle bütün formüller, devletin yeniden yapılandırılacağı ve
yönetebilir demokrasinin sağlanabileceği önemli Anayasal değişiklikler için bu Meclis'in
Kurucu Meclis'e dönüşmesi mesajını veriyor.
Formüllerin hiçbirinde
Erbakan'ın ve
Çiller'in iktidar sandalyeleri yok.
İlginç olanı, her türlü darbe kuşkusu, tahriki, tehdidi dışında, demokrasinin mabedi olan Meclis'in ilk kez, kendiliğinden harekete geçerek, çözüm üretmeye yönelmesidir.
Meclis, ilk kez, sivil bir Anayasa hazırlığı içindedir.
Demokratik sistem, kendini yenilemek sürecine girmek üzeredir.
İmsak vakti, yani,
şafağın sökmekte oluşu, seziliyor.
Bu bağlamda öne sürülen bütün formüllerde, demokrasi özeninin vurgulanışına işaret etmek isterim.
Önceki gece
Kanal D'de sunduğum ve yönettiğim
DURUM programında bu formüller, sahipleri tarafından tek tek açıklandı.
Mesut Yılmaz'ın formülü,
DSP ve
CHP koltuk değneklerine dayalı bir
Anayol hükümeti modeliydi.
Bu formül, merkez sol partileri rahatsız etmektedir.
Ecevit'in parti liderlerini ziyaret ederek inisiyatifi ele alma çabası, bunun bir işareti olabilir.
Ancak,
Ecevit'in
"liderler konseyinin ipleri elinde tutacağı bir göstermelik geniş tabanlı hükümet" formülü de, tepki çekiyor.
Anayasa'da böyle bir
liderler konseyi kurumu yok.
Yürütme üstünde, egemen bir yürütme organı daha oluşturma anlamına gelen formül, Anayasa hukukuna aykırıdır.
Korkut Özal'ın formülü,
"RP'yi de içine alan geniş tabanlı bir hükümet ve Meclis'in Kurucu Meclis'e dönüşmesidir."
RP'ye karşı tepkilerin oluştuğu bir hareketin,
RP'yi kucaklaması pratik görünmüyor.
Coşkun Kırca'nın
Rene Couty formülü ise,
Cumhurbaşkanı'nın bir
Teknisyenler Hükümeti kurmasıdır.
Yeni bir Anayasa hazırlamak ve devleti güvenlik sübaplarıyla birlikte yeniden yapılandırmakla görevli olacak bu hükümete Meclis destek verecektir.
Teknisyenler Hükümeti, partilerden tamamen bağımsız olacaktır.
Coşkun Kırca'nın altını çizerek ve ısrarla belirttiği
"herşey Meclis iradesi içinde ve demokratik olacak" sözlerini, burada yansıtmakta fayda görüyorum.
DURUM programında
Abdullah Gül'ün
Kırca için
"demokrasiye bağlılığına dönük ithamları" nedeniyle
Kırca'nın bu sözleri iyi anlaşılmalıdır.
Kimseye haksızlık etmeyelim.
Şafak sökerken, kimse,
tank sesleriyle uyanmak istemiyor.