Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Ceza hukukunun temel ilkelerinden biri "kanıttan suçluya ulaşmaktır."
Türkiye'de bunun tersi oluyor.
Önce bireye gidiliyor, suçlu varsayımı üretiliyor. Sonra onun üzerinden delil aranıyor.
Ergenekon sürecinde rahatsız edici "Bir şeyler yanlış ama ne?" sorusunun cevabı belki de bu.
İstanbul Barosu Başkanı Av. Muammer Aydın, bilardonun yuvarlak deliklerine, köşeleri takılan küp şeklindeki bilardo topu gibi net olarak ortaya koydu yanlışlığı...
Yoksa...
Elbette -eğer varsa- Türkiye'nin demokratik rejimini hedef alan, karanlık işlere tezgâh kuran, devletin içinde "derin devlet" olarak yuvalanan, kirli işlere karışan, infazlar yapan "Gladio" türü bir "Ergenekon" örgütü üstüne gidilmelidir.
Tabuları yıkarak, dokunulmaz sanılanlara dokunarak... Sonuna kadar ve nereye varıyorsa oraya kadar...
Ama delillerden zanlılara ulaşmak yöntemiyle... "Önce alalım içeri, sonra delil araştıralım" değil...

Haberin Devamı

Köşeli bilardo topları


Parantez
Burada bir parantez açayım. Elbette Ergenekon'un tüm gözaltıları "böyle" gibi bir iddiam yok.
Bazı rütbeli emeklilerin, eski polis şeflerinin mafyayla, faili meçhul cinayetlerin cellatlarıyla içli dışlı ilişkileri, pis kokulu ortaklıkları ortaya kondu... Onlara kimin itirazı olabilir ki!
Ama... Böyle başarılı operasyonların toplumda oluşturduğu güven psikolojisine yaslanarak "delilden zanlıya, zanlıdan sanığa, sanıktan suçluya" hukuk sürecini kenara koymak ve zanlılar yaratarak onlar üzerinden delil bulmaya çalışmak, hele "geçmişin rövanşını alıyoruz fiyakaları" çok yanlış olur.

Halat koparmak
Bu satırlarla "saf hukuk" irdelemesi yapıyoruz.
Aynı duyarlık paylaşılmadıkça "Ergenekon" davası, hukukun saygın limanından halatlarını koparmak ve kimilerinin üniformayla hesaplaşmak akıntılarına sürüklenmek tehlikesiyle karşı karşıya.

Köşeli bilardo topları

DEVLET ve MAFYA
Devlette önemli görevler almış bürokratların mafyayla işkence, faili meçhul cinayet, para, uyuşturucu kaçakçılığı gibi kirli ilişkileri gündemde yoğunlaşırken aynı konuyu işleyen bir film, SİBİRYA EKSPRESİ...
Karanlık senaryoların Rusya modeli...
Ben Kingsley, Sibirya'nın Pasifik kıyısında "uyuşturucuyla mücadele polis birim müdürü"dür.
Amerikalı 4 gençle Pekin'den, Moskova'ya, Sibirya Ekspresi ile aynı kompartımanda gitmekteler.
Çiftlerden biri eroini matruşka bebekleri haline getirerek kaçırmakta...
Amerika'da bir kilisenin mensupları olan diğer çift ise bu kaçakçılık tezgâhından habersiz.
Ben Kingsley'in, aslında uyuşturucu kaçakçısı mafyanın polis içindeki uzantısı olduğu filmin ilerleyen bölümlerinde ortaya çıkıyor.
İşkence, ölüm, tehdit, uyuşturucu, devlet forsunun kullanılması... Hepsi bir arada. Başta Sir Ben Kingsley, hepsi çok iyi oynuyorlar. Türkiye'nin bir yüzü de böyle mi açılıyor, böyle mi küreselleşiyor?