Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

BİR film izledim. Adı “Kara Fırtına...” Bilim adamları evrenin üçte ikisini oluşturan karanlık bölgeden “kara madde” birikimini elde ederler.
Sızma sonucu “kara madde” bulutlara bulaşır.
“Kara madde” yüklü bulutlar yerkürede kentleri bile yutacak bir tehdit oluşturur.
Artık sıklaşan “büyük ekonomik krizler” tıpkı bu “kara madde” yüklü bulutlar gibi saldırmakta.
.........................
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a birkaç yıl öncesine kadar “Erdoğan Çankaya Köşkü’ne çıktığında onun yerini alacak adam” gözüyle bakılıyordu.
Artık Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “veliaht prens...”
Babacan “lider kumaşından” bir politikacı değil.
Ama...
Düşünülebilecek en iyi teknik adam olduğunu yıllar içinde kanıtladı.
Donanımlı...
Çok çalışkan...
Dosyalarına hâkim.
“Doğruları konuştuğuna” inanılan güvenilir adam. Bu “güvenilirlik” aile geleneği. Baba Ankara’nın en büyük tüccarlarından biri. Tekstil sektöründe Türkiye genelinde satış yapmak isteyen her sanayicinin Babacan’ların referansına ihtiyacı var. Malı Babacan’lar tarafından beğenilip alınmış, fiyatı uygun bulunmuş mala Türkiye satış kanallarında yeşil ışık yanmış olur. Babacan’ların tüm işlemleri faturalıdır. “Sıfır” kayıt dışı ile çalışılır.
Babacan bakanlık koltuğunda geçen 10 yıla yakın sürede sıraladığım temel özelliklerine “deneyim birikimini” de koydu.
Ayrıca...
Ekonominin ve dış politikanın küresel aktörleri arasında çevre edindi.
Onlar arasında zaman zaman evlerinde konuk olacak kadar yakın dostları var.

Haberin Devamı

DENİZ FENERİ’NE ‘PÜF’
DÜN TV’de Babacan’ı bunların dekor fonunda izledim.
“Avrupa’da ekonomik kriz olasılığının arttığı” kaygısını dile getirdi.
Yunanistan’ın yanı sıra İrlanda’nın sarsılmakta oluşu ve “sırada İtalya, ardından -belki- İspanya” denildiği şu süreçte “2008 Dünya Ekonomik Krizi gibi bir ikinci kriz” yorumlarına işaret etti.
O denli bir “derin krizi” Avrupa taşıyabilir mi?
Bu kara delik Türkiye’yi de yutar mı?
Bir önceki gibi kara delik çekiminden “teğet” geçerek sıyırsa bile Türkiye’ye etkileri ne olabilir?
Babacan “daha 2-3 ay öncesinden teknik kadrosunun çalışmaları başlattığının, simülasyonlar yani hangi hallerde, hangi kuvvetle darbe alınırsa tahribatı neler olabilir konulu hazırlıklar yapıldığının, Türkiye’nin şimdiden gardını aldığının” mesajını verdi.
Türkiye’nin darbelere karşı zayıf karnı “cari açığın” yılın son aylarında ekonomi normallerine geçmesini beklediğini söyledi.
Türkiye, “yemin krizine, şike skandalına” Deniz Feneri’ndeki ışığa “püf” denilmesine, yani bu içbükey aynalara odaklanmışken, sınırların ötesinde ikinci ekonomik kriz dalgası kabarmakta.
Yeni bir tsunami...
Böyle bir netameli sürecin öngörülmesi, dalgayı göğüsleyecek engellerin hazırlanması bir bakıma karamsarlığa “birkaç avuç gökyüzü maviliği” sunuyor.

Haberin Devamı

GS VE DİĞERLERİ
BAŞKAN Ünal Aysal’ın son çıkışı ligin “GS ve diğer kulüpler bloğu” resmini çizdi.
Aysal’ın “Federasyon, mahkemeye bağlı kalmadan, eldeki belgelerle bir an önce karar vermelidir” çağrısına karşı diğer kulüpler “omuz omuzayız, sıkılmış tek yumruğuz. Gerçeği yargı belirler” tavrını koydu.
Aslında...
Federasyon’un daha operasyonun başlarında “yargı sürecine endeksli olmaksızın kararını özgür iradesiyle kendisinin vereceği, yeni başkanın, dosyalardaki çok ciddi kanıtlar gördüğü” mesajı ile Aysal’ın çağrısı örtüşmekte.
Bu nedenle Federasyon’dan “Aysal bu sözlerini sürdürürse, disiplin hükümleri işler” uyarısı tutarsız, çelişkili görünüyor.
Ama...
Konuya başka açıdan bakmak gerek.
GS’ye yararlı olacağına kuşku duymadığım Başkan Aysal’ın bu çağrısını -haklı olsa bile- gene de tedirginlik verdi.
Ezeli rakip FB’nin bu zor anında böyle bir çağrı Galatasaraylı “eleganlığına” uymadı.
Hani “şık değil” denildiği gibi bir görüntü oluştu.
Yadırgandı.
Ayrıca...
Ligin diğer bütün takımları bloğu karşısında sadece Galatasaray ayrışması bize antipati rüzgârları estirir.

Haberin Devamı

VELİAHT PRENS ÖRNEĞİ
AYSAL, çok başarılı bir küresel işadamı... Çok yıllardır Türkiye dışında geçti zamanının büyük kısmı.
Batı konseptinde düşünüyor ve konuşuyor.
Oysa...
“Burası Türkiye, yok öyle” sloganı bu toprakların gerçeğidir.
Daha iyi anlatmak için bir örnek vereyim.
Çok büyük bir şirketler gurubunun veliaht prensi, yurtdışında parlak bir eğitimi tamamladıktan sonra, Türkiye’ye döndü.
Aile şirketler grubunun bir bölümünün başına geçti.
Yılsonunda yapılan değerlendirme toplantısında olanları dinlemiştim.
Toplantıda her biri büyük şirketlerin başında olan genel müdürler, tek tek kürsüye gelmiş, aldıkları sonuçları rakamlarla dile getirmişler.
Pırıltılı bir tablo çizmişler.
O bölümün başındaki “veliaht prensten” kendileri için bir takdir konuşması yapmasını ve alkış bekliyorlarmış.
“Veliaht prens” kürsüye gelmiş ve hepsinin beklentilerini çöpe atan şu cümleyle bitirmiş konuşmasını:
“Sizler olmasaydınız bu şirketler çok daha iyi noktada olurlardı...”
Ortaya sanki bir bomba düşmüş.
Gergin bir psikolojiyle dağılmış toplantı.
Genel müdürlerin bazıları aralarında “istifadan” bile söz etmiş.
Bu tepkiler kulağına geldiğinde “veliaht prens” şaşırarak içtenlikle bakın ne demiş:
“Okuduğum ülkede nezaket uğruna bazı gerçekleri söylemediğim için eleştirildim.
Burada da gerçekleri söylediğim için eleştiriliyorum.”
............................
Ayrıca yorum yok.