Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Bir “isim” bu kadar mı bir “misyon” olur? Doğumunda aldığı isim misyonla bu kadar mı örtüşür?
“Ahmet Türk” adı bende bu düşünceleri çağrıştırır.
“Kürt” kültürü, “Kürt” kimliği için siyaset yapan akımın yıllardır lideri.
Ve soyadı “Türk...”
Oksimoron bir durum.
Ama misyonunu kucaklıyor.
Bu ülkede hepimizin kardeşçe bir arada yaşama kültürünü simgeliyor.
Yani gerekli olan “empatiyi...”
Hepimiz Kürt, hepimiz Türk ve hepimiz eşit özgür Türkiye vatandaşlarıyız.
Eksiklerin giderilmesini ve bu hedefe varılmasını istiyoruz.
Yani hepimiz diğerini anlamak, ona empati yapmak durumundayız.
Ahmet Türk adı bunu çağrıştırmalı.
Ve o nedenle ona atılan yumruk aslında hepimize atılmıştır.
Elbette sadece bir lidere değil bütün siyasetçilere, tüm insanlarımıza şiddet kullanılmasın karşıyız.
Ama...
Ahmet Türk’e atılan yumruk şiddetin kitleleşmesini amaçlayan etnik ayrılıkçılığı nedeniyle daha da vahimdir.
Olaydan sonra Ahmet Türk’ün bu ülkenin tüm insanlarına “sağduyu” çağrısı yapan konuşması sorumluluk bilincini yansıtıyordu.Dileyelim ki, örnek olsun.

Haberin Devamı

BİR KİTAP YAZDI

İsim ve empati

Nedim Şener bir kitap yazdı başına gelenlere bakın...
Kitabın adı “DİNK CİNAYETİ VE İSTİHBARAT YALANLARI...”
Hakkında açılan davalarda toplam 32 yıl hapis isteniyor.
Elbette yargıya saygılıyız...
Ama...
Hrant Dink’i öldüren tetikçi Ogün Samast “20 yıl ağır hapis” istemiyle yargılanmakta.
Onu azmettiren olarak yargılanan Yasin Hayal’e 30 yıl hapis istenmekte.
Hrant Dink olayını kitaplaştıran Nedim Şener’e açılan davalarda ise -tekrarlıyorum- 32 yıl...
AB insan hakları ve demokrasi değerlerine çıta yükseltmek iddiasındaki Türkiye’den bir görüntüdür bu...
Bir şiir okudu diye hapis yatan, partisinin başında 2002 seçimlerinde aday olması yasaklanan Başbakan’ın Türkiye’si bu...

İsim ve empati

YÜREĞİNİZİ VERİN
Yaşı 11-12 olmalıydı...
Yanıma geldi.
Gözlerini gözlerime kilitleyip konuşmaya başladı:
Sizi televizyondan tanıyorum.
Ben okulun çocuklar yönetim kurulu başkanı seçildim.
Yüzme takımındayım.
Birinci oldum.
Şimdi dalmaya da başladım.
Kocaman bir “bravo” çektim.
Alkışladım...
Hoşuna gitti.
“Birlikte fotoğraf istiyorum” dedi.
Nasıl da şeker ve doğaldı.
O “down sendromlu” bir çocuk.
Ünlü modacı Ayla Dümer’in TÖSSFED (Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu) tarafından korunan zihinsel ya da bedensel engelli down sendromlu çok özel sporcu çocuklara farkındalığı arttırmak amacıyla Gilda’da düzenlediği gecede böyle başka duygu yüklü konuşmalarımız oldu.
Çocukların müzik ve dans gösterileri gözleri buğulandırdı.
Ayla Dümer imzalı özel tasarım yastık koleksiyonundan 100 adedini alarak konuklar, down sendromlu çocuklar için katkıda bulundular.
“Maddi katkı” bir yana, bu etkinliğin asıl yararı o çocukları tanıtmak ve insani katkı vermek sorumluluğunu hissettirmek oldu.
Onların asıl ihtiyaçları “yürek sıcaklığı” ve “ilgi...”
Kendileri gibi olmayanlarla aynı ortamda bulunmak ve sosyalleşmek.
Down sendromu için birkaç satır...
Genetik düzensizlik sonucu insanda fazladan 21. kromozonun bulunması ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan tablonun ismidir bu.
Vücuttaki küçük ve büyük farklılıkları oluşturur.
Zihinsel kavramda bozukluklar ve fiziksel gelişimin, yüz görümünün farklılığı görülür.
Çoğunlukla orta seviyeli öğrenme güçlüğü sorunları taşır.
Sağlık sorunları da üretir.
Daha gebelikte oluşan bir durumdur.
Bazıları iyileşirse de genellikle düzeltilemez.
Ama...
Onların yaşam kaliteleri yükseltilebilir.
İşte “ötekileşme” yerine ilgi ve sıcak yürekle kendi ortamımıza almak bu yaşam kalitesini yükseltmenin sihirli değneğidir.

İsim ve empati