YILLARDIR hep aynı uyarı: “Basmayın çimenlere yazık olur çiçeklere.”
Ama...
Bakın umut, güven, şeffaflık çiçeklerinin boyunları büküldü.
Soluyorlar.
Türkiye’nin güvenliğini emanet ettiği TSK’yı yıllarca yöneten, PKK’ya karşı mücadelenin doruğundaki Genelkurmay Başkanı hapiste.
Tutuklanma gerekçesi “terör örgütü...”
Hapiste olmanın ötesinde herhalde en ağır gelen şey bu suçlama olmalı.
Yargıya saygılıyız ama 2012 Türkiye’sinden insan manzaralarına da gözler kapalı olamaz.
Türkiye insanı güvenliğinin koruyucusu olarak gördüğü, askerlik kurumunun başındaki komutan için suçlamayı “tuz da mı kokmuş” kaygısıyla karşılamıyor mu?
Tutuklu diğer generaller ve rütbeli subaylarla, bir önceki Genelkurmay Başkanı’nın bu grup fotoğrafı kafaları karıştırmıyor mu?
Şimdi de MİT Müsteşarı’na özel yetkili savcıdan “sorgu çağrısı...”
Emekli MİT Müsteşarı ve müsteşar yardımcısına da “sorgu çağrısı...”
PKK’nın düzdeki yapılanması denebilecek KCK ile birlikte adlarının anılması bile ürperti veriyor.
Türkiye güvenliğinin emanet edildiği diğer köklü kurum MİT’in doruğundakiler için medyaya yansıyan iddialar toplumda “kafa karışıklığı ötesinde kafa bulanıklığı” nedenidir.
LABİRENT
GAZETELERDE, TV’lerde yapılan yorumlar, “MİT Müsteşarı Fidan sorguya gitmeli/gitmemeli” ekseninde süren hukuk tartışmaları, ceza usulü allamelikleri bir yana olayı daha vahim sulara sürükleyen iddialar var.
“MİT ile polis arasında çekişme...”
“Cemaat ile AK Parti ve daha doğrusu Başbakan Erdoğan arasında bilek bükme gösterileri...”
....................
Başka ülkelerde de polis ve milli istihbarat kuruluşu arasında çekişmeler, çatışmalar olur.
Taraflar, darbe vurmak için medyaya belge sızdırırlar.
Amerika’da CIA ile FBI buna örnektir.
Hatta bir dönemin CIA Başkanı savcılığa açıklama yapmadığı için 2 yıl hapse bile mahkûm olmuştu.
Ama...
Türkiye insanı böyle örnekleri yaşamaya hazır olgunluk düzeyine geldi mi, tartışma götürür.
.....................
Kaldı ki iddialar “devlet sırrını açıklamaktan imtina” gibi belki saygı da duyulması gereken cinsten değil.
Bir önceki Genelkurmay Başkanı’nın adı örgüt oluşturmak fiiliyle, iddiasıyla birlikte anılıyorsa MİT Müsteşarı PKK ile özdeş KCK’nın kuruluş tamamlanması, faaliyetleri, eylemleri içinde gösteriliyorsa Batı’nın ileri demokrasi toplumlarında bile “akıl tutulması” yapar.
Öyle “lego” parçaları saçılıyor, öyle labirentler çiziliyor ki kafalar allak bullak.
.....................
Bu gibi çok karışık durumlarda, ayrıntılarda dolaşarak sağlıklı sonuçlara ulaşmak mümkün değildir.
Doğrusu “ne olduğunun ortaya çıkmasını” zamana bırakırken “ne olması gerektiğini” rehber edinmektir.
Bu yöntemle yaklaşalım.
Terörle boğuşan bütün ülkelerin istihbarat kuruluşları, örgütlerin içine kendi elemanlarını sokar, içeriye bilgi akışı sağlar. Zaman zaman örgütün temsilcileriyle görüşmeler yapar.
Bunların hepsi siyasi iktidarın bilgisi ve iradesiyle olur.
Kesin gizli tutulur.
Bunları yapanlar devletin himayesi altındadır. (Elbette siyasi iradenin çizdiği sınırlar içinde kalmak koşuluyla.)
“Devlet sırrı” ileri demokrasilerde de çok özel, saygın ve dokunulmazlığı olan bir kavramdır.
Siyasi iktidarın “devlet sırrı” olarak kalması gereken misyonları yüklediği devlet görevlileri güvence ile donatılmışlardır.
Sadece bu kuralların ve sınırların dışına çıkanlar zırhlarını yitirirler.