Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Buyurun işte huzurlarınızda “ileri hukuk devleti.” Domuzbağcılar, 80-120 kişiyi öldürenler, insanları diri diri toprağa gömenler, uyuşturucu baronları, mafyanın ağır abileri, PKK’cılar artık dışarıdalar.
Bunlar sadece “tahliyeymiş” kimse “serbest bırakıldı” sanmamalıymış. Her gün en yakın karakola gidip imza atacaklarmış.
Elektronik pranga yok, takibi yok...
5 kez, 10 kez müebbede mahkûm olmuşlar ve toz olmayacaklar!
Hikâye...
Bakalım Yargıtay’da cezaları kesinleştiğinde kaç tanesini bulacaklar da cezalarını tamamlamak için tekrar içeri alabilecekler!
“Burası Türkiye, yok öyle” söyleminin tam yeri.
Aslında kanunlar önünde herkes eşittir.
Hüküm kesinleşinceye kadar masumiyet karinesi geçerlidir.
O nedenle hakkında hüküm verilmeden 10 yıldır yatan ve belki de masum olanlar, yasadaki “tutukluluk süresini 10 yıl sınırından” faydalanırken, toplum vicdanını kanatanların da -ne yazık ki- aynı haktan yararlanmaları kuraldır.
Önemli olan bu dramatik noktaya gelinmeden önlemlerin alınmasıydı.
Örneğin...
İktidar, tutukluluğa 10 yıllık sınır getiren bu yasa maddesinin uygulamasını 2 kez ertelemişti.
31 Aralık günü ertelemenin sona ereceği ve şu travmanın yaşanacağı biliniyordu.
İktidar uygulamayı gene hiç değilse 1 yıl daha erteleyebilirdi.
Kamuoyunun duyarlı olduğu dava dosyaları bu 1 yıl içinde Yargıtay’da kesin karara bağlanabilirdi.
“Bunca yıl yapılmayan, 1 yıl içinde mi yapılacaktı” diye sorulabilir.
Evet, mümkün...
Çünkü, en duyarlı dosyalar, örneğin “Hizbullah dosyaları” 26 Ekim’de Yargıtay’a gelmiş.
2 ay içinde bunların hepsi birden karara nasıl bağlanırdı?
2 ayda tetkik hâkimlerinin bile incelemelerini yapıp, raporlarını hazırlamaları düşünülemez.
Bu durumda, iktidar “neden erteleme yapmadı” sorusunun çengeline asılıdır bu yaşanan olumsuzluklar.

Haberin Devamı

GÜNAH KEÇİSİ ARAMAK
İstatistik konuşsun...
1. derece mahkemelerde davaların ortalama hükme bağlanması süresi 2 yıl dolaylarında.
Gerisi Yargıtay’da geçen süre.
8 yıl...
O halde ilk yaklaşımda Yargıtay hedef alınıyor.
Ancak daha derinlere inelim.
Yargıtay’ın bazı hallerde Adli Tıp gibi kurumlardan gelecek cevapları 5 yıl beklediği oluyor.
Ama asıl neden TCK’da yapılan değişiklikler.
Her değişiklikte Yargıtay “sanığa leyhte olan hüküm uygulanır” temel kural nedeniyle, önündeki dosyayı yeniden ilk kararın alındığı mahkemeye göndermiş.
Çünkü “leyhte olan hükme göre yeni karar inşa etmek yetkisi” Yargıtay’a tanınmış değil.
Duyarlı dosyalar bu nedenle ikişer kez ilk kararlarının alındığı mahkemelere geri gönderilmiş, orada yeni yargılama süreçleri geçirilmiş ve tekrar tekrar Yargıtay’a gönderilmiş.
Yani...
Yargıtay’ın tutuklu dosyalarına öncelik vererek bakmadığı iddiaları -genelde- haksız.
İstatistik ham başlıkları değil alt başlıklarıyla da okunmalı.
Yeni yasa hükümleri için daha önceki mahkeme kararları ve içtihatlar olmadığı için 1. derece mahkemeler de bazen geç bazen de hatalı kararlar vermiş.
“Günah keçisi aramak” bir “özeleştiri” anlamındaysa elbette gerekli.
Ama...
Parmakların sadece Yargıtay 9. dairesini göstermesi insafsızlık ve haksızlık olur.
Burada “hizmet kusuru” eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in söylemiyle ilgili tüm taraflara ait.
Kiminde daha fazla, kiminde daha eksik...
“Kim günahsızsa ilk taşı o atsın” denildiğinde, tüm taraflar taş kesilir, elini kımıldatamaz.

Haberin Devamı

İSTİNAF “POTANSİYEL SORUN”
Yargıtay Başkanı daha önceleri “istinaf mahkemeleri kurulsun” diyenlere karşı çıkmış olmak ve şimdi de “Yargıtay daireleri sayısı arttırılsın” çözümü önerildiğinde “U” dönüşü yaparak “istinaf mahkemeleri kurulsun” noktasına geri gelmekle eleştiriliyor.
Gerekçeleri şöyle...
O zamanlar Yargıtay dairelerinin artması halinde yüksek hâkimlerin seçimini HSYK yapacaktı.
İktidara yakın isimlerin yeni dairelere gelme şansları yoktu.
O nedenle “istinaf mahkemeleri kurulmasın, Yargıtay dairelerinin sayısı arttırılsın” tezi ağır basmaktaydı.
Oysa artık Yargıtay yeni dairelerine üyeleri yeniden yapılanan ve iktidara daha yakın görünen HSYK üye gönderecek.
Bu kapıyı açmamak için Yargıtay “istinaf mahkemeleri kurulsun” noktasına dönüş yapmakta.
Bu gerekçe kadar iktidarın da daha önceki yıllarda Yargıtay’dan 2 kez “yeni daireler açılsın” başvurularına sırt çevirdiği ama HSYK’nın yeniden yapılanması üzerine bir “U” dönüşünün de iktidar tarafından yapıldığı konuşulabilir.
Yani...
Bu yol çok virajlı.
Sık sık “U” dönüşleri ile başlar da dönüyor.
İstinaf mahkemeleri başlı başına ayrı bir konu.
Araya çok önemli bir gündem girmezse bir sonraki yazının konusu bu olacak.