Güneri Cıvaoğlu
ESKİ
Hava Kuvvetleri Komutanı emekli
Org. Muhsin Batur'a, bir genç gazeteci soruyor:
"Paşam, askeri bir müdahalede, sizi de vali yapacaklarmış.
Ne diyorsunuz?"
Batur, gülümsüyor...
"Lütfetmişler... Terfi ettirmişler" diyor.
Gerçekten...
1980 yılında
Cumhurbaşkanı seçimi için en yüksek oyu almış bulunan
Muhsin Batur'a, bu genç gazeteci kardeşimizin adeta
mevki bahşedercesine sorduğu soru, mizah gibidir.
Ayrıca...
Batur, askeri müdahaleler için görüşünü,
"inşallah olmaz" diye dile getirir.
Demokrasinin yanı sıra,
orduyu da sevdiğinden, böyle demekte.
Silah arkadaşları için
"Sonunda sivilden hizmet isteyeceklerdir. Gene aldatılırlar" der.
NİSAN 1997 Türkiye'sinde ordu adına ve ordunun sırtından
ahkam kesenlerin yanı sıra...
Orduya karşı
ucuz kahramanlık taslayanlar da çok.
Silahlı Kuvvetler'in, siyasi kelime malzemeleri içinde yoğrulması ve çiğnenmesi, yanlış oluyor.
Bu bağlamda,
Muhsin Batur'un da içinde yer aldığı dönemlerden günümüze, zaman tünelinden bazı anılar taşıyalım.
Belki ders olur.
1970'li yıllarda Silahlı Kuvvetler'in eksenini oluşturduğu
3 olay önemlidir.
Birincisi,
12 Mart 1971 Muhtırası'dır.
Genelkurmay Başkanı Tağmaç ile kuvvet komutanları ve
Jandarma Komutanı tarafından bir
muhtıra verilerek,
Demirel hükümeti düşürülmüştür.
Meclis, görüntü olarak açık kalmıştır.
Fakat, Silahlı Kuvvetler'in vesayeti altına sokulmuştur.
Nihat Erim, partisi
CHP'den istifa ettirilerek, bütün siyasi partilerin katıldığı
Milli Koalisyon Hükümeti'nin başına getirilmiştir.
İKİNCİSİ,
Ağustos 1972'de jetlerin uçurulmasıdır.
Devrin Genelkurmay Başkanı
Tağmaç, 30 Ağustos'ta emekliye ayrılmak istememektedir.
"Sürem 7 Eylül'de doluyor. O tarihte emekli olurum" demektedir.
Asıl mesajı
"12 Mart ihtilal dönemi devam ediyor. Bizler de 1 yıl daha kalalım" diye özetlenebilir, ama, bunun yerine
7 Eylül'ü öne sürüyor.
Eğer bu olursa, Genelkurmay Başkanlığı sırası gelen
Faruk Gürler emekli olacaktır.
Semih Sancar, Genelkurmay Başkanlığı'na,
Faik Türün de,
Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na gelecektir.
Sonrası...
Faik Türün'e
Genelkurmay Başkanlığı yolunun açılmasıdır.
Demirel'in isteği de o doğrultudadır.
Muhsin Batur, hadisedeki yanlışlığın bilincindedir.
Emir verir, jetler havalanır.
Ankara semalarında ses duvarını aşma patlamaları yaparak, bir gövde gösterisi sürdürülür.
Sonuç...
Ordunun geleneklerinin yerine gelmesidir.
Komutanlar arasında aile toplantısı yapılır.
Tağmaç ve devrin
Deniz Kuvvetleri Komutanı Eğiceoğlu emekli olur. En kıdemli
Faruk Gürler, Genelkurmay Başkanlığı'na getirilir.
VE üçüncüsü...
Cevdet Sunay'ın görev süresi dolmuştur, yerine
Cumhurbaşkanı seçilecektir.
Ordu büsbütün politikanın içine girmiştir.
Milletvekilleri, grup grup
Genelkurmay'a çağrılmakta ya da öbekler halinde kendiliğinden
Genelkurmay'a gitmektedirler.
Konu...
Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler'in görevinden istifa ederek,
Cumhurbaşkanı tarafından kontenjan senatörü yapılmasıdır.
Aynı gün, Meclis toplanacak ve onu
Cumhurbaşkanı seçecektir.
Anayasa
Cumhurbaşkanı'nın ancak Meclis içinden seçileceğini öngördüğü için böyle bir
hülle planlanmıştır.
Ancak, bu plan işletilirken, milletvekilleriyle kulis toplantıları, bazı açıkları ortaya koymuştur.
1) Komutanların,
12 Mart Muhtıra dönemini, Meclis'i de, siyasi partileri de kapatacak bir ihtilale dönüştürme olasılıkları yoktur.
2)
Faruk Gürler'i
Cumhurbaşkanı seçtirmek için komutanlar arasında, tam birlik de yoktur.
Muhsin Batur da, bu zorlamalarla bir yere varılmayacağını ve
Faruk Gürler'in oyuna geldiğini görmektedir.
Silahlı Kuvvetler'in yıprandığının ve yıpratıldığının farkındadır.
Sonuçta, gerçekten
Batur'un sezileri doğru çıkar.
Siviller, kokuyu almışlardır.
Faruk Gürler'in seçilemediğini ve kısa süre sonra kahrından öldüğünü biliyoruz.
Silahlı Kuvvetler'in yitirdiklerini onarması için, aradan yıllar geçmesi gerekmiştir.
Şimdi gene, Silahlı Kuvvetler üzerine oynayanlar, ahkam kesenler, ucuz kahramanlık taslayanlar, bir iyi düşünmelidirler.
Ne orduyu yıpratmakla...
Ne de, orduyu kendi ağırlığını kanıtlamaya zorlayacak, vadisinden taşıracak ucuz kahramanlıklarla ve tahriklerle bir yere varılabilir.
Bu ve benzeri deneyimlerin ışığında, sağduyulu devlet adamı
Kamran İnan, öncülüğünde
50 milletvekilinin bildirisi, altı çizilerek okunmalıdır.
Bunalımı Meclis kendi aşmalıdır.
Yazara Emailcivaoglu@milliyet.com.tr