Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

En sağlam ve güvenilir olması gereken dönemde darbeler alıyor.
Ama...
Daha üzücü olan şey, doruklarındaki generallerin adeta kendilerine çelme takmaları...
Olaylar kişisel olsa da orada kalmıyor, TSK için duyguları ve yargıları etkiliyor.
Siyasal gündeme "golfçü paşa"  diye geçen Hava Kuvvetleri Komutanı Aydoğan Babaoğlu son örnek...
Hava Kuvvetleri Komutanı, nasıl olur da kendine bağlı jetler, sınır ötesine de geçerek PKK'lılara bomba yağdırırken bundan haberdar olmaz?..
Nasıl olur da, Genelkurmay'ın sabah  9.30'da açıkladığı Aktütün Karakolu'na baskından, verilen şehitlerden akşama kadar haberdar olmaz?..
Doğrusu Genelkurmay'ın, "Hava Kuvvvetleri Komutanı'nın bütün bunlardan haberi olmadan Antalya'da golf oynadığını tabak gibi apaçık ortaya koyan"  açıklaması daha da acı.
Bu manzarayı kamuoyuna izah etmek mümkün değil.
Fakat...
Daha duyarlı olan boyut, dağlarda çarpışan "Mehmetçik" e, genç astsubaylara ve subaylara etkisidir.
PKK ile namlu namluya geldiklerinde komutanın yeşil sahada golf oynadığını düşünmeleri çok mu olanak dışı?..
Değerli bir komutan olarak tanınan Babaoğlu Paşa'nın basireti mi bağlandı ne?
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral İlhami Erdil'le başlayan ve burada tek tek saymakta fayda görmediğim, "TSK'da kendi kendine çelme"  örnekleri üzüntü vericidir ama kimlerin keyifle ellerini ovuşturduklarını görmek daha da üzücü.

Haberin Devamı

DİNLE NEYDEN ve VİCDAN
İki Türk filminin de galalarına gittim.  Filmler için söyleyeceğim şu:

Ses, görüntü, ışık, efekt artık Avrupa sineması düzeyine yaklaşıyor.
Oyuncular da gerçekten iyiler.
Özellikle Nurgül Yeşilçay ve Murat Han Vicdan'da rollerinin hakkını verdiler.
Buna karşılık...
Her iki filmde de -yeterince-  sağlam birer senaryo ne yazık ki yoktu.
"Oyuncuların başarısını, ses, görüntü, ışık, efekt, müzik  ve  tümüyle teknolojiyi ne yazık ki zayıf senaryolar"  taşıyamıyor.
Oysa... Her iki filmde de işlenen konular çekici ve ağırlıklı.
Ama... Senaryolara kıvamında yansımamış.

Kendine çelme

Filmlerin sonunda ışıklar yanıp salondan çıkarken "keşke gelmeseydim"  gibi bir pişmanlık yaşamadım.
"Gene de filmler ilginçti"  diyebilirim.

Gala görüntüleri
Filmlerin gala geceleri farklıdır. İddia çıtası daha yüksekte bir gösteridir.
Film öncesinden de gözlemlerimi yazayım...
DİNLE NEYDEN, İstinye Park'ta AFM Sinemaları’ndaydı.
Açıldığından bu yana zaman zaman giderim.
Ancak... İstinye Park'ta ilk kez bu kadar çok başörtülü gördüm.
"İzleyicilerin yüzde 70'i başörtülüydü."
İstinye Park galalarında küçük sandviçler eşliğinde beyaz-kırmızı şarap ve diğer yerli içkiler sunulur.
Bu galada ise, alkolsüz meşrubat ve yemek vardı.
Sultan III. Selim'in sevdiği ve saydığı bir veziri, eşi öldükten sonra mevlevihaneye çekiliyor, bu yalan dünyadan kopuyor.
Bu arada Napolyon'un o zaman Osmanlı'ya ait olan Mısır'a saldıracağı haberi alınınca vezir, mevlevihaneden bilgelikle müdahalelerde bulunuyor.
Fransız ulaklar ve elçilerle görüşüyor.
Tabii... Tasavvuf felsefesi, dini dokular içinde ilerliyor film...
Seyircileri de bu konulara meraklılardan oluşmuştu.
Bir İstanbul Masalı'ndan tanıdığımız Ahu Türkpençe, Son Osmanlı Yandım Ali'de Mustafa Kemal rolündeki Alican Yücesoy ve usta oyuncu Lale Mansur, Burhan Öçal... Hepsi iyiler. Keşke hikâye de iyi olabilseydi.
VİCDAN için de o denli olmasa bile aynı izlenimlerim var.
Oyuncular ve teknoloji iyi, senaryo DİNLE NEYDEN'in üstünde ama gene de sarkıyor.
Filmi izleyenlere gelince... Böylesine iddialı sanatçıların oynadıkları bir filmin galasına neden diğer ünlü sinema sanatçıları gelmezler?..
Arzum Onan-Mehmet Aslantuğ, Berna Laçin dışında ünlü göremedim.