Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

EŞİ Gaya ile kardeşi Şafak, Ufuk Güldemir ve arkadaşları tarafından çekilen av fotoğraflarını, el yazısıyla düştüğü notları ve yazıları “harika” bir kitapta toplamış.
Bu ne derin aşk, ne derin kardeş sevgisidir...
“BİR GAZETECİNİN AV ANILARI-GECENİN YÜREĞİ” adlı kitabın kapağında Ufuk, avladığı bir geyikle görünüyor.
Salonunda pek çok geyik, domuz, ayı ve diğer av hayvanlarının doldurulmuş başları asılıdır.
Ama...
“Kanser avı” ne yazık ki “avcı” oldu.

En uzun av
KİTABIN girişinde Ufuk Güldemir’in yazısı şöyle...
KANSER AVI

Haberin Devamı

İlk kez bir mayıs akşamında gördüm onu. Korkunçtu.
Silah kasama bir göz attım, hangi silahla onu avlayabilirim diye. Kasamda 7 ayrı çapta mavzer vardı.
Hiçbirisi onu avlayacak kalibrede değildi.
Onu elimdeki arsenal ile avlayamazdım.
Tek yolu vardı.

Kanser avı

Yakalayıp elimle boğmak.
Arjantin’de mızrakla domuz avlamıştım, gece korkudan titreyerek ayı beklemiştim yem başında.
Ama vücudumla hiç av yapmamıştım.
Nasıl ki somon erkekleri, çiftleşme öncesi vücutlarını bir silaha çeviriyor, ben de vücudumu bir silaha çevirmeliydim.
Kollarım bir mengene, gözlerim bir dürbün, göğsüm bir manda gönü, ellerim bir pençe... Ayak parmaklarımın arasında perde.
Vücudumu değiştirmeye başladım yavaş yavaş.
Onu yemleyerek de avlayamazdım. Çünkü farkında olmadan yemlemiştim yıllarca. Her gün gelip aynı yerde yemlenmişti, bayılıyordu tatlıya. Karşı koyamıyordu şekli aromaya. Ayının bala saldırması gibi yedikçe şekeri büyüyordu.
O kadar sinsiydi ki, kendini göstermedi bana yıllarca. Onu ilk fark ettiğimde o avlayacaktı beni neredeyse.
Sinsice saklanmıştı gölgeliklerime vücudumun ve aniden kafasını kaldırdı bir mayıs akşamı saldırmak için üstüme.
Tek çare vardı. Zehirlemeliydim kendi vücudumu. Eğer zehirlersem ben kendimi, onu da avlayacaktım.
Birkaç aya ihtiyacım vardı. Çünkü MD Anderson’daki rehberim dedi ki: “Sadece birkaç ay zamanın var. Ve sadece 4 trofe avlayabilirsin.”
Saydım. Biri pankreasımın kuyruğunda, üçü de karaciğerimde toplam 4 tümör vardı, kanserli trofe.
Hayatımın avıydı bu. En heyecanlısı, en tehlikelisi ve ölümcül olanı...
Bir damla yaş süzüldü.
Gözyaşı damlası bir kurşun.
İtikat silah.
Sevgi barut.
Yumruk boğazımda haykırıyorum.
Ben kanseri astım duvarıma...

UFUK GÜLDEMİR
Ağustos 2006 / MD Anderson, Houston.

Duvarda yok
AVDA vurulan hayvanlara üzülürüm.
Kıyamam.
Bunu söylediğimde Ufuk, av felsefesini anlatarak cevap verirdi.
Ama...
O felsefeye “kanser avında” sonuna kadar ve yürekten inandım.
Ufuk Güldemir’in yaşam tutkusuna öylesine güveniyordum ki, salonundaki “duvara asmak” söylemine de inançlıydım.
Ne yazık ki, duvardaki yeri boş.

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ FARKI
İKTİDARIN medya üzerinden geçmek harekâtına hiç sesi çıkmayanlar, başka hedefler üretiyorlar.
Örneğin...
Geride kalan cuma günü Bahçeşehir Üniversitesi’nde Kemal Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin’in konuşmacı olarak katıldıkları, benim yönettiğim bir panelde Vakit muhabiriyle yaşanan tatsızlık...
Vakit muhabiri soru sormak istiyor.
Söz veriyorum.
Kılıçdaroğlu’na sorusunu soruyor.
Kâğıthane’deki evinin adresinin doğru olmadığı iddiasını yansıtan bir soru.
Kılıçdaroğlu “Akşam buyrun, size çay-kahve ikram edeyim” diyor.
Ancak gazeteci elinde “muhtarlıktan aldığını” söylediği bazı kâğıtları sallayarak, “Söylediğiniz doğru değil” iddiasını yansıtan soruları yineliyor.
Bu kez Kılıçdaroğlu sorguluyor; “Siz gazeteci misiniz? Eğer öyleyse hangi gazetedensiniz?”
“Gazeteciyim. Vakit gazetesi, Hüseyin Kulaoğlu” cevabını alıyor.
Kılıçdaroğlu’nun yanıtı “Vakit gazetesiyse teşekkür ederim” oluyor.
Soru sorulmuş, cevap verilmiş. Nokta konulmuş.
Ancak gazeteci, başka sorusu olanlara mikrofonu vermemek için direniyor. Bağırarak konuşuyor. Protesto ediyor.
Görevliler bunun üzerine genç gazeteciyi dışarı çıkarmak istiyorlar. Kılıçdaroğlu sesleniyor:
“Asla asla bir şey yapmayın.”
Ben sesleniyorum:
“Bir şey yapmayın.”
Kılıçdaroğlu tekrarlıyor:
“Asla hayır hayır. Arkadaşımız oturabilir. Dokunmayın, hiç dokunmayın. Bir gazeteci sorusunu sorar. Yanıtını alır ve mesele biter.”
Burada yönetici olarak benim ve konuşmacı olarak Kılıçdaroğlu’nun tavırlarımız açık ve net.