MALİ’deki otel baskınıyla İslam’a referanslı şiddet örgütleri bir kez daha dikkatleri IŞİD, El Kaide, Taliban ve diğerlerine çekti.
Bir süredir IŞİD hakkında yazılanları okuyorum.
Vardığım sonuç, IŞİD’in (son adıyla Al Dawlat’in) farklı olduğu...
Diğerleri “örgüt...”
IŞİD ise “devletleşmeyi” hedefleyen bir “kabuk devlet.”
....................
Kendine modeller seçmiş.
Örneğin...
Eski Roma Devleti...
Roma kuvvetleri fethettikleri topraklardaki “işgalci” durumlarını süratle “kendilerinden” yapmaya yönelmişler.
Diğer bölgelerde olan İtalyan köylerinden kasabalarından kadınları, kızları kaçırarak işgal ettikleri topraklara getirmişler.
İşgal topraklarındaki dul kadınları ya da evlenmemiş genç kızları saptamışlar.
Bunları Romalı savaşçılarıyla evlendirerek Roma’yla kan bağı olan aileler oluşturmuşlar.
IŞİD de buna benzer bir uygulamayı sürdürüyor.
Ele geçirdiği yerleşim yerlerindeki dul kadınlarla, hiç evlenmemiş genç kızlarla ya da Ezidiler örneğindeki gibi esir aldıkları kadınları, kızları, IŞİD’li -dünyanın her tarafından gelmiş- savaşçılarıyla evlendiriyor.
Kan bağıyla kendilerinden olacak aileler yaratıyor.
IŞİD’in başkenti Rakka bunu en başarılı örneği.
KADİM ROMA MODELİ
EVLENDİRMEKLE kalmıyor.
Kan bağıyla “kendilerinden” olan ailelerin barındığı yerleşim yerlerinde şeriat esaslarına göre bir düzen kuruyor.
Halk, Suriye ve Irak’ta yaşanan kaos ve can / mal güvenliğinin olmadığı topraklarda bunu bile “kurtuluş” sayıyor.
Yolları onarılıyor.
24 saat kesintisiz elektrik, 24 saat açık fırınlarla hizmet veriyor.
Barajlara da el koyduğu için halka su sıkıntısı çektirmiyor.
Postanelerde “zekât ve sadaka” merkezleri vasıtasıyla özellikle hasat zamanları toprakla uğraşanlara -geri ödemesiz- parasal yardım yapıyor.
Dünyanın başka yörelerinden gelen doktorlarla sağlık hizmetleri sunuyor.
Bütün çocuklara -zorunlu- “çocuk felci aşısı” bile yapıyor.
TRUVA MODELİ
İSLAM Devleti’nin altın çağı olarak bilinen -Moğol istilası öncesinin- “Bağdat Halifeliği”ni referans alıyor.
Nasıl ki Roma mitolojisi Truva’dan kurtulanlardan, Roma’nın kurucularına varana kadar soyun izini sürer...
Nasıl ki Roma’yı kuran Romulus ve Remus’un, Truva’dan mucizevi bir şekilde kaçıp kurtulan Prens Aeneas ve oğlu Ascanius’un soyundan geldiği öne sürülür...
Nasıl ki böylece Truva’nın görkeminin, Roma vasıtasıyla yeniden yaşadığına inanılır...
Nasıl ki Roma, eskinin salt bir kopyası değil, yeni Truva idi, eskinin yeniden vücut bulmuş haliydi.
İslam Devleti de halifeliğini ilan eden Bağdadi öncülüğünde eski halifeliğin salt bir kopyası olmayacaktır, yeni çağla uyumlu bir hüviyete sahip olacaktır.
.......................
IŞİD kendisine kuruluş aşamasında para ve silah yardımı yapan -hepimizin bildiği devletlerden, emirliklerden, krallıklardan- kopmuş kendi kendine yeterli parasal kaynaklara sahip olmuştur.
Yani bu bir “meydan okumadır.”
“Bir gün herkes, her İslam örgütü, her Müslüman IŞİD’li olacaktır” diye tercüme edebileceğim stratejiyi uyguluyor.
O strateji gereği Afrika’daki Boko Haram da, Mali’de otel basan İslam referanslı olmak iddiasındaki terör örgütü de, dünyadaki benzerleri de IŞİD’in kolları gibidir.
.......................
Hollywood 5-6 yıl önce IŞİD’i konu alan bir korku filmi yapsa bu kurguya kimse inanamazdı.
“Olacak şey mi?” denirdi.
Ama bakınız, kaskatı bir gerçek olarak karşımızda.
Silahlı mücadele sadece dalları budar, belki gövdeyi de vurur ama bu kökler derinlere giderek uzanmakta.
Mücadelenin “kökler boyutu” da dikkate alınmalı.