Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

YAŞANAN krizin asıl sorumluları “anonim”dir. Akut hastalık olarak her dönemde Türkiye’nin yakasına yapışık kalan “kanun yazmada yetersiz kalıştır...”
MİT yasasındaki maddede “MİT yöneticilerinin ve eski MİT’çilerin yargılanmaları için Başbakan onayı gerektiği” kesin ve açık bir dille yazılmış olsaydı şu duyarlı düğümle karşı karşıya kalınmazdı.
Şimdi, yapılmakta olan budur.
Ayrıca...
Madde hem mevcut haliyle, hem de değiştirilmek istenen yeni haliyle eksiktir.
“Eski MİT’çiler” kapsam dışıdır.
Şu satırlar yazılırken Ankara’dan gelen haberlere göre AK Parti “değişiklik yapan madde metnine de bir değişiklik” hazırlamıştır.
Komisyona sunacaktır.
Bu bile “kanun yazma” performansı (!) için örnektir.

Haberin Devamı

ÖZAL: BEN YAZMIŞTIM
ZAAFIN yeni olmadığının bir örneğini merhum Turgut Özal’dan dinlemiştim.
IPI’ın Kyoto’daki toplantısına gitmek için Singapur havalimanı transit salonundaydım.
Gazeteden haber geldi.
Turgut Özal benimle konuşmak istiyormuş.
Aradım...
Hiç bekletmeden bağladılar.
Özal gazetemde “Bekaa’da Abdullah Öcalan’la yaptığım konuşmayı” okumuş.
“Enteresan... Ama kopukluklar vardı. Sanki bir şeyleri atlayıp yazmamışsın gibi geldi” dedi.
Aslında yazmıştım ama hocam ve değerli dostum Ceza Hukuku Profesörü Uğur Alacakaptan’ın süzgecinden geçtikten sonra bir sürü yeri makaslanmış kırpılmıştı.
Bunu söyledim.
Sordu:
“Niye makasladınız?”
Ona yeni çıkan TMY’de (Terörle Mücadele Yasası) yer alan “terör örgütünün propagandasını yapmak” ifadesinin her yana çekilebileceği, geniş yorumlanarak yargıda suç olarak görülebileceği kaygısını anlattım.
Turgut bey çocuksu bir içtenlikle “yahu o yasayı ben yazdım, propaganda kelimesini methetmek manasında kullandım” demez mi?
“Propaganda” ve “methetmek (övmek)” apayrı şeyler.
“Propaganda” derseniz, önyargılı biri “sadece terör örgütünün adını bile yazsanız” bunu o kapsama sokabilir.
Oysa “methetmek” eşanlamıyla “övmek” fiilidir.
Bu da propaganda oluşturur.
Bazı kelimeler farklı olabilir ama Turgut Özal’la konuşmamız başlı başına bir teknik bilgi gerektiren yasa yazmanın iyi niyetli de olsa ehil olmayan ellerde nasıl hukuk yanlışlarına neden olduğunu göstermekte.

Haberin Devamı

ONARMAK YAPMAKTAN ZOR
ŞİMDİ yanlışı onarma süreci yaşanıyor.
Başka yanlışlar pahasına...
Sürmekte olan bir dava için özel yasa çıkarılıyor.
Yasaların genelliği ve objektifliği ilkesi nerede?
Savcıdan dava dosyası alınıyor ve başka savcıya veriliyor.
Savcı gerçekten görevini kötüye kullanmışsa KCK operasyonu nasıl o savcının emriyle yapılır, yüzlerce kişi gözaltına alınır?
KCK bağlamında MİT müsteşarı için tutuklama emri çıkmışsa ve iptal edilmemişse ve de ona, eski müsteşara, diğer iki MİT mensubuna uygulanmıyor?
Polis formalite gereği evlerine bir kere uğrayıp “bulunamadı” diye zabıt tutmakla yetiniyor. “Gözaltına alınsınlar” isteğinde değilim elbette ama bu “fars” gösteriden kaldırılmalı. Bunun da yolu dosyanın verildiği savcının yakalama emrini iptal etmesidir.
Böylece çok önemli bir yasa maddesinin değişmesi üzerinde zaman baskısı -nispeten- kalkar.
Bu yasa önerisi Meclis’ten geçer mi?
Geçer...
Ama...
Muhalefet “iç tüzükteki” direnişini tekrarlarsa uzayabilir.
Zamana yayıldıkça, tartışmalar sürdükçe, “başbakana yargının üstünde müdahil rol veriliyor” söylemleri köpürürse iyi mi olur?
Aslında yapılmakta olan şey yasada zaten var olan hükmü daha net bir ifadeye dönüştürmek ve kapsamını eski MİT’çilere de yaymaktır.
Maddeyi onarmak yeni madde yapmaktan daha zor ve çok daha sancılı.