İSPANYA Anayasa Mahkemesi Hâkimi Enrique Lopez görevinden istifa etti.
Nedenini bu coğrafyanın zihniyetiyle anlayabilmek zor.
Şöyle ki:
Hâkim Enrique Lopez motosikletiyle kırmızı ışıkta geçmiş.
Üstelik başında kask yokmuş.
Ve de alkollüymüş.
Lopez olaydan sonra açıklama yaparak “Olayın savunabileceğim yanı yok. Görevimden istifa ettim” demiş.
..............................
Türkiye’de böyle bir şey düşünülemez bile.
Önce...
Türkiye’de yüksek hâkimler, kodaman bürokratlar motosiklete falan binmezler.
Şoförün kullandığı siyah lüks makam araçlarıyla trafiğe çıkarlar.
Mizah bir yana.
Bunu eleştirmiyorum.
Haklarıdır.
Fakat...
Varmak istediğim nokta İspanya’daki Yüksek Hâkim ya da bizdeki hâkimler ve yüksek bürokratlar karşılaştırması değil.
Hani savsaklanmakta olan şu malum “Meclis Soruşturma Komisyonu” var ya, AK Parti’nin hâlâ üye bildirmediği iddia edilen ve Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasına sarkıtılacağı şimdiden görünen, “ayakkabı kutularını” simge edinen dosyaların komisyonundan söz ediyorum.
OLMAZLARI OLDURMAK
HUKUK Doktoru Ceren Akçabay “kasksız ve alkollü olarak kullandığı motosikletle kırmızı ışıkta geçtiği için görevinden istifa eden İspanya Anayasa Mahkemesi Üyesi” olayını anlatıyor ve bir de Türkiye’den örnek veriyor: (*)
Yaşları 6, 7 ve 10 olan üç kardeşin Diyarbakır’da görevli bulunan 3 polis memuru tarafından yıllarca şiddet ve cinsel istismara uğradıkları iddiasıyla savcılığa şikâyette bulunulmuştu.
Çocukların ifadelerine, günlüklerinden elde edilen bilgilere rağmen çocuklara herhangi bir destek yahut koruma sağlanmadığı gibi, söz konusu polis memurlarının ifadelerine dahi başvurmadan savcılık takipsizlik kararı vermişti.
Polis memurlarının görevleri sırasında gerçekleştirdikleri eylemlere ilişkin cezasızlık politikasını yavaş yavaş kanıksamaya başladığımız şu dönemde dahi böylesine bir durumu açıklamak zor. Herhangi bir hukuk düzeninde, çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismar içeren bu tür bir olaya kamu düzenini sağlamakla görevli kişilerin karışması, buna rağmen gerekli incelemeler yapılmaksızın soruşturmanın sonlandırılması hukukun yokluğu için yeter kanıttır.
..........................
Doktor Akçabay somut olaylardan bir genellemeye geçiyor.
Tamamına değil ama burnumuzun dibine dayanan tehlike olarak her kelimesiyle dürte dürte uyaran yaklaşımına kulak veriyorum.
Katıldıklarım da var.
‘Modern devlet hukuk düzenini her vakit araç olarak kullanmıştır, hukuk eliyle sağlanan meşruluğa ihtiyaç olmadığı durumlarda hukukun işlevi sadece zorun bir temsili olarak ‘biat’ı sağlamaktır. Devletin parçası olanlar ve tabii hiç kuşkusuz kolluk gücü şiddetin tek sahipleridir. Meşhur yüzde 50’nin varlık koşulunda ülkede hukukun dönüştüğü şey de bundan ibarettir. Hukukun araçsallığı her tür olmazı oldurarak; şiddeti gerekçelendirip tartışmaları ve sorunları unutulmaya bırakarak, düzeni tüm yanlışları ile yaşar kılmaktadır.’
.........................
Gene de “Ankara’da hâkimler var, hukuka bağlı sağlam duran bürokratlar da...”
.........................
(*) Radikal, 5 Haziran 2014