Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Medyada "Sansür, otosansür, özdenetim" bağlamındaki "turnusol" kağıdı deneyleri... "Beyaz Saray'dan başkan gönderen gazete" Washington Post'un önce bu "tehcir" (= zorunlu göç) olayı. (1) Washington Post'un sahip ve genel yönetmenlerinin, başkanlarla "özel ilişki" geleneği vardır.
En azından ayda bir Beyaz Saray'da ya da gazete patronunun ya da o sırada genel yönetmen kimse onun evinde akşam yemekleri yenir.
Şömine başı muhabbetleri olur.
Ama o özel ilişki çerçevesinde kalır dostluk.
Profesyonel yaşama taşınmaz.
"Saray'dan başkan kaçırtma" olayı bunun örneğidir.
Anlatayım...
Cumhuriyetçi Başkan Nixon'ın seçimde, rakip parti Demokratların Watergate adlı binadaki merkezini "elektronik böcekler koydurtarak dinlettiği" yolundaki haberler, Washington Post'a sızmıştı.
Kitabı satış rekorları kıran genç muhabir Bob Woodward hadiseyi didik didik etmiş, bu iddianın doğru olduğunun kanıtlarına ulaşmıştı.
Gazetenin Genel Yönetmeni Benjamin C. Bradlee, Başkan Nixon ve eşiyle olan arkadaşlıkları nedeniyle "otosansürü" aklından bile geçirmedi.
Haberin "her gün manşetlerde yer alması, Başkan Nixon Beyaz Saray'dan ayrılıncaya kadar tüm gerçeklerin kamuoyuna duyurulması" kararını verdi.

Elbette objektif gazetecilik gereği Nixon'dan da görüşü, savunması istenmişti.
Nixon kulaklarına inanamıyordu. Genel Yönetmen Ben Bradlee onun dostu değil miydi? Bu haberi nasıl basabilirdi?..
Adamlarına "Bana Ben'i bulun, konuşacağım" dedi.
Bir dakika sonra Ben Bradley telefondaydı.
Başkan ona "Herhalde şaka yapıyor olmalısın, bunu nasıl basarsın?" gibi bir şeyler gevelediğinde, aldığı cevapla yıldırım çarpmışa döndü.
"Haber yayına hazırlandı, gazetenin manşetinde olacak. Yarın okursun.
Ve bu böyle sürecek..."
Nixon telefonu öfkeyle kapatırken söylenir:
"Sen öyle zannet..."
Bu kez gazetenin sahibesini telefonla bağlamalarını ister.
Cathrine Graham'e, "Genel yayın yönetmenin çılgınlık yapıyor. Durdurt bu yayını" sözleri de adeta duvara çarpar.
Gazetenin sahibesinin cevabı, "Benim ve hissedarların işi gazetenin mali yapısıdır, idaresidir. Senin isteğin yayıncılıkla ilgili olur. Ben ile konuş. Karar onundur."
Nixon telefonu kapatır.
Oval odadaki koltuğa yığılır.
Başkanlıktan istifasına uzanacak "son" başlamıştır.
İşte bir gazeteyi dünyanın en saygınları listesinde ilk sıralara çıkaran "Saraydan başkan kaçırtma" hadisesi.

Aynı gazete için bir başka "turnusol kağıdı" deneyi.
ABD, Küba'ya gizlice ve ansızın çıkarma yapmak ve Castro'yu devirmek planını yapmıştır.
Uygulamaya koymak üzeredir.
Bu plan da, çıkarma günü, saati ve yerine kadar ayrıntılarıyla Washington Post muhabirleri tarafından ele geçirilmiştir.
Ancak Washington Post'un Genel Yayın Yönetmeni, haberi tutar.
Yayımlatmaz.
Yazma ve konuşma yasağı koyar. Gerekçesi "ulusal yarar"dır.
ABD kuvvetleri, tam gizlilik ve karartmayla Küba'ya, Domuz Burnu Körfezi çıkarmasını yapar.
Ancak başaramaz.
Askeri bir skandal ve beceriksizlik olarak tarihe geçer.
Ancak, bu başarısızlık, Washington Post'a fatura edilemez.
Oysa Post'ta "çıkarma olacağı" haberi yer alsaydı, günah keçisi bu gazete olacaktı. Genel yayın yönetmeni yaşamı boyunca utanç duyacaktı.

Sorumlu ve etik gazetecilikte her şey "ak" ve "kara" kesin renklerinde ayrılmış değildir.
New York Times başlığının altında "yayımlanabilecek her haber" diye yazar.
Neyin yayımlanabileceği ise "kanunla, yönetmelikle, hatta medya - bazen - meslek kuruluşlarının değer yargılarıyla" belirlenmez.
Neyin yayımlanabileceğinde "doğru" karar, gazetenin ve gazetecinin kararıdır. Gazetenin ve gazetecinin meslek, yurttaşlık ve insanlık kimlik kartı böyle oluşur.
(1) Basının Gücü Yazan: Martin Walker
(2) Karat: Değerli taşların çap ölçüt, birimi.