Ermeni terörünün azdığı yıllardı... Kürtçülük adına cinayetler de başlamıştı. "Koruma falan almadan böyle rahatça nasıl dolaşabiliyorsunuz?" diye sormuş, "Bu teröristler sizi de vurabilirler" demiştim. Şöyle açıklamıştı:"Size yönelebilecek her şiddet hareketi öncesinde İngiliz polisinin kesinlikle haberi olur.Teröristler sınır ötesinden gelmişlerse, İngiltere topraklarına ayaklarını bastıkları anda yakalanırlar. Hiç çekinmeyip rahatlıkla gezin."Gerçekten... Ermeni ve PKK terörünün en yoğun olduğu yıllarda bile İngiltere'de Türk diplomatlarına, bürokratlarına tek saldırı olmadı.İngiliz istihbarat örgütleri hem bilgileniyor hem de önlüyordu.Irak'ta, İncirlik'te ve Suudi Arabistan'da konuştuğum Amerikalı subaylar bana "istihbarat" bağlamında İngiltere için ilginç bir saptama yansıtmışlardı:"Her coğrafyanın özelliklerine göre geleneksel ve köklü bölge devletlerinden istihbarat alırız. Örneğin... Irak için mutlaka Türkiye'nin gizli servislerinden istihbarat istiyoruz. Çünkü, Türkiye'nin daha Osmanlı döneminden kalma yerleşik yaygın ve güvenilir haber alma ağı vardır. Ancak... Bu bölgesel devlet istihbaratının yanı sıra, hangi coğrafyada olursa olsun ABD mutlaka oradaki İngiliz gizli servislerinden de bilgi ister.Irak'ta böyledir... Ortadoğu'nun diğer ülkelerinde, Afrika'da, Asya'da, Okyanus ada devletlerinde, her coğrafyada böyledir.Çünkü... İngiltere, yerkürenin yerleşik en güvenilir istihbarat ağına sahiptir."......................İngiltere istihbaratının ilk kez "atlamakta" olduğunu görüyoruz.El Kaide, yaşamı, majestelerinin gizli servisinin burnundan getirmekte... Lawrence'in torunları, 007'lerin çocukları aciz kalmakta. Neden?......................Çeşitli nedenler var.Örneğin... Terör örgütleri ve teröristler değişti.Teknolojinin bütün olanaklarını kullanabiliyorlar.İddialı bir gizli servis kadar güvenli bir sistem oluşturmuşlar.Parasal kaynakları güçlü.İdeolojik çizgileri nedeniyle geniş tabanlara dayalılar.Bütün bunlar doğru da...Sanıyorum... En önemlisi, İngiltere kendi geliştirdiği silahla vurulmakta.Yani... "Kendi topraklarında tutarak bir çeşit karantinaya aldığını sandığı" terör, şimdi silahını ona doğrulttu.Açayım... Dünyadaki bütün terör örgütlerinin liderleri için, başta Londra olmak üzere bazı Avrupa kentleri, "2. ikametgâh" gibidir.Örneğin... Yakın zamanlara kadar, devlete karşı birer hareket olan KDP ve KYB'nin liderleri Barzani ve Talabani'nin Londra'da konutları vardı. Eşleri orada otururdu. Çocukları orada okurdu. Hâlâ bu düzen sürüyor.Diğer örgüt liderleri de öyle...İslami terörün önemli isimleri de, Londra'yı mesken tutmuşlardır.İngiltere, bu yöntemle yerküredeki düzene karşı örgütlerin lider kadrosunu göbeklerinden, yüreklerinden ve -banka hesapları nedeniyle- cüzdanlarından Londra'ya bağlamıştı.Küresel istihbarat ağının çok güçlü olmasının bir nedeni de budur.Adı konulmamış ve satır aralarında gizli bir anlaşma vardı taraflar arasında..."- Bu örgütler, İngiltere'de eylem koymayacaklar. Başka ülkelerde İngiliz yurttaşlarını, kurumlarını, şirketlerini, ulaşım araçlarını hedef almayacaklar.- İngiltere'nin çıkarlarıyla çatışan coğrafyalarda gerekirse o coğrafyaları rahatsız edecekler."......................Son patlamalar gösterdi ki, İslam adına eylem koyduğu iddiasındaki katiller ve onların iplerini elinde tutan kara beyinler, Londra'nın müsamahası ile kendi topraklarında yaşattıklarıdır.Frankeştayn öyküsündeki gibi yaratılan canavar, sahibinin denetiminden çıkmıştır.Şimdi sahibinin gırtlağını sıkmaya yöneliyor.......................Terörizm adlı canavarlığı lanetliyorum.Ancak... "Benim teröristim iyi" ve "seninki kötü" zihniyetiyle, bu "kan çiçeklerine arka bahçe açmanın" yanlış olduğunun da artık anlaşılmasını diliyorum. g.civaoglu@milliyet.com.tr Eski Londra Büyükelçisi Merhum Rahmi Gümrükçüoğlu'nun konuğuydum. Büyükelçiliğin bulunduğu, Londra'nın lüks yöresinde yürüyor ve laflıyorduk.