"Siyaset ve sivil toplumdaki paydaşlar, entegrasyon, İslam ve Avrupa değerleri karşılaştırması, Türk kadınlarının durumu" öne geçti....................................European Stability Initiative (ESI), 2004 yılından bu yana AB ülkelerinin, genişleme ve özellikle Türkiye üyeliği için politikalarını, halkların eğilimlerini araştırmakta. Açık Toplum Enstitüsü'nün desteğiyle bir rapor hazırlanıyor. Raporlardan ilki Hollanda üzerineydi.Yeni raporda ise Almanya üzerine ışık tutuluyor. Almanya'da da "kadınların Türkiye algılamaları" ve "Türk kadınlarının durumu" gerek kamuoyunun oluşmasında, gerek kamuoyu baskıları sonucu oluşan politikalarda önemli etken."Örtünmek" tartışmaları yoğun.Ama...Özellikle, "töre cinayetleri, kadına şiddet, kadının statüsü, kadının özgürlükleri."Yani...Kadını geri plana iten zihniyet, Türkiye'nin imajını kirletiyor.Önümüzdeki süreçte giderek büyüyen bir sorun haline gelebilir........................................Almanya'dan bulguları şöyle özetlemek mümkün:Türkiye'nin AB üyeliği konusunda resmi Alman politikasında değişiklik yok. Bunda iktidarın küçük ortağı Sosyal Demokrat Parti'nin, Türkiye'nin üyeliğini desteklemesi temel nedenlerden biri. Şansölye Merker de, iktidara gelmeden önce Türkiye için öngördüğü "imtiyazlı ortak" formülünü yırtıp tarihin çöp sepetine atmış değil ama devletler hukukunun "ahde vefa" ilkesi gereği, politika değişikliği yapmadı. Bununla beraber kamuoyunda Türkiye'nin tam üyeliğine kuşkular ve karşıt görüşler ağır basıyor.Bu oran yüzde 69 dolaylarında.Türkiye Almanya'da kamuoyu oluşturmak için ne yapıyor? .....................................Alman yönetimi bu konuda çok daha bilinçli.Almanya gündeminde şöyle tartışmalar var:-"Çok etnisiteli ve farklı dinlerin olduğu bir toplumun düzenli işlerliği nasıl sağlanabilir?"-"Evrensel insan hakları yeniden nasıl tanımlanmalı ve Alman yasaları ile ülkedeki kültürel farklılıkları savunan oluşumlar arasındaki çelişkiler nelerdir?"Bu bağlamda Berlin'de İslam Konferansı kuruldu. Sürecin öncüsü İçişleri Bakanı Wolfgang Schauble.Amaç:"Almanya'da çoğunlukta olan nüfus ile İslam topluluğu arasındaki iç ilişkileri irdeleme ve sürecin sonunda Almanya'daki Müslümanları temsil eden resmi bir temsilcilik kurmak... İslama, Hıristiyanlık ve Yahudilik gibi dinlerle eşit bir statü kazandırmak."Almanya'daki 3,5 milyonu bulan Müslüman nüfusun yüzde 80'inin Türk olduğu dikkate alınırsa, Türkiye'nin AB üyeliği için kamuoyu oluşturmak yolunda ciddi adımdır.Şansölye Merker ise bir entegrasyon zirvesi oluşturdu. Bu da Almanya'da "çok dinli, çok etnisiteli olmak gerçeğiyle yüzleşme iradesinde tarihi bir gün" diye nitelendi.Ve bütün bunlar Türkiye'nin lehinde sayılabilecek gelişmeler. Öte yandan Almanya'daki Türk toplumu üzerine projektör ışıkları düşürüldükçe ortaya çıkan bazı görüntüler karşı yargıları da yükseltmekte. Özellikle İslam ve Türk toplumunda kadının statüsü, kadına şiddet, töre ve namus cinayetleri ürperti veriyor. Kültürel çatışmalara çarpıcı bir örnek olarak görülüyor.Yani "eksik etek, kadın başına karar almaya kalkışmak, dayak, alt statü ve çok eş" ile AB'li olunmaz."Uyum yasaları" kadar "uyumlu kafa" da gerek. g.civaoglu@milliyet.com.tr Türkiye'nin AB yol haritasında yükselen bariyer "kadına şiddet" uygulamaları... Avrupalı kadınlar, Türk erkeklerinin şiddet geleneğine, namus cinayetlerine karşı tavır almış bulunmakta. Örneğin, "Avrupa'nın sınırları nerede biter?" konusundaki tartışmanın yerini daha geniş açılı tartışmalar aldı.