Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Ankara ile Washington arasına bir de “füze kalkanı” girdi.
“Füze kalkanının derdi” şimdiden gerdi.
ABD tarafı baklayı ağzından çıkardı.
Washington, “İran’ın füzelerine karşı, NATO kapsamında füze kalkanının Türkiye’ye konuşlanmasını” gündeme getirdi.
“İki aşamalı” onay istiyor.
1- Füze kalkanının NATO kapsamına alınması bağlamında Türkiye’nin “veto” hakkını kullanmaması.
“Evet” demesi...
NATO’da kararlar tüm üyelerin oybirliğiyle alındığı için Türkiye’nin tek oyu bile projeyi dondurabilir.
2- NATO kapsamında “füze kalkanının” Türkiye topraklarında kurulmasına Ankara’nın onay vermesi.
Bu da çok duyarlı bir sorun.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun yoğun çabası ile sonuç vermeye başlayan “komşularla sıfır sorun” politikasını delik deşik eder.
Özellikle Rusya ve İran’la “papaz” olunur.
....................
Bir yanda “büyük abi” Amerika’yla ters düşmemek, öte yanda Moskova ve Tahran’la bahar havasında, tomurcukları don vurması tehlikesi...
“Büyük devletlerle ilişki, ayıyla aynı yatağı paylaşmak gibidir” diyen İsmet Paşa bir kez daha haklı çıkıyor.
Ayı sevmek için yanağınıza uzansa bile pençesinin yara açması kaçınılmaz...
Amerika’nın geri adım atmayan “süper güç” kibir aromalı dayatma tavrı bilinmeyen şey değil.
Daha önce Irak’a Türkiye üzerinden girmesini öngören 1 Mart tezkeresi, TBMM’de takılınca ilişkilerin “derin dondurucuya” konulduğu hafızalarda henüz taze.
“Füze kalkanı” başları çok ağrıtacak.
Evet...
Bir kez daha...
“Füze kalkanının derdi” şimdiden gerdi.

Haberin Devamı

KALKAN BİR ‘BİTLİ YORGAN’Milliyetçi cephe hükümetleri için “bitli yorgan” denirdi.
Kimse istemese de üstümüze örtülmüştü.
Amerika’nın dayatacağı “füze kalkanı” projesi de bir “bitli yorgan...”
Önce ne menem şeydir anlatayım.
Amerika, İran’ın nükleer silah ve füze faaliyetlerinden bir süredir -deyim yerindeyse- kıl kapıyor.
Bu nedenle 3 ayaklı bir proje geliştirdi. Proje şöyle:
1- Kısa menzilli (1000-2000 km) İran füzeleri için Türkiye’ye füze savar sistemlerinin yerleştirilmesi.
Bunlar radar destekli çalışacak ve İran’dan daha füzeler atış aşamasında, Türkiye topraklarındaki füzelerle vurulacak.
2- Orta menzilli füzesavarların Polonya ve Çek topraklarında konuşlanması...
Bunların ise İran’dan fırlatılacak füzeleri Avrupa semalarında vurması öngörülüyor.
3- Uzun menzilli füzesavarların Amerika’daki Colorado ve Alaska yörelerine konuşlanması.
Bunlar -şimdilik- İran değil ama Kuzey Kore füzelerine karşı koruma sağlayacak.
Havada vurulacak.
İran’ın ŞAHAB adlı füzeleri henüz orta ve uzun menzilli değil.
Ama... Bu istihbarat doğru olmayabilir. Doğru olsa bile İran uzak olmayan gelecekte o menzillere de uzanacak teknolojiyi geliştiriyor.

Haberin Devamı

TÜRKİYE ‘NÖBETÇİ ECZANE’ABD Türkiye’yi “nöbetçi eczane gibi görüyor” demek pek de yanlış olmaz.
Ne zaman sıkışsa ilacını Türkiye topraklarında arıyor.
Kore Savaşı, Sovyetler Birliği’ne karşı nükleer füzeler, İncirlik üssü, U2 casus uçakları, Irak’a karşı birinci ve ikinci Körfez Savaşları, Çevik Güç, AVAKS filosu, Afganistan toprakları...
Şimdi de “füze kalkanı...”
İran’dan fırlatılacak kısa menzilli füzeleri daha ilk aşamada vuracak füze bataryasını Türkiye’ye konuşlandırmakta kararlı görünüyor.
Amaç...
“Balistik ya da bir olasılıkla nükleer başlıklı İran füzelerini yok etmek.”
Hadi balistik neyse, nükleer başlıklı İran füzesini vurma halinde nükleer bulut ve nükleer küller Türkiye üzerine çökmeyecek mi?
Neyse ki durum öyle değil.
Nükleer başlıklı füzeyi vurmak başka, başlıktaki nükleer bombayı patlatmak başka.
Nükleer bombanın patlaması için ayrı bir ateşleme sistemi var.
İran füzesi -hani mesela- Türkiye’den radarlarla algılanıp füze rampaları bataryasından vurulsa bile nükleer bomba patlamıyor.
Zaten Türkiye’de ABD’den “TAC-3” füze savarlar alarak “milli füze kalkanı” oluşturmak çabasında.
Fakat bir türlü sonuç alınamadığı yolunda kanılar yaygın.
ABD’nin tavrı şöyle özetlenebilir: “Füze kalkanı istemiyor muydun? İşte sana füze kalkanı. Hem de istediğinden daha gelişmiş teknoloji üstelik -milli- olursa, Rusya’nın ve komşularının tepkilerine karşı yalnızsın. Oysa üyesi olduğun NATO projesidir. Arkanda tüm NATO üyesi ülkeler var.”
Türkiye böylece dar alana itiliyor.
Manevra seçenekleri “yok” gibi. Sadece ABD projesi olsaydı, Ankara’nın “hayır” cevabı daha kolay verilebilirdi.
Ama NATO’nun ortak projesine direnmek zor.
Peki, ne olur?
Cevap zamana yayılır.
“2011 seçimlerinden sonraya, yeni parlamento ve yeni hükümet kalkanı kucağında bulur.”