İzmir’de DTP konvoyuna halk tepkisi iyi okunmalıdır. Anlayana ve anlamaya çalışana önemli işarettir. İzmir’in meşhur Samyeli’nde mesajlar yüklüdür.
...............................
Hocam Metin Toker seçimlerden önce yazarların nabız tutmaları için Anadolu ve Trakya’ya dağılmaları kararı alındığında gazete yönetimine “İzmir’e gideceğini, sonra da gerekirse Ege illerini dolaşacağını” söylerdi.
İzmir ve Ege’de nabız tutmayı tercih nedenini “İzmir ve Ege Türkiye’nin yakın geleceğine işarettir” diye açıklardı.
Metin Bey görünmezlere göçtüğünden bu yana ben de onun izinden gitmeye çalışıyorum.
Tercihim İzmir ve Ege oluyor.
Son yerel seçimlerde İzmir ve Ege sahilleri AKP’ye tepkinin işaretlerini yansıttı.
İzmir’den başlayarak Antalya’ya kadar uzanan sahillerde AKP’nin kaybı, iktidarın oy oranında hâlâ süren erozyonun alarmıydı.
Açılıma değil saçılmaya
İzmir’de 200 araçlık DTP konvoyuna patlayan tepki spontanedir.
Yani örgütlü ve hazırlıklı bir “karşı tavır koyuş” değil.
Hatta...
Bir siyasal parti olarak DTP’ye “tahammülsüzlük” de değil.
Ama...
Apo ve PKK pankartları açılınca konvoy artık 40 bin canın yitirilmesine neden olan silahlı örgütün gövde gösterisine dönüşüyor.
Dahası...
“Meydan okuyuşuna!..”
İşte İzmir’de spontane tepki patlaması bunun üzerine oluşuyor.
Elbette taşlamalar, kavgalar onaylanamaz fakat bunca tahriki de kim onaylayabilir?
DTP Başkanı Ahmet Türk gibi deneyimli bir politikacının toplumdaki birikimi ve basınç yükselişini hissetmesi gerekir.
İzmir sadece Ege’nin değil Türkiye’nin tümünün hissiyatını yansıtıyor.
Seçimler öncesi olduğu gibi, böylesine büyük dönüşümlerde de İzmir’in nabzını tutmak “bütünün rahatsızlığına” teşhis olanağını verir.
İzmirli, Egeli, Anadolulu, Trakyalı, Doğulu, Güneydoğulu tüm insanlarımız “kanın durmasını” istiyor.
Bunda hiç kuşku yok.
Ancak “tepkiler” 40 bin insanımızın yaşamını yitirmesine, binlerce sakat kalmış gaziye her iki taraftan da acı çeken ailelere neden olmuş bir terör örgütünün “zafer takı” altından geçercesine gövde gösterileri yapması, toplumun sinir telleriyle oynamasınadır.
Bu “açılımın” giderek “saçılıma” dönüşen halinedir.