Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Belki de “kaosa kalkan 11 el” manşetini atan olabilir.Ama...
Ben yukarıda tırnak içine aldığım o dört kelimelik yorumu yapmam.
Çünkü...
1. Suç olabilir.
2. Kafa karıştırabilecek bir sürü kanun hükmüne karşın iyice incelendiğinde taşlar yerine oturuyor.
Şöyle ki...

Bir değil iki karar
Önce Anayasa Mahkemesi’nin iki iptal kararı aldığına işaret edeyim.
Anayasa Mahkemesi’nin ittifakla iptal ettiği karar CMK (Ceza Mahkemesi Kanunu) madde 250’ye gece yarısı eklenen “halinde” kelimesidir.
Ardından, bu “halinde” kelimesinin çıkmasıyla maddede önemli bir cümle düşüklüğü olduğu için “savaş ve sıkıyönetim” kelimeleri de bu kez mahkeme üyelerinin oy çoğunluğuyla iptal edildi.
Böylece 250. maddenin 3. fıkrası şu hale geldi.
“1. fıkrada belirtilen suçları işleyenler sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun bu kanunla görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanır. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın yargılayacağı kişilere hükümler ile askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır. “
Yani tek kelime değişiklik olan “halinde”, maddeyi “askeri mahkemeleri sadece savaş ve sıkıyönetim halinde görevli kılan, daraltıcı” bir hüküm haline getirmişti.
Bu haliyle askeri mahkemelerin kuruluş ve görev yasasına ve askeri ceza kanununa başvurmak gerekiyor.
Önce “asker kişilerin askeri mahalde” Askeri Ceza Kanunu’na göre suç işlemeleri gerekiyor.
Askeri Ceza Kanunu’nda “darbe, darbe girişimi, darbe bağlantılı” bir suç yok.
Oysa Ergenekon davasında savcı mahkemenin “darbe eksenli” açıldığını söyledi.
Ayrıca...
Ergenekon davası açıldığında, CMK’nın 250. maddesindeki değişiklik yapılmamıştı ama askerler ve eski askerler sorguya alınmış, bir kısmı tutuklanmıştı.
Bu durumda Anayasa Mahkemesi iptal kararının Ergenekon davasını etkilememesi gerekir.
Öte yandan, “Zir Vadisi’nde” veya “Ümraniye’de” silah gömülerinin bulunmasının askeri mahal ile ilgisi yok. Durum oldukça net. Buna karşılık, Poyrazköy askeri mahal değil fakat sanıklar ya da zanlılar muvazzaf asker. Durum biraz sisli...
Dahası... Aynı gece Ceza Mahkemesi Kanunu 3. maddesinde de Avrupa Birliği ve Avrupa komisyonunun isteği doğrultusunda değişiklik yapılmıştır.
“Sivil kişilerin askerle işbirliği halinde suç işlemesi halinde onların askeri mahkemede değil sivil mahkemede yargılanacakları” hükmü getirilmiştir.
Bu madde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş değil.
Eski askerler sivil mi, asker mi olarak değerlendirilecek?
Suçun emeklilik döneminde ve askeri mahal dışında işlenmiş olup olmaması önemli.
Buna karşılık...
Son “Balyoz” planı bağlamında bir dava girişiminde görevli olan yargı mercii askeri mahkemedir.
Çünkü fiil askeri mahalde ve o zaman muvazzaf olan asker kişiler tarafından işlenmiş.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra her dava için her mahkemenin ayrı ayrı görev ya da görevsizlik kararı vermesi gerekiyor.
Anayasa Mahkemesi’nin “kararın gerekçesini” hiç uzatmadan ve süratle açıklaması mahkemeler için yol gösterici olacaktır.

Haberin Devamı

KARAR DEĞİL SONRASI ÖNEMLİ
Ceza hukuku profesörü hocam Uğur Alacakaptan’a göre Anayasa’nın 145. maddesi gereği bu iptal kararından başka karar alınamazdı.
Uğur Hoca, “Yasal durum böyle ama hukuk vicdanım bu tür yargılamaların sivil mahkemelerde olmasından yana” dedi.
Galatasaray Üniversitesi eski rektörü ve YÖK eski Başkanı Erdoğan Teziç de aynı görüşte.
Ancak...
Teziç Hoca’nın kaygıları var:
“İtiraf edeyim ki askeri mahkemelerin gerekçeli kararları zaman zaman sivil mahkemelerden daha inandırıcı ve daha özenli... Ama şu son davalara askeri mahkemeler bakarsa, çok spekülasyon yapılacaktır. En adil yargılama ve karar sonrasında bile soru işaretleri oluşabilir.
Askeri yargıyı çok zor bir süreç bekliyor.”
Bu konu Anayasa ve Ceza Hukuku profesörlerinin ötesinde Ceza Usulü Hukuku alanına da ait.
Profesör Metin Feyzioğlu’nun yukarıdaki satırlarda görüşlerini yansıtmaya çalıştım.
Çok ayrıntılı bir anlatımı oldu.
Sütuna sığacak bir toparlama yaptım.
Yanlışı varsa cezası bana.

Haberin Devamı

ERDOĞAN’A YARADI
10 yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarda.
Ama...
Siyaset sahnesinde rol dağıtımı yapılırken iktidara ve onun başındaki Recep Tayyip Erdoğan’a hep “mağduru oynayacağı” senaryolar denk geliyor.
Askerin yaptığı iddiasıyla ortaya atılan Sarıkız, Ayışığı, Kafes ve daha bilmem kaç tane darbe manşeti, son olarak dehşet veren “Balyoz” adlı doküman Erdoğan’a demokrasi mağduru görüntüsünü veriyor.
Buna Anayasa Mahkemesi’nin, türban, Cumhurbaşkanı seçimi ve şu son kararını ekleyiniz.
Bir kamuoyu araştırması sanıyorum Erdoğan’ın puanlarında yükselişi işaretleyecektir.
“Güçlü bir iktidar” ve “mağdur”, siyasette oksimoron bir görüntüdür.