Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Her sabah eve, Türkiye’de yayımlanan günlük gazeteler “takım” gelir.
3 de yabancı gazete.
BBC’yi televizyondan izlerim... Bunları okumak ve izlemek 3 saatimi alır...
Bazılarını yürüme bandında okurum. Karşımdaki ekranda haber kanalları sörfü yaparım.
Bu saydıklarım arasında, bir süredir TARAF‘’ın özel yeri var. 7 gün üzerinden en az 4 gün manşetinde-sürmanşetinde çarpıcı haberler olur.
Özellikle “asker” konusunda alışılmışın dışında haberlerdir bunlar.
“BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun bulunduğu helikopterin, Mirgün Cabas’ın sürekli telefon sinyalleriyle düşürüldüğü” haberi gibi absürt birkaç örneğin dışında, yakın siyasi tarihin sayfalarını oluşturacak çok önemli olayları gün ışığına çıkarmıştır. Gazetecilik başarılarıdır...
“Neden TARAF, hangi kaynaklardan sızdırılıyor?”
Haberin kendini değil de, bunları sorgulamak benim ilgi alanımda değil...
Bu kez de “Balyoz Harekâtı” iddiası, TARAF‘ın manşetinde patladı.
Dehşet verici “başlıklar” ve “alt başlıklar...”
Doğrusu “Vay be!” dedirtti.
Camilere bomba, dini kisveli grupların hava müzesine baskını, darbeyle birlikte toplanıp gözaltına alınacaklar, işbirliği yapılacak gazeteciler, Hava Kuvvetleri’nin bir jetinin bir başka jetini düşürmesi...
Ve daha neler neler!

Yılın gazeteciliği olurdu

Katran karası günler

Haberin sütunlarına yumuldum.
Gerçekten ayrıntılı bir “darbe” senaryosu.
Müthiş...
Yıl 2003...
Planın hazırlayıcıları arasındaki doruk isim de, dönemin İstanbul 1. Ordu Komutanı Org. Çetin Doğan.
Fakat...
Satırlarda ilerlerken dikkatimi çeken şey, bunun “seminerde sunumu yapılan senaryo olduğu” yolundaki satırlardı.
Çok sayıda subayın katıldığı ve dinlediği bir senaryo.
Çetin Doğan, o seminer için birinci derecede tehlike olarak “dış düşmanı” değil, “iç sorun irticaa” öncelik vermiş.
Senaryo buna göre tüm ayrıntılarıyla yapılandırılmış.
Yani...
“Resmi” tanımı “iç sorun irtica” olan bir seminere sunulan senaryo.
Ancak...
TARAF’ın haberi yansıtış tarzı, “gerçi bu bir seminer ama aslında ayrıntılı bir darbe uygulama planı” mesajını veya izlenimini veriyor.
Daha önce medyada yer alan, Sarıkız, Ayışığı, Eldiven ve daha birkaç “darbe planı” iddiasından sonra bu da “acaba” dedirtebilir.
Ne var ki ...
“Gerçek” olabilmesi için bana fazla “uçuk” gibi göründü.
Ailemde yüksek rütbeli subaylar vardı... Onların katıldıkları “harp oyunlarını” çok kez dinledim. Hatta, aynı evde yaşadığımız merhum Org. Ragıp Uluğbay’ın (Eski Bakan İsmet Uluğbay’ın abisi) kurmay akademisindeyken üzerinde çalıştığı “harp oyunu” taslaklarına da tanık olmuştum.
Olaylar, durumlar sıralanır ve resmin bütününü görerek komutan adaylarının nasıl karar verecekleri test edilir.
Gene de burası Türkiye...
Her şey olabilir...
O nedenle, ihtiyatlıyım. Yayının devamını önümüzdeki günlerde okuyacağım.
Haberde önemli bir eksik kafamı kurcalıyor.

Haberin topallayan ayağı
Kimseye gazetecilik öğretmeye niyetleniyor değilim fakat gazetecilikte temel ilke “İlgili tarafların görüşlerini de almak ve yansıtmaktır.”
TARAF’taki haberi yayıma hazırlayanların, bu “Balyoz” adlı darbe planı iddiası için olayın birinci adamı Org. Çetin Doğan’a görüş sormaları gerekirdi.
“Sizin birinci derecede sorumlu olduğunuz bu çalışma nedir, ne yapmak istediniz, bu bir darbe planı mıydı?”
Görebildiğim kadarıyla bu yapılmamış.
Belki Çetin Doğan Paşa’nın görüşünü almak istemişler ama ulaşamamış olabilirler.
Böyle bile olsa habere, “Çetin Doğan’a ulaşmaya çalıştık fakat başaramadık” unsurunu koymaları gerekirdi.
Uğur Dündar’ın dün akşam Çetin Paşa’yı programında konuk alarak konuşması bu ilkenin örneğidir.
Ayrıca...
Em. Org. Çetin Doğan “Bu bir seminerdi. Karargâhın da haberi vardı” açıklamasını yaptı.
Uğur Dündar’a yaptığı konuşma gerçekten etkileyiciydi. Özellikle camilerin bombalanması, bir jetin gene silah arkadaşı bir başka jet tarafından kasten düşürüleceği gibi iddiaları “alçakça” diye nitelemesi, “Bu nasıl olabilir?” diye sorarken emin duruşu dikkat çekiciydi.
“Yani... Ben bu planı uygulayacağım, darbe yapacağım, 1. Ordu Komutanı olarak, Kara Kuvvetleri Komutanı’nı, Genelkurmay Başkanı’nı atlayıp başa geçeceğim!.. Akıl, mantık neresinde?” söylemi gerçekten düşündürücüydü.
Hele “Benim demokrasi dışındaki en küçük tavrımı söyleyecek olanın alnını karışlarım” söylemi...
Ayrıca...
Bütün bunları savunmaya çekilerek dile getirmedi. Atatürkçü laik kişiliğini de dimdik vurguladı.
Gelişmeleri ve TARAF’ın yayınını izleyeceğim.