Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Satırlarımın arasındaki bu fotoğraf IŞİD’in bir afişidir.

IŞİD’in boşalttığı Suriye’nin Rakka kentinde bir duvara yapıştırılmış bu afiş Suruç’taki canlı bomba katliamının “itirafı” olarak yorumlamak mümkün.

Ortadoğu’daki bütün bayrakların üzerine koskocaman bir “kan rengi” çarpı işareti konmuş.

En tepede de Suudi Arabistan ve Türkiye bayrakları.

“Bizim için yok hükmündesiniz” mesajını veriyor.

Ya da...

“Yok edileceksiniz...”

........................

Çöl yansımaları “dev aynası” sendromunu yaşatıyor anlaşılan.

Haberin Devamı

Ama...

Böyle “olmayacak hayaller” bir yana, Türkiye’yi çok rahatsız edebilecek yakın ve büyük “tehlike” olduğu bir gerçek.

Suruç’taki canlı bomba katliamı bunun son örneği.

32 insanımızı kaybettik.

100’ü aşkın yaralımız var.

Kobani’nin çocuklarına oyuncak götürmek için Suruç’ta toplanmış masum ve barışçı, çoğu genç olan insanlarımızı hedef aldı.

“Suruç son örnek” ama korkarım ki “sonuncu” olmayacak.

Ne yazık ki...

Son 3 yılda IŞİD sadece sınırın ötesindeki Suriye’de değil, artık, Türkiye’nin her yerinde.

“Uyuyan hücreler” ve “eylem için işaret bekleyen canlı bombalar” iddiaları uçuşuyor.

Üstelik...

Devletin güvenlik güçlerinin uyarıları bunlar.

Tedirginlik dalgaları toplum psikolojisini rahatsız ediyor.

......................

Aslında “bakmakla” yetinenler bir yana “görebilenler” için tehlike çok daha büyük.

“Türkiye’yi Suriye’ye sokup IŞİD’i temizlemeye zorlamak” sezileri, büyük tablonun sadece bir bölümü.

Oysa...

“Oyun” daha geniş.

Veya birbirini tetikleyerek yayılma potansiyeli görülebilirse “vahim.”

Türkiye 2 deprem kuşağının kesiştiği yerde.

Avrupa’da İspanya’dan başlayarak Kuzey Akdeniz ülkeleri “iç savaşlarla” sarsıldı; “İtalya, Yugoslavya, Yunanistan...”

Kan ve acı ile yoğurulan bir kuşak bu.

Türkiye’yi vuramadı.

Diğer deprem kuşağı ise Arap Baharı fırtınasıyla Libya, Tunus, Mısır, Yemen, Irak, son olarak da Suriye...

Arap Baharı fırtınası da Türkiye’yi vuramadı.

İşte asıl bu iki deprem kuşağı arasındaki konumumuz nedeniyle çok daha dikkatli, özenli, akılcı ve sağduyulu olmalıyız.

Bu iç savaş yangınlarından uçuşan ve bu tarafa savrulan kıvılcımların büyük alevler üretmesini önlemek temel politika olmalı.

Haberin Devamı

Önlem “daha fazla demokrasidir.”

Can, mal, inanç, ifade, örgütlenme, özgürlüklerinin genişletilmesidir.

Bütün etnisitelere anayasal eşitlik güvencesidir.

Ekonomiyi sağlam tutmaktır.

Bunlar yapıldığında Türkiye insanının tamamı bir arada eşit ve özgür yaşamanın güvencesini tercih eder.

Hem de içeriden ya da dışarıdan provokasyonlara, silahlı isyan maceracılarına, “gölge oyunu” oynatan perde gerisindeki oyun kurucularına rağmen... (Kandil’den Kürtlere “silahlanın” çağrısı bunun bir örneği.)

Bölge alevler, belirsizlikler, silahlı dayatmalar ve ölüm çemberleriyle sarılmışken kim “huzur ve güven” adası demokratik Türkiye’den kopmayı tercih edebilir ki?

Bu bağlamda “çözüm süreci” altındaki elini çekmekte olduğu izlenimini veren AK Parti’nin tam tersine bu sürece gövdesini adaması gerekir.

CHP ve HDP de omuz vermelidir.