İran'daki seçim sonuçları aslında
sürpriz değildir.
Siyasal İslam konusunda uzman
Olivier Roy, daha
1992 yılında yazdığı
SİYASAL İSLAMIN İFLASI adlı kitabında
İran'daki
Mollalar yönetiminin inişe geçeceğinin işaretini veriyordu.
Roy'a göre siyasal İslam
"ekonomide yeni bir model getirememişti.
İşsiz gençler, ekonomik durumu bozuk ve mutsuz kitleler - sol çökerken başka seçenek bulamadıkları için -
kurtuluş umudu olarak siyasal İslam'a sarılmışlardı.
Ama...
Yeni bir ekonomik çözüm ve model getiremeyen siyasal İslam'da umduklarını bulamayacaklardı.
Siyasal İslam'ın geleceği, bu umut tükenişinin tehdidi altındaydı."
Olivier Roy'un özetle yansıttığım mesajına başka siyaset bilimcileri eklemeler yaptılar.
"Ekonomik model oluşturamayan siyasal İslam'ın baskı rejimine dönüşmesi... Dünyaya kapanması... Batı'nın büyük devletleri tarafından konulan ambargolarla büsbütün güçsüz hale gelmesi... iletişim ve küreselleşmeden etkilenen gençlerin tepkilerine" de işaret ettiler.
Kısacası...
"Siyasal İslam'ın iktidara gelebileceği ama iktidarda tutunamayacağı" daha yıllarca öncesinden öngörülmüştü.
Kilometre taşı: 1997
1997'de yapılan
İran Cumhurbaşkanlığı seçimleri, bu öngörüleri doğrulayan ilk işaretti.
İran'daki reformcuların lideri durumundaki
Hatemi, yüzde 75 gibi büyük oy çoğunluğu ile cumhurbaşkanı seçildi.
Ancak...
Parlamento çoğunluğu muhafazakarların elindeydi.
Hatemi, reformları gerçekleştirecek yasaları
Parlamento'dan geçiremiyordu.
Bununla beraber pratikte hayata geçmese de bile,
1997 Cumhurbaşkanlığı seçimleri, İran'da artık değişimin başlayacağını işaretleyen kilometre taşıydı.
Yumuşak geçiş
Son seçimlerde
Parlamento'da
Hatemi'nin öncülüğünü yaptığı reformcuların büyük çoğunluğu almakta olduğunu gösteriyor.
Peki
İran'da karşı devrim mi?
Gerçekçi yaklaşımlar şöyle...
1- Parlamento'nun önemli kararları için
Mollalar'ın oluşturduğu
Anayasa'yı Koruma Konseyi'nin onayı gerekiyor.
Demokratikleşme, özelleştirme, basın özgürlüğü, kadın hakları, özel televizyon, yabancı sermaye gibi konularda
Anayasa değişikliği, bu konseyin
"devrimden sapma" yargısına takılabilir.
2- Zaten
Hatemi ve reformcular
Molla kökenlidir.
Eski Cumhurbaşkanı Rafsancani, seçim öncesi onları
- sözümona - "Atatürkçü olmakla" suçlamıştı.
Onlar ise biz Atatürkçü değiliz" diye karşılık vermişlerdi.
Bu simgesel tavır anlamlıdır.
Reformculardan Atatürk devrimleri gibi çağdaşlığa dönük, büyük devrimler ve dönüşümler hiç değilse şu aşamada beklenmemeli.
3- Büyük bir baskı rejimi olan İran'da düdüklü tencerenin sübabının biraz açılacağı, göreceli bir rahatlamanın sağlanacağı, Batı'ya kapının hafifçe aralanacağı, halkın mesajını algılayacak Mollalar'ı çok fazla rahatsız etmeyecek keskin reformlar yerine, yumuşak geçişli evrimle yetinileceği söylenebilir.
4- Zaten reformcular da kendi aralarında üç gruptan oluşuyor.
Bunların içinde köklü değişimciler azınlıktalar.
Son söz...
Doğu komşumuzda çağdaşlık yolunda her oluşum, Türkiye için olumlu bir gelişmedir.
Bizdeki siyasal İslamcılar da, herhalde bu seçimden kendilerine bir ders bulacaklardır.
İran'da büyük dönüşümler beklenmiyor ama hiç değilse kaynaklar ve enerji, içteki yarayı iyileştirmeye yöneleceğinden, nükleer silahlanma, uluslararası teröre destek ve siyasal İslam'ın ihracı
gibi çabalar, Tahran'
daki yeni yönetimin gündeminde herhalde daha az ağırlıkla yer alacak.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr