Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

D.S. Kahn artık IMF Başkanı değil. İstifasını vermek zorunda kaldı. Bundan sonra Fransa Cumhurbaşkanlığı Kahn için hayal bile edilemez.
Skandal onu siyaset defterinden sildi.
Ya partisi?
Sosyalist Parti başkan adaylarının hâlâ şansı var mı?
Fransa’nın saygın araştırma kuruluşu New York’taki otel odası skandalının hemen ertesinde (önceki gün) halkın nabzını tuttu.
Kahn aday olmasa bile Sosyalist Parti’nin olası başkan adayları da Sarkozy’e fark atıyor.
Yüzde 27- 29’dalar.
Sarkozy’nin oyu ise yüzde 16 görünüyor.
Sosyalistlerin en zayıf desteğe sahip adayı Segolene Royal bile çıtayı yüzde 19’da tutuyor.
Sonuç...
Nehirlerin tersine akması gibi bir mucize olmazsa Sarkozy’nin bir dönem için daha bakan seçilmesi mümkün değil.
Fransız halkı “seks” nedeniyle siyasetçiyi infaz etmez.
Tarihinde -de Gaulle gibi bir iki istisna dışında- Fransa’nın bütün başkanlarının evlilik dışı “paralel” ilişkileri olmuştur.
Bu gelenek daha önce krallarla başlamıştı, Cumhuriyetle birlikte “seçilmiş krallar” diye adlandırılan başkanlar da aynı çizgiyi sürdürdü.

Haberin Devamı

İKİ ÖNEMLİ ARTI
Fransa Sosyalist Parti’sinin olası başkan adayı Kahn’ın “siyasi intiharı” seçim tablosunu değiştirmedi.
Yeni başkan bir sosyalist olacaktı.
Olayın Türkiye açısından ilk “artısı” Türkiye karşıtlığı tescilli ve Türkiye’nin AB üyeliğine Merkel ile birlikte engel koyan iki liderden biri olan Sarkozy’nin safdışı kalacak olması.
AB ilişkilerinde -göreceli- bir rahatlama yaşanabilir.
İkinci “artı” ise Kahn’ın yerine IMF Başkanlığı’na şu günlerde en güçlü aday Kemal Derviş...
Dünya basınında at yarışları jargonuyla başlıklar atılıyor.
“Favori” Derviş...
“Plase” Hindistan Planlama Komisyonu Başkan Yardımcısı Montek Singh Ahluwalia...
“Sürpriz” Alman Bundesbank Başkanı Axel Weber...
Elbette bu Türkiye için büyük prestij ve küresel koz.
B.M. Güvenlik Konseyi -geçici- üyeliğinin yanı sıra IMF Başkanlığı Türkiye’nin ağırlığını arttırır.
Ancak...
İki sorun var.
Acaba Türkiye hükümeti Derviş’e destek verecek mi?
Bu soru dünya medyasında da soruluyor.
Öte yandan, D.S. Kahn Fransa’nın kontenjanı gibi de yorumlanıyor.
Onun yerine gene bir Fransızın seçilmesi olasılığı konuşuluyor.
Fransa dayatarak sonuç alırsa adayı ekonomi bakanı Christine Lagarde.
Böyle bir listede düşünün ki İngiltere’nin eski Başbakanı ve eski Maliye Bakanı olan Gordon Brown bile hayli alt sıralarda.
Derviş’in “favori” olması gurur vericidir.
Dileriz ki Türkiye bu şansı “bizdendir, değildir” gibi sığ hesaplarla harcamasın.

Haberin Devamı

TERÖRÜN OKSİJEN ÇADIRI
İktidarın güvenlik alanında önemli isimlerinden biriyle karşılaştık.
Ayaküstü kaygıları paylaştık.
İstanbul’un en işlek yerlerinden biri olan Okmeydanı-Kasımpaşa arasında, PKK halk otobüsünü durduruyor.
Şoförü ve yolcuları indiriyor.
Bunu yapan yüzleri örtülü 10 kadar genç sloganlar atıyor.
Sonra molotof kokteylleri atarak otobüsü yakıyorlar.
Geçen pazar da aynı tipler, 5-10 dakika yolları kesmişlerdi.
İstanbul mahallelerinde otomobil yakma eylemleri var.
Ateşkes süresinin biteceği 15 Haziran’dan sonrası için tehditler havada uçuşuyor.
Şiddet ve kanla bir yere varılamayacağını nihayet gördüler diye düşünürken şiddetin yeniden devreye sokulması ve üstelik dağdan kentlere yayılması kötü gidiş.
Türkiye insanı bunu hak etmiyor.
100 yıla yakın demokrasi birikiminde demlenen Türkiye’ye, bir Libya, Yemen, Tunus, Mısır, Suriye görüntüleri hiç yakışmıyor.
Bu ülkenin Türk, Kürt ayırım yapmadan bütün “akil adamları” bir araya gelerek daha henüz başlardayken demokrasi platformunda çözüm üretmeliler.
Karanlık odakların kurguladıkları oyunu vizyondan kaldırmalılar.
21. yüzyılın Türkiye’sine bu görüntüler hiç yakışmıyor.
Burada bizim mahalleye de sorumluluk düşüyor.
Yazının başında andığım yetkili şöyle dedi:
“Eski İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher, ‘medya terörün oksijen çadırıdır’ demişti. Güvenlik güçlerinin, istihbarat örgütlerinin, siyasetçilerin yanı sıra medyanın da mücadeleye katkısı önemlidir. Buna ihtiyacımız var.”
Buna katılmamak mümkün değil.
Ancak...
Yaşanan bütün olumsuzlukların faturalarını medyaya, Silivri’ye kesmek kolaycılığına ve polemiğine sapılmaması koşuluyla.
Hele...
Sınırdan içeri ağır silahlarla, roketler, uçaksavarlarla sızma halindeyken güvenlik güçleri tarafından çatışmayla durdurulmasını “Silivri, Kandil” dirsek temasına bağlamak anlaşılır şey değil.
Başbakan Erdoğan “Silahlı Kuvvetler görevini yapmıştır, seyirci mi kalacaktı” söylemiyle doğrulara işaret etmiştir.
Fakat...
Silahlı Kuvvetler görevini yaparken bunun Silivri’yle, Kandil’le ilişkisi ne?