Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Kerem Cem sürprizi: “Ah Bir Ataş Ver”

NÜKLEER savaş ya da teröristlerin nükleer bombalarıyla planetimizin sonu gelmiş. Bir kadın ve bir erkek sığınağa kapanmışlar. Bu konuya ilk kez 2005 yılında Londra’da Bush Theatre’da perde açan oynanan “Sondan Sonra” adlı oyun Türkiye’de... Duru Tiyatro’da alkış alıyor. 11 Eylül ile gelişen paranoya, faşizan eğilimler ve iktidar ilişkileri işleniyor. Mark’ı Emre Kınay oynuyor.
Louise karakterinde ise Afife Tiyatro ödülleri töreninde “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü alan Ahu Türkpençe...
Onun fizik mühendisliği eğitimi alırken oyunculuğa geçişi ilginç. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde fizik eğitimi alıyormuş. 3. sınıfta fiziği bırakıp Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne geçmiş ve mezun olmuş.
“Müjdat Gezen’den mezun olduktan sonra anneme söz verdiğim için tekrar dönüp fizik bölümünü bitirdim” diyor.
Şeffaf Oda’nın diğer konuğu Keremcem kendi tarzı dışındaki müzik türleriyle de ilgileniyor. Geçenlerde Cihangir’de bir restoranda karşılaştık. Ondan ilk kez “Ah Bir Ataş Ver”i dinledim. Batılı fiziği ve müziği ötesinde onu Türk müziği yaparken dinlemek sürpriz oldu.
Şeffaf Oda’da izleyicilerle de bu türküyü paylaşıyor. Keremcem’in yeni albümünün adı “Hayata...” “Sondan Sonra’ya” bu albümdeki parçalarının “yaşam sevinciyle” umut mesajı veriyor. Keremcem Dean Martin’den “That’s Amore”yi nasıl da hoş söylemekte.
...............................
Ahu Türkpençe ve Keremcem Şeffaf Oda’da keyifli bir pazar harmanı...

Haberin Devamı

Kerem Cem sürprizi: “Ah Bir Ataş Ver”

CEMAL HÜNAL’DAN AT BİNME EĞİTİMİ
CEMAL Hünal’ın çektiği şu fotoğrafa bakın. “Blush pembesi tırnaklar ve kılıç...” Bu Cemal Hünal klasiğinde eksik olan ne?
“Ok/yay ve at” arıyor gözler.
Cemal “ASİ” dizisi çekimleri süresince bir yayla evi kiralamıştı.
Evin ahırına İstanbul’dan getirttiği iki atını koymuştu.
Sabahın seherinde atına atlar, elinde yay ve okuyla tavşan avına çıkardı.
Ateşli silah sevmeyen Cemal’in çektiği fotoğrafta “kılıç” olması doğal.
Fotoğraftaki “ok/yay ve at” eksikleri ise Cemal Hünal’ın yeni kurduğu çiftlikte tamamlanıyor.
Film çekimleri için bu çiftlikte “at binme, ok atma, hatta kılıç kullanma” eğitim programları var.
Sinema oyuncuları ve figüranları, tarihi filmlerde çok daha gerçekçi ve kaliteli oynayacak.
Bunları Cemal Hünal’dan sergilere kapılarını açan Sofa Otel’in Roof’unda dinledim.
Ayşe Özyılmazel, Doğa Rutkay ve Ozan Doğulu ile birlikte Cemal Hünal’ın objektifinden de fotoğraflar sergileniyordu.
Her fotoğraftaki “pembe” renk, tuvaldeki fırça darbesi gibiydi.
Davet sahibi “Leone Blush’a” imza atan Kayra için “Blush yorumu” kareleri bunlar.
Sıcak yaz aylarında Blush’tan “pembe serinliği” keyifli oluyor.
Özel tasarım şişenin “buzlu yüzeyi” ise serinlemeyi gözle başlatıyor.
Türkiye’de pembe şarap organiktir, sağlıklıdır.
Batı’da ise bazı pembe -masa- şarapları ise kırmızının kimyasallarla ağartılması işleminden geçirilir ki, bu hem zararlı, hem lezzet noksanlıdır.

Haberin Devamı

Kerem Cem sürprizi: “Ah Bir Ataş Ver”


RIHTIMDA ŞEFFAF SARAY
GEÇEN yıl Moskova’da Chanel “Paris-Rusya” defilesini yapmıştı. Bu yıl da Çırağan rıhtımında “Paris- Bizans” defilesi...
Giysilerin tasarım yorumunu konunun uzmanlarına bırakalım.
Ancak...
Chanel mankenlerinin eldiven gibi ince süetten diz kapaklarının üzerine de uzanan ve bacakları daracık saran çizmeleri farklı ve güzeldi. Hele kırmızı olanı...
Ben ki, bırakın çizmeyi ve botu bir yana, kapalı kadın ayakkabısından bile hoşlanmam.
Ayak parmakların uçlarını gösteren düşük dekolteler gözlerimin tercihidir.
Genç kadınların “şıklık” sanarak “ten” gizlemeleri de nesi?
Fransa’da genç kadınlara “mini etek giyin, ileri yaşlarda nasıl olsa bacaklarınızı uzun etek altında gizlemek zorunda kalacaksınız” derler.
Neyse...
“Ben ki” diye girmiştim çizme konusuna, devam edeyim.
“Bu çizmeler benim bile gözümü okşadı.”
Köşeli burunları, alçak ve kalın topukları, özellikle ayak kemiği üzerindeki stilize edilmiş tarih desenli tokaları ile o eldiven gibi incecik deri...
Chanel’in başındaki Karl Lagerfeld bu defileye “esin almak” için, İtalya’nın Ravenna kentine gitmiş.
Saint-Vital Bazilikası’ndan mozaik örneklerini fotoğraflamış.
Defilede bu mozaiklerin izleri hissedildi.
Defilenin mekân tasarımcıları da Fransa’dan...
Sarayın önündeki, rıhtıma Bizans ve Osmanlı mimarilerinin harmanlandığı şeffaf bir mekân kurulmuş.
Mavi ve sarı ışıklandırmayla, Boğaz sularının üzerindeymiş gibi bir ortam yaratılmış.
Şark divanları üzerinde minderlere yaslanarak ve Fransız şampanyaları yudumlayarak, mankenlerin geçidi keyifle izlendi.
Bu kadar özenli defilenin eksiği -bence- Karl Lagerfeld’in orada olmamasıydı.

Haberin Devamı

Kerem Cem sürprizi: “Ah Bir Ataş Ver”

TABANLIOĞLU’NA “KRALİYET” ÖDÜLÜ
İNGİLTERE’DE bu yıl “RIBA-Royal Institute of British Architects (Britanyalı Mimarlar Kraliyet Enstitüsü)” ödülünü alanlar arasında Tabanlıoğlu Mimarlık’ın “Loft Bahçe” projesi de yer var.
RIBA üyeliği önemli statü.
Norman Foster, Zaha Hadid gibi küresel ünü olan mimarlar da bu kurumun üyeleri arasında.
Diğer ödül alan projeler arasında Zaha Hadid’in Çin/Guangzhou Opera Binası, Foster’in Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nin de olması öneminin göstergesi...
Bu küresel saygın ödülü alan Tabanlıoğlu “BD World Architecture” ilk 100 listesinde de 79’uncu sırada yer almakta.
Melkan Gürsel Tabanlıoğlu “Avrupa’da 40 yaş altı en iyi 40 mimardan biri” seçilmişti.
2010 yılında ise Melkan Gürsel- Murat Tabanlıoğlu “Ortadoğu’nun en iyi mimarları ödülünü” aldılar.
Aynı yıl onların imzasını taşıyan Tripoli Kongre Merkezi’ne Kamusal Yapı Dalında Uluslararası Büyük Ödülü verildi.
Salı günü büyük bir uluslararası ödül sonucu daha açıklanacak.
Tabanlıoğlu adaylar arasında.
Sapphire, Zorlu Center, Kanyon gibi projelerin yanı sıra son olarak İzmir Balçova’daki “Asmaçatı Alışveriş ve Buluşma Noktası” da Tabanlıoğlu’nun projesi.
Binanın tavanının simgesel asma yaprakları ve sarmaşıklar örtüsüyle kaplanması, Ege’yle nasıl da sevişiyor.