Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Güneri Civaoğlu

1960'lı yıllardı. Millet Partisi Genel Başkanı Osman Bölükbaşı, seçimlerde aday gösterdiği milletvekillerini önce notere götürüyor, ellerinden "seçildikten sonra başka partiye geçmeyecekleri" yolunda noter tasdikli birer yazılı taahhüt alıyordu.
Çünkü...
Meclis'e taşıdıkları, Bölükbaşı'nı terk ediyor ve başka partilere geçiyorlardı.

Ama...
O da tutmadı.
Adamlar " Milletvekilinin hür iradesi üzerine ipotek konamaz. Bu yazılı taahhütler, geçerli değildir" diyerek, gene Bölükbaşı'ı ve partisini terk ettiler.
Bölükbaşı, o zaman "Kız zannedip alıyorum... Dul çıkıyorlar" demişti.
Dün, DYP'li milletvekillerinden "Mesut Yılmaz'ın hükümetine güvenoyu vermeyecekleri" yolunda imzalı taahhütler alınıyordu.
Çiller, n noter tasdikli bile olsa böyle belgelerin, siyasetteki tedavül değerini bir telefon açıp Bölükbaşı'na soruversin.

Çiller, sertlik politikasıyla partisinde safları sıkıştırıyor.
Ama...
Dün, Mesut Yılmaz da mesafeler aldı.
Örneğin...
Deniz Baykal'ın, Yılmaz'ın kuracağı hükümete "CHP'nin şartsız, kesin, firesiz ve açık destek" vereceğini açıklaması önemli bir aşamadır.
Artık, güvenoyu için, DYP ve RP'den 8 - 10 ek destek yeterli olacaktır.
Bunun için, Yılmaz'ın önünde iki hafta kadar süre var.
Ayrıca, CHP'nin hükümette yer almayarak, dıştan destekle yetinmesi, Yılmaz'ın elini kolaylaştırıyor.
Böylece, CHP'ye vermesi gereken 8 dolaylarında bakanlık, kendi tasarrufunda kalacak.
Pazartesi veya Salı günü, Cumhurbaşkanı'na sunacağı hükümet listesi onaylandığı anda, artık Başbakanlık'ta Erbakan, Dışişleri Konutu'nda Çiller bulunmayacaktır.
Bu psikolojik katsayı, Türkiye'yi bunalımdan çıkartmayı amaçlayan hükümet formülünün son desteklerini de sağlayabilir.
Ayrıca...
Hükümet listesi sunulurken, bazı devlet bakanlıklarının boş bırakılacağı ve güven oylamasından sonra doldurulacağı gibi duyumlarım var.
Bunlar, Yılmaz'ın kuracağı hükümetin güvenoyu şansının olabileceğinin işaretleridir.

Ancak...
Altını çizerek belirteyim ki...
1 - DYP ve RP'den gelecek destekler, hiçbir çıkar ya da ikbal gölgesi altında olmamalıdır.
Siyasette amaçlar kadar araçlar da önemlidir. DYP ve RP'den Yılmaz'ın hükümet girişimine gelebilecek destekler, sadece Türkiye'nin bunalımdan çıkması ve İkinci Refahyol'un çıkmaz yol olduğunun görülmesi gerekçelerine dayanmalıdır.
2 - Milletvekillerinin hür iradesine, yazılı taahhütlerle ipotek koymaya kalkışmak, geçmişte de bazı örnekleri olan yanlışlıklardır.
Bu tür taahhütlerden sonra yapılacak güven oylamalarının, Anayasa Mahkemesi'nde bozulma olasılığı az değildir.
3 - Üç liderin imzası ya da grup kararları, hatta tek tek milletvekillerinin imzalı taahhütleri, Anayasa açısından bir pozitif hukuk değerine sahip değildir.
Eğer bunlar yeterli olsa, Meclis'te güven oylaması yapılmazdı...
Leyhte ve aleyhte konuşmalar öngörülmezdi. Görüşme ve oylama takvimleri öngörülmezdi.
Bütün bunlar, milli iradenin oluşması içindir.
Milli iradenin liderler sultasından - olabildiğince - korunmasına, rehine alınmasını önlemeye dönüktür.
4 - Sayısal üstünlük, demokrasinin, hiç kuşkusuz, temel enstrümanıdır.
Ama...
O üstünlüğün Anayasa'nın aradığı hür ve her türlü baskıdan, ipotekten, lider ve genel merkez teröründen arınmış ifade yeri ve şekli, Meclis'te gizli oy ve açık tasnifle güven oylamasıdır.
5 - Sayısal üstünlüğünün yetersizliğini günah çıkarırcasına kamuoyuna açıklayan ve siyasal aczini gerekçe göstererek istifa eden bu hükümettir.
Cumhurbaşkanı demokrasi geleneklerine uygun olarak ve Anayasa'da tercihlerini sınırlandıran herhangi bir madde olmadığı için yeni hükümeti kurma görevini ikinci büyük partinin genel başkanına vermiştir.
Yılmaz'ın Cumhurbaşkanı'ndan aldığı görevle hükümet kurma temaslarını yapmasının meşruiyeti üzerinde hiçbir kuşku gölge olamaz.
6 - Çiller, kendisinin "asıl uzlaşmacı" olduğunu iddia ediyor.
İnönü, Karayalçın, Baykal, Yılmaz ve Erbakan'la birlikte hükümet ettiğine işaret ediyor.
O beraberliklerin - malum nedenlerle - hiç çatlak vermeyen sonuncusu hariç, nasıl uçurum kenarında yürüdüğünü biliyoruz.
Ama...
Çiller'in içinde bulunduğu Refahyol'un ordusuyla, yargısıyla, sendikalarıyla, esnafıyla, Cumhurbaşkanı'yla, medyasıyla kavgalı olduğunu... Türkiye'yi önce hükümet krizine, sonra devlet krizine sürüklediğini de biliyoruz.
Kendi yarattıkları ve "üstesinden gelemiyoruz" diye havlu attıkları bunalımı çözmek için yine hükümet etmeye nasıl talip olabildiklerini ise... hiç bilemeyeceğiz.

Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr