TÜRKİYE Çankaya seçimine kitlenmişken çarpıcı bir “analiz” dinledim.
Konu “IŞİD...”
Dinledik-lerimi özetle yansıtayım:
IŞİD uzun süre müsamaha hatta destek buldu.
Amaç...
“İran’ın orta ve güney Irak’la Suriye’de denize kadar uzanan nüfuz alanı arasına IŞİD’le paravan çekmek...”
Haritaya bakınız, IŞİD’in “durdurulmayan/durdurulamayan” rotası bu iddiayı doğruluyor.
Bağdat’ın kuzeyiyle Irak Kürt bölgesinin arasından İran sınırına dokunmayı hedefleyen bir hareket bu.
Suriye’deki alanıyla bir bütün oluşturuyor.
İran’la Beşar Esad’ın dirsek teması kesiliyor.
TÜRKİYE İÇİN IŞİD
TÜRKİYE açısından da bu yeni jeopolitik anlamlı.
O konuda dinlediklerim ise şöyle:
Irak Kürt bölgesinin Bağdat yönetimiyle arasına giren IŞİD aynı zamanda Suriye’de de alan tutarak Türkiye’yi Irak Kürt petrolleri için tek çıkış yolu konumuna getiriyor.
Kürt petrolünün Suriye üzerinden İsrail’e akıtılmasını öngören “boru hattı projesi” şu durumda pratiği olmayan bir düşünce olarak kalmakta.
Türkiye ile Irak Kürt bölgesi arasında bu yeni jeopolitik bağları çok daha sıkı ve zorunlu hale getirmekte.
Türkiye’nin de Kuzey Irak Kürtleri ve Suriye’nin kuzeydoğusunda oluşan Kürt Rojova yönetimi için “büyük abi” statüsünü pekiştirmekte.
Bu pencereden bakılırsa Türkiye için göreceli olarak “iyi” yorumu bile yapılabilir.
Ancak...
IŞİD kendisi için müsamaha sınırlarını zorladı.
Hatta aştı...
Musul’u alması, Irak’ın en büyük barajını ele geçirmesi, Irak Kürt yönetiminin başkenti Erbil’e yaklaşan ilerleyişi artık tehlike alarmını vermekte.
ABD için İsrail’in yanı sıra diğer etki alanı olarak görülen ve “stratejik dost” olarak tanımlanan Irak Kürdistan’ı “varlık” sorunuyla karşı karşıya gelince ABD ve Avrupa’nın büyükleri hareketlendiler.
İran’ın Şii yayılmasının önünü kesmek planı (!) amacını aşan bir sürece girince bazı dokunuşlarla revize edilmesi gündemde.
IŞİD’i tekrar misyon rotasına sokmak için müdahale edilmekte.
ABD bombalıyor, Fransa Kürtlere silah sevkiyatına başladı.
Almanya’nın eli kulağında.
.........................
IŞİD olayına bir de bu pencereden bakmakta yarar var.
Dünkü MGK’da bunlar da masada mıydı?
CHP VE EKMELEDDİN İHSANOĞLU
CHP‘de “iç muhalefet” hareketlendi.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun -ilk kez- istifasını istemeye vardırdılar işi.
Burada “CHP’nin İhsanoğlu’nu Çankaya’ya aday göstererek sol kulvarı boş bıraktığı” iddialarını irdelemek gerekiyor.
Ekmeleddin İhsanoğlu CHP’nin değil, MHP ile birlikte diğer partilerin çoğunun ortak adayı olarak yarışa sokuldu.
Anayasa’nın öngördüğü “partiler üstü ve tarafsız” cumhurbaşkanı tanımına uygun isimlerden biriydi İhsanoğlu.
Solcu ya da sağcı olması ve bir partiye mensubiyeti Anayasa’nın öngörüsüyle örtüşmüyor.
O halde CHP’nin sosyal demokrat çizgisinde bir kırılma oluşturduğu görüşü doğru değil.
Belki başka -daha az- fire verdirtecek ortak aday bulunabilirdi ama gene “sol kulvar” dolmuş olmayacaktı.
Diğer partilerin ve özellikle MHP’nin Çankaya için sol bir adaya destek vermesi düşünülebilir miydi?
.........................
Peki, CHP kendi adayını gösterse, MHP ve diğer partilerle “ortak aday” uzlaşması yapmasaydı ne olurdu?
Belki Erdoğan -küçük bir olasılıkla- ilk turda seçilemezdi.
İkinci turda ise kamuoyu araştırmalarının çoğunun ilk tur için öngördükleri yüzde 60’a yakın oyla Erdoğan seçilirdi.
Yüzde 60’ı bile aşabilirdi.
........................
Bu da iç politikada diğer pencereden bakış.