Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Dağlıca’da 16 şehidin yürekleri-mizdeki yangını sürerken bu kez de Iğdır’da 13, Tunceli’de 1 polisimizi yitirdik.

Şehitlerimize rahmet, ailelerine ve ulusumuza başsağlığı, yaralılara şifa diliyorum.

Katil teröristleri lanetliyorum.

TSK’nın karadan ve havadan sıcak takiple teröristleri etkisiz hale getirmeleri elbette devlet refleksidir/görevidir.

........................

Ancak...

Bu gidiş nereye?

1970’li yılların sonlarında sol/sağ çatışmalarıyla günlük ölüm sayıları, istatistik verilere dönüşmüştü ne yazık ki!..

Haberin Devamı

Bir ya da iki sütunluk haberlerle sayfalara yansıyordu:

“Dünkü terör bilançosu ..............” diye başlıklarla sunuluyordu.

Türkiye bir “alacakaranlık” yörüngeye kaymıştı.

Her gün yitirilen canlarla bu “alacakaranlık” yörüngede kısır döngü yaşanıyordu.

........................

35 yıl sonra...

İşte dünkü tablo:

“14 polis şehit... 100’e yakın PKK’lı öldürüldü.”

Ve 35 yıl sonra kafalarda gene aynı soru:

“Bu gidiş nereye?..”

.......................

Bütün göstergeler senaryonun sayfalarını açığa çıkarmakta.

“Arap Baharı” ile “domino taşları” gibi art arda karışan/yıkılan İslam ülkeleri arasına Türkiye’yi de katmak!..

Kuzey Afrika ülkelerinden sonra Suriye karıştı/karıştırıldı.

Yıllardır süren ve ne zaman/nasıl biteceği bilinmeyen Suriye ile sınırdaş Türkiye’de de fitil ateşlenmeliydi.

Türkiye’nin Güneydoğu komşusu Irak zaten fiili parçalanma dramını yansıtmakta.

Irak yangınından da sınırın bu tarafına kıvılcımlar uçuşmakta.

Türkiye bu iki komşusunun kaderini paylaşmalıydı.

Karışmalı/karıştırılmalı Güneydoğu bölgesinden başlatılacak bir iç savaşın yangını çıkarılmalıydı.

Bir yandan Güneydoğu, Türkiye’den koparılırken, öte yandan da güney sınırında Kürt kantonları birleştirilmeli, Suriye’nin batısında denizle buluşmalıydı.

Tabii...

Güneydoğu’dan kopacak/koparılacak coğrafya da güneydeki Akdeniz’e kadar uzanacak Kürt kantonlarıyla birleşmeliydi.

Zaten...

Kobani PKK’nın “türevi.”

Hatta...

“Özdeşi...”

.......................

Barış sürecinde Kandil’in ağırdan alması ve ardından da saldırılara geçmesi bu senaryonun gereğidir.

Haberin Devamı

Planın Kandil Dağı’nda yapıldığı ve uygulama senaryosunun da Kandil’dekilerin ellerinden çıktığını sanmak “saflık” olur.

Bölgedeki bazı devletlerin, bölge dışından büyüklerin sahneye koyduğu bir “büyük oyun” bu...

.......................

Türkiye işte bu “büyük oyunu” bozmak zorunda.

PKK’nın ötesinde asıl büyüklerin senaryosunu da tıpkı İstiklal Savaşı’nda olduğu gibi tarihin çöplüğüne fırlatabilmeli.

Bunun için de kenetlenmeliyiz.

Ne yazık ki hâlâ içeride didişmeler sürüyor.

İnsanlarımızı birbirine düşürecek siyasi partilere (HDP) saldırılar tehlike potansiyelidir.

Gazetelere, örneğin -kesinlikle kınadığımız- Hürriyet’e taşlı sopalı saldırılar medyayı da hedef alan ve demokrasinin dördüncü gücünü saf dışı etmek çabalarını yansıtıyor.

Oysa...

Bu büyük oyunda Türkiye’nin elindeki en güçlü kart -Arap Baharı’nda domino taşları gibi art arda karışan ve yıkılan İslam coğrafyası ülkelerinin sahip olmadıkları- “demokrasi”dir.

Demokrasinin unsurları birbirine kenetlenmeli ve büyük oyunu göğüsleyerek püskürtmelidir.