Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Oysa... 30 bin insanımızın yitirildiği, "travmalı" bir toplumuz.Türkiye'nin hemen her yerleşim biriminde asker, polis şehidi için PKK'ya acılar yüklü sicil düşürülmüş.Ayaklarını, bacaklarını PKK mayınlarıyla yitirmiş binlerce gazi aramızda...Duyarlı yörelerin her köyünde, her mahallesinde bir PKK'lının ölüm kaydı var.Bilinçaltları yaralı.Okullar aleve verilmiş, öğretmenler öldürülmüş.El kadar bebeler, kadınlar kurşuna dizilmiş... Köyler yanmış... Gençlerde işsizlik, yoksulluk sel gibi akmış kentlere...Faili meçhullerdeki "derin devlet" parmak izleri, güven duygularını aşındırmış.Böyle bir manzarada sorun, giderek "PKK terörü" dar kalıplarından çıkarak, toplumların psikolojisinde "taban" kazanmaya başlamış."Silahın" yerini, "halkın arasında yer etmeye başlayan siyaset" ve "önyargı" psikolojisi ile buna duyulan "tepki psikolojisi" almaya başlamış.......................Bu sınırlara dayandıktan sonra sorunu sadece "bölgesel geri kalmışlık" ya da "insan hakları" ve "daha fazla demokrasi" söylemleriyle polisiye ve adli önlemlerle çözeceğini sanmak, yeterince geniş ve yeterince derin olmayan yaklaşımlardır.......................Balkanlar'ın rüzgârı, Türkiye'ye doğru esiyor. Kimilerinin ağızlarını sulandıran, "Balkanlaştırma" sosyal mimarisi çizilmekte.Açıkçası... Etnisite çatışmaları, bölmek, parçalamak... Bunu sağlamak için de, toplum psikolojisi kundaklanıyor. Toplumun ruh sağlığıyla oynanıyor.Şemdinli'deki "devlet içine yuvalanmış olduğu izlenimi veren bir çetenin güpegündüz ve kör parmağın gözüne" koyduğu eylem, işte bu amaçla bir "kundaklama" gibi görülmelidir.Yüksekova, Hakkâri, Diyarbakır, Mersin, Kayseri, İstanbul'a sıçrayan sosyal ateşlemeler bu teşhisin doğruluğunu göstermedi mi? Sloganlar ve pankartlar da gösteriyor ki, giderek etnisite ayrışımı yaşanıyor. Karşıtlığın, kamplaşmanın derinleşme tehlikesiyle karşı karşıyayız.Farklı "alt kimlik"ler, tahriklerle farklı "aidiyet" psikolojilerine dönüşmekte.Tanrı, tarihin tekrarından korusun ama yakın geçmişte Yugoslavya, böyle çatışmalarla parçalanma sürecine itilmişti........................Başbakan Erdoğan'ın Şemdinli'ye gidişi, "gecikmiş" fakat "doğru" olan gezidir.O olaylara olan duyarlılığının ve bölge halkına olan ilgisinin... Olayların üzerine gideceğinin... Güvenlik güçlerini sahiplenişinin mesajlarını veren "simgesel" gezidir.Ancak... Birkaç saatlik gezide, bombalanan dükkânlara ziyareti, verdiği sözler, sistem içine yuvalanmış birkaç çeteci ile devletin örtüşemeyeceğini gösteren jestleri, ne yazık ki yeterli değil.Başbakan'ın, artık siyaset deneyimli "sosyal psikologlara" ihtiyacı var.Tıpkı, kişilik bozuklukları/bozulmaları gibi toplum psikolojisindeki sarsıntıları/bozulmaları/travmaları tüm nedenleriyle saptayacak ve çözümler üretecek uzmanların devreye girmesi gerekiyor.Profesör Vamık Volkan, bir süre Beyaz Saray psikoloji danışmanlığını yaptı.Bir balıkçı köyünde 3 yıl süreyle yürütülen, İsrail-Filistin delegeleri -gizli- görüşmelerinde ABD adına devredeydi.Volkan, daha sonraları Kosova, Gürcistan ve Ukrayna'da da "etnisite çatışmalarını önlemek, karşılıklı yaklaşımı sağlayan psikolojik ortam oluşturmak" için görev yaptı.Böyle deneyimli bilim adamının ya da başka uzmanların danışmanlıkları, Türkiye'nin girdiği süreçte "henüz çok geç olmadan" önemli çözümler üretebilir.Stratejisi, tahlili, analitik düşünceleri, sistematiği, siyaset çizgisi olmayan ve sosyal yangın çıktıkça su sıkmaya koşan itfaiyeci görüntüleriyle "vitrin siyasetleri," Türkiye'ye -korkarız- pahalıya patlayabilir. g.civaoglu@milliyet.com.tr Şemdinli'de patlayan bombalar ve sosyal patlamalar, "Türkiye'de psikolojinin arızalandığını" göstermekte. Hadiseler keşke, Başbakan'ın günübirlik gezilerle çözebileceği kadar "sığ" olsaydı...