Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Bugünlerin işaretini 30 yıl önce -gözüme sokarcasına- vermişlerdi.

Birinci Körfez Savaşı sürmekteydi.

Sonradan AK Parti hükümetinin Dışişleri Bakanlığı’na getireceği Yaşar Yakış, dönemin Suudi Arabistan Türkiye Büyükelçisi’ydi.

ABD liderliğinde Saddam kuvvetlerine karşı savaşan Koalisyon Güçleri komutanından benim için randevu almak girişiminde bulunmuştu.

ABD Büyükelçisi’yle konuşmuştu.

Hemen randevu verilmişti.

Riyad’da koalisyon güçlerinin karargâhı olarak kullanılan otele çağırılmıştım.

Ama...

Çöl Ayısı diye anılan komutan Schwarzkopf yerine beni önce bir ABD kara yarbayı ve sonra bir ABD binbaşısı (geçmiş zaman... belki o da yarbaydı) ile konuşturdular.

Haberin Devamı

İşaret fişeği

ŞOK SÖYLEM

Dinlediklerim karşısında -adeta- şoka girmiştim.

Yarbay düzgün ve net

Türkçe konuşuyordu.

Daha önce Ankara’da “Jusmmat”da bir süre görev yapmış.

Özel seçildiği belliydi.

Duvardaki haritadaki Kuzey Irak toprakları üzerinde avucunu gezdirdi.

Şöyle dedi:

“Savaş bitince geri çekileceğiz.

Kuzey Irak’ta silahlarımızın büyük kısmını taşıyamayız.

Orada bırakacağız.

Bu silahları Kürtler alacaklar.

Her halde yönetimlerini kurmaya çalışacaklar.

Türkiye’den de toprak isteyecekler, ya vereceksiniz, ya savaşacaksınız...”

Kulaklarıma inanamıyordum.

“NATO’da müttefikiz, ortak savunma” falan gibi söylemlerime ellerini açarak beden diliyle cevap vermişti.

“Fark etmez” anlamına gelecek bir şeyler gevelemişti.

................

Hemen ardından bir başka odada gene düzgün ve akıcı Türkçe konuşan ABD’li kara binbaşısının karşısındaydım.

O da “Saddam’ın işinin bitirileceğini” söyledikten sonra duvarda asılı haritanın önüne geçti.

Daha önceki Yarbay’dan dehşetle dinlemiş olduğum öngörüleri tekrarladı.

Bunları o zaman çalıştığım Sabah gazetesinde yazmıştım.

Sonraki yıllarda da birkaç kez Milliyet’te tekrarladım.

O yazılarım siyasi parti önde gelenleri ve kanaat önderleri tarafından da zaman zaman “referans” olarak dile getirildi.

..................

Sonuç...

ABD’nin PKK’ya ve PKK türevi

SDG (Suriye Demokratik Güçleri’ne) binlerce

TIR dolusu tank, zırhlı araç, silah göndermekte oluşunun işaret fişeğiydi Riyad’da dinlediklerim.

Haberin Devamı

Hem öyle “askeri güçlerimiz geri çekilirken geride bırakacakları silahlar” gibi “bahanelerle” değil...

Artık açıkça “Onlar bizim DAEŞ’e karşı sahadaki müttefikimiz” denilerek, PKK ve uzantıları/türevleri silahla donatılmakta.

30-50 bin dolaylarında düzenli bir ordunun oluşması, ABD’li  ve bazı Batılı askerlerin verdikleri eğitimle sağlanmakta.

İlk yıllarda “bahaneler” ardına saklanarak mahcubiyetle sahnelenen oyun artık utanmazca sürdürülmekte.

ABD BASININDA 13 ŞEHİT

5-6 yıldır PKK elinde rehine olan 13 insanımızın şehit edilmesinin Amerika’da yankıları...

...............

Washington’da her sabah bütün politikacıların kahvaltı masasında sayfalarını açtığı WP (Washington Post) gazetesi ile Amerika’da ve dünyada referans olarak görülen NYT (New York Times) gazetesinde yazılanlara baktım.

Bu gazetelerin satırlarında Beyaz Saray’daki yönetimin nabzı atıyor.

Bazı satırları paylaşayım...

- Başkan Biden Türk liderle kişisel sıcak ilişkisi olan Donald Trump’tan farklı bir üslupla konuştuğunda, gerilim yaşanıyor. (NYT)

Haberin Devamı

- ABD Dışişleri Bakanlığı, cinayetleri kınayan, -ancak infazı PKK’nın yaptığının henüz doğrulanmadığını öne süren- bir açıklama yaptı.

Erdoğan açıklamayı “gülünç bulduğunu” söyleyerek reddetti ve ABD’nin Suriye’de Irak merkezli PKK’lılara desteğini eleştirdi.

Dışişleri Bakanı Blinken, daha önce pazartesi günü için Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla “planlanmış bir telefon görüşmesinin olduğunu” söylemesiyle gerilimde ani tırmanış önlendi.

Blinken yetkililerin yeni aldığı bilgilere dayanarak -Türk rehine ölümleri için- “başsağlığı” diledi ve “PKK’lı teröristler sorumludur” dedi. (NYT)

- Rehineler Türk devletiyle savaşan ve Maocu bir gerilla hareketi olan Kürdistan İşçi Partisi (PKK) tarafından rehin tutuluyordu. (WP)

- Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar “PKK komutanının operasyon (Gara’daki mağaraya) başlar başlamaz rehineleri infaz ettiğini söyledi.”

Mağarada bulunan rehineler, kaçırılmış ve sınırı geçerek PKK’nın uzun süredir arka üs olarak kullandığı bir bölge olan Kuzey Irak dağlarına götürülmüştü. (WP)

- Erdoğan pazartesi günü ulusal televizyonlarda yayınlanan bir konuşmasında, öldürülen askerlerden birinin annesini arayarak “oğlunun intikamını almaya söz verdi.” (WP)

- Üst düzey bir Beyaz Saray yönetim yetkilisi “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir görüşme yapılmamasından

(Biden ile G.C) dolayı hayal kırıklığı yaşadığını biliyoruz. Ama açıkçası çok sayıda NATO müttefiki var... Ve Başkan’ın henüz aramadığı diğer yabancı liderler var...” (NYT)

- Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile Türk mevkidaşı İbrahim Kalın arasında yapılan görüşmelere işaret etti, şöyle dedi:

“Türkiye’yle iş birliği yapmak istediğimiz çok sayıda alan var. Türkiye bir NATO müttefiki ve stratejik bir ortak.

Türkiye, ayrıca Suriye ve Libya gibi kriz bölgelerinde oynayacağı kritik rollere sahip.Yaptıklarına değer veriyoruz.”

Yetkili, S-400 alımını ve Kürtleri gerekçe göstererek “aynı zamanda, Türkiye’yle sorunlarımız olduğu da doğru” dedi. (WP)

.................

ABD medyasında 13 şehidimizin -rehine tutuldukları mağaraya kurtarma operasyonu yapılması üzerine infaz edildikleri- gibi imalar var.

Bunlara Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gereken cevapları verdi.

Ayrıca...

Kurtarılmaları için daha önceki pek çok girişim de dile getirildi.

Ancak...

Bir an için bu imalar gerçekmiş gibi farz edilse bile, rehinelerin başlarına sıkılarak infaz edilmeleri hangi vicdanda, hangi akılda, hangi insanlık duygusunda, hangi hukukta yer bulabilir?

Lanetliyoruz...