Kıraç: ‘Gitarla konuştum deli sanmayın’
Portaxe’ın muhteşem manzarasında Kıraç ve Hilal Altınbilek’le keyifli, müzikli sohbet.
DIŞARIDA sert bir hava... İçeride sert konuklar...
“Çık Hayatımdan” adlı kafa tutan albümüyle Kıraç ve Karagül’deki ortalık karıştıran kuma rolüyle Hilal Altınbilek.
Her şey sert.
Biz Şeffaf Oda’ya Saklı Gülüş’le “sıcak” başlıyoruz.
“Çık Hayatımdan” Kıraç’ın 10. albümü...
Davul hariç bütün enstrümanları Kıraç çalmış.
Yeni teknolojiyi böyle bir şey işte.
Tek kişilik orkestra.
Kıraç, ortaokulda babasının verdiği bağlamayla müziğe başlamış.
Sonra hocası kırık bir gitar getirmiş.
İlk müziği yaptığında ilahi bir ses gibi gelmiş ona...
Kıraç şöyle anlatıyor:
“Çok daha acıklı bir öyküsü var yani. Çok ihtiyacım vardı ve hiçbir imkanım yoktu. Gitarı karşıma aldım, hiçbir şey bilmiyorum. İlk defa görüyorum, elimde tutuyorum ve onunla konuştum gerçekten konuştum ama deli sanmayın, bunun çok etkili olduğunu biliyorum. O duymadı belki ama Tanrı duydu. Bir haftada çalmaya başladım. Bu mucizedir. Çünkü bir haftada gitar çalınmaz.”
..........................
Bugüne kadar 1000’den fazla şarkı yorumlamış.
100’lerce konser vermiş.
Kıraç Şeffaf Oda’da Zeki Müren sürprizi de yapıyor.
..........................
Kıraç’ın güzel bir aile yaşamı var.
Sevdiği genç kız ile evlendi.
İki çocukları var.
Yiyeceklerini kendileri üretiyorlar.
Yumurta, süt, yoğurt, tereyağı, domates, salatalık...
Organik bir yaşam...
Şiveli güzel
Karagül’deki Özlem Şamverdi rolünü canlandıran Hilal Altınbilek, Kosova göçmeni bir aileden.
İzmir’de doğmuş. Kendini daha Egeli hissediyor.
Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde okurken oyunculuğa başlıyor.
Bir güzellik yarışmasında ilk 5’e girmiş ve fotomodel olmuş.
O, Karagül dizisinin fettan güzeli.
Antep şivesindeki başarısıyla beğeni alıyor.
Hilal, “Sivri roller seviyorum. Çok yumuşak roller yani kolay olanı istemiyorum. Dikkat çeken zorlayıcı şeyler seçmek istiyorum” diyor.
Latin müziği ve Latin dansları seviyor.
Rakı kadehinden Şevval
Sevdiğim fotoğraflardan biri de eski dışişleri bakanı dostum İsmail Cem tarafından çekilmiş, bana verilmişti.
Sisler içinde İstanbul Boğazı’nın Rumeli Hisarı’ndan görüntüsüydü.
Cem fotoğrafın sağ alt köşesine “rakı kadehinin arkasından Boğaz” diye yazmış ve imzalamıştı.
Geride kalan haftanın başlarında Cihangir’in kaptan köşkü gibi manzara sunan “Demeti” adlı mekanındaydım.
Demet’in yakın arkadaşı Şevval Sam arada bir orada damardan alaturka söyler.
Onun ifadesiyle “eller havaya cinsinden” değil.
Şevval’in elinde rakı kadehi gezinerek ve “mikrofonsuz” söylüyor.
Onu dinlerken İsmail Cem’in “rakı kadehinin arkasından” satırını hatırladım.
Gerçekten çok başka bir geceydi.
Şarkılarıyla, sohbetiyle, nükteleriyle arada bir yudumladığı rakı kadehinden görüntüleriyle nasıl da duru bir güzellikti.
Altın varaklı zeytinyağı
ŞARKILARIYLA sevdiğimiz Ege birkaç yıldır sessizce farklı proje için çalışıyordu.
Sonunda başardı.
Tamamen organik zeytinyağı...
Şişe tasarımı 3 bin yıl önceki zeytinyağı şişelerinin “eşi” denebilecek stilize edilmiş tarih.
Tabanı ve orta boğumu 24 ayar altın kaplama.
Bir şişenin yapılması 55 saati alıyormuş.
Ege, 400 organik zeytin üreticisiyle anlaşmış.
Avrupa ve Amerika’da çeşitli kurumlara numuneler göndermiş.
Başta Amerika olmak üzere ihracat için sertifikalar aldı.
Şimdilik Türkiye’de sadece “müzelerde” satılmakta.
Bir de havaalanlarındaki gümrüksüz mağazalarda.
Ege’nin “Egeolive” adını verdiği zeytinyağını lezzetini de tavsiye ederim.
Dilerseniz Ege’nin müziği eşliğinde...
Yukarıdaki yazıda Şevval’in şarkı söylediği Cihangir/Demeti’deki geceyi anlatmıştım.
O gece Ege de masalardan birindeydi.
Konuk sanatçı kontenjanından o da şarkılar söyledi.
Büyük alkış aldı.
Bu arada Demeti’nin sahibi Demet için de bir kaç satır...
Demet önce Antalya/Kaş’da bir mekan açmıştı. 4-5 yıldır da İztanbul Cihangir’de.
Demet’in sesi de güzeldir.
Şevval’in verdiği aralarda Demet hem solo söyledi. Hem de Şevval’le düet yaptı.
Gecenin sürpriz sesi ise adının Yaprak olduğunu öğrendiğim bir genç kızdı. Sesinden büyük keyif aldık.